Sevdikleriniz sizden kilometrelerce uzakta olsa da yalnız değilsinizdir şu hayatta. Sizi düşündüğünden emin olduğunuz bir yürek varsa asla güçsüz de düşmezsiniz uzaklarda. Hani hep derler ya gözden uzak olan gönülden de uzak olur diye. Yok öyle bir şey gönüle dokunmayı bildikten sonra, ister 5 adım ötede ol ister denizler ötede, ikisi de aynı.
Sevgi dil, din, ırk ve mesafe ile orantılı değildir, ne kadar içtenlik taşıdığı ile orantılıdır.
Farklı şehirlerde, farklı ülkelerde de olsanız, farklı farklı hayatlar da yaşasanız, bazen aynı anda telefonlara sarılırsınız, bazen de eş zamanlı mesajlar çekersiniz dostunuza. Hayatı onunla beraber yüklersiniz omuzlarınıza.. Sıkıntılara çareler ararsınız, sevinçlere kutlamalar yaparsınız ayrı ayrı şehirlerde...
Hatta bazen onun canı yanmadan günler öncesinden canınız yanar da siz bile şaşırırsınız rastlantılara. Ama inanırsınız o sizin canınızdaki parçadır çünkü.
Onun ne hissettiğini biliyorsunuzdur.
Radyoda hasret dolu bir şarkı çalar siz şarkıyı değil dostunuzu dinlersiniz. Otobüste giderken gülersiniz durduk yerde çünkü dostla paylaşılan bir hatıra gelmiştir hafıza defterinizden önünüze. Keşke sende gelebilseydin ile başlayan buluşmalar anlatılır, saatlerce sonra biraz hayıflanılır beraberce. Bir anda fark edersiniz ki oradadır. Zaten hep yanı başınızda.
Bazen umulmadık anlarda gözleriniz dolar ağlarsınız. Sırf uzaklardaki bir dost acı çekiyor diye. Bir güvercinin kanadına yüklersiniz içinizdeki tüm sevgi tohumlarını yollarsınız, acısını biraz olsun dindirsin diye. Bir buluta yüklersiniz gözyaşlarınızı, her yağmur damlasıyla ağlarsınız onunla. Onun şehrine ait kültürel faaliyetleri araştırırsınız net sayfalarında. Birlikte programlar yaparsınız gerçekleşmeyeceğini bilseniz de, hayal kurmakta parayla değil ya kardeşim deyip gülüşürsünüz msn de veya telefonda...
Bazen özleminiz öyle sarar ki bedeninizi ona dokunmak, yüzüne doya doya bakmak istersiniz. İlk uçakla ya da ilk otobüsle ansızın çıkmak istersiniz karşısına.. Uzun zamandır istediği bebeğine kavuşan minik kızın mutluluğunu görürsünüz haylaz bakışlarında... Kum ile suyun kucaklaşması gibidir bu... Bir merhaba ile başlar her şey paylaştıkça bir nehir olur içinden geçer dostların. Sizde kaptırırsınız kendinizi onun sevinç sarhoşluğuna.. Bazen konuşursunuz hiç nefes almadan dakikalardan ne çalarsam kâr diye. Bazen susarken anlatırsınız tüm hissettiklerinizi gözlerinizle. Görmeseniz bile...
İşte uzaklarda dostluk böyle bir şeydir. Onun kalbiyle hissetmeyi öğrenirsiniz, tekrarlarla yaşarsınız ayrı şehirlerin inadına...
Çünkü dostluğun dil, din, ırk ve kilometre tanımadığını en iyi siz bilirsiniz..
Sevgi dil, din, ırk ve mesafe ile orantılı değildir, ne kadar içtenlik taşıdığı ile orantılıdır.
Farklı şehirlerde, farklı ülkelerde de olsanız, farklı farklı hayatlar da yaşasanız, bazen aynı anda telefonlara sarılırsınız, bazen de eş zamanlı mesajlar çekersiniz dostunuza. Hayatı onunla beraber yüklersiniz omuzlarınıza.. Sıkıntılara çareler ararsınız, sevinçlere kutlamalar yaparsınız ayrı ayrı şehirlerde...
Hatta bazen onun canı yanmadan günler öncesinden canınız yanar da siz bile şaşırırsınız rastlantılara. Ama inanırsınız o sizin canınızdaki parçadır çünkü.
Onun ne hissettiğini biliyorsunuzdur.
Radyoda hasret dolu bir şarkı çalar siz şarkıyı değil dostunuzu dinlersiniz. Otobüste giderken gülersiniz durduk yerde çünkü dostla paylaşılan bir hatıra gelmiştir hafıza defterinizden önünüze. Keşke sende gelebilseydin ile başlayan buluşmalar anlatılır, saatlerce sonra biraz hayıflanılır beraberce. Bir anda fark edersiniz ki oradadır. Zaten hep yanı başınızda.
Bazen umulmadık anlarda gözleriniz dolar ağlarsınız. Sırf uzaklardaki bir dost acı çekiyor diye. Bir güvercinin kanadına yüklersiniz içinizdeki tüm sevgi tohumlarını yollarsınız, acısını biraz olsun dindirsin diye. Bir buluta yüklersiniz gözyaşlarınızı, her yağmur damlasıyla ağlarsınız onunla. Onun şehrine ait kültürel faaliyetleri araştırırsınız net sayfalarında. Birlikte programlar yaparsınız gerçekleşmeyeceğini bilseniz de, hayal kurmakta parayla değil ya kardeşim deyip gülüşürsünüz msn de veya telefonda...
Bazen özleminiz öyle sarar ki bedeninizi ona dokunmak, yüzüne doya doya bakmak istersiniz. İlk uçakla ya da ilk otobüsle ansızın çıkmak istersiniz karşısına.. Uzun zamandır istediği bebeğine kavuşan minik kızın mutluluğunu görürsünüz haylaz bakışlarında... Kum ile suyun kucaklaşması gibidir bu... Bir merhaba ile başlar her şey paylaştıkça bir nehir olur içinden geçer dostların. Sizde kaptırırsınız kendinizi onun sevinç sarhoşluğuna.. Bazen konuşursunuz hiç nefes almadan dakikalardan ne çalarsam kâr diye. Bazen susarken anlatırsınız tüm hissettiklerinizi gözlerinizle. Görmeseniz bile...
İşte uzaklarda dostluk böyle bir şeydir. Onun kalbiyle hissetmeyi öğrenirsiniz, tekrarlarla yaşarsınız ayrı şehirlerin inadına...
Çünkü dostluğun dil, din, ırk ve kilometre tanımadığını en iyi siz bilirsiniz..
Dostluğu ne de güzel anlatmışsınız.Çok güzel bir paylaşım. Yüreğinize ve kaleminize sağlık Hanife Hanım. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilÖyle ulvi bir duygu ki; onu anlatmaya kelime yeter mi bilmiyorum? Beğenmenize sevindim Yusuf Bey.. Çok teşekkür ediyorum sağolun..Dost olun, dostça kalın..
YanıtlaSil