İnsanın kendisi ile barışık olması 2 şekilde olur. Birincisi, hani her insan islam fıtratı üzere doğar. Bu şekliyle bu fıtratını devam ettirmesi kendisiyle barışık olması demektir. Orjinal halini koruması ona sahip çıkması ve onunla yaşamaya çalışması gibi. Diğeri de normal yaşamı boyunca, dini inancı gereği yaşantısı ile gurur duyması ve kim olursa olsun karşısında, onurlu ve dik durmayı başarması. Kendisini sevmesi güzel görmesi gibi.Kibir değildir bu, gurur değildir bu. İnancıyla yaşantısıyla elinden geldiğince övünç duymasıdır. Bir yerde şükretmesidir, hamd etmesidir. Bir kalıba girmek ne kadar yetersiz, yani sadece namaz kılmak, sadece oruç tutmak, sadece kapanmak gibi... İnsanın bilgili olması neyi niçin yaptığını bilmesi, bir şekilde yaşayan din olması. Zaten İslamın da istediği bu değil mi?
İnsan bir kimliğe bürününce her yönüyle örnek olması gerekir. Bu anlamda bilinçli ve devamlı olmalı… Toplumun çok iyi örnek kimselerin olmasına gerçekten çok htiyacı var.
Hem görüntüsüyle, hem yaşamıyla, konuşmasıyla, ahlakıyla…Bunun da tek yolu; Peygamberi ahlakla ahlaklanmaya çalışmaktan geçiyor. Başka türlü değil,Onu tanımakla ,İslamı bilmekle mümkün. Örneğin örtü konusunda; etrafta bazı acayip örtünenler görüyorum.Örtünüp de onlar gibi ahlaki davranışlar sergilemektense bırak farklı olsun…
Kuru cahil bir takım işleri yapınca sonuç kötü oluyor. Ben bazen sokakta çarşaflı kimseleri görünce acaba bunlar niye böyle diye onlara değil de, kendime sorarım. Eğer bilinçliyseler böyle olmamaları lazım derim, yok eğer değillerse sırf iyi niyete kötü örnek oluyorlar diye düşünürüm. Çünkü onları görenler gerçek islamda bu tarz giyim şeklinin olduğunu düşünüyorlar, ve bize, müslümanlara kötü gözle bakıyorlar, dışlamaya çalışıyorlar. Zamanla her şey değişti.Çerceve esas olmak üzere esası kaybetmememiz lazım, yoksa içi boş şekillere kalıyor.
din= sakal
din=örtü
din= şalvar
din=çarşaf oluyor..
Oysa peygamberimiz(s.av) tek kelimeyle ne güzel özetlemiş İslamı; “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. Güzel ahlak insanın kendisine başkasına ve Yaradanına karşı iyi birey olması demek değil mi? Başkasına karşı iyi birey olan başkasını rahatsız edecek giysi giyer mi? Kendi dışında ötekine karşı yararlı olacak kişi, hem sözel, hem davranışsal hem de görüntü olarak aykırı olur mu?YAŞAR GEDİKLİ
(Yaşar Hocama Allah rahmet etsin,mekanı cennet olsun,
nur içinde yatsın inşaallah)
Hem görüntüsüyle, hem yaşamıyla, konuşmasıyla, ahlakıyla…Bunun da tek yolu; Peygamberi ahlakla ahlaklanmaya çalışmaktan geçiyor. Başka türlü değil,Onu tanımakla ,İslamı bilmekle mümkün. Örneğin örtü konusunda; etrafta bazı acayip örtünenler görüyorum.Örtünüp de onlar gibi ahlaki davranışlar sergilemektense bırak farklı olsun…
Kuru cahil bir takım işleri yapınca sonuç kötü oluyor. Ben bazen sokakta çarşaflı kimseleri görünce acaba bunlar niye böyle diye onlara değil de, kendime sorarım. Eğer bilinçliyseler böyle olmamaları lazım derim, yok eğer değillerse sırf iyi niyete kötü örnek oluyorlar diye düşünürüm. Çünkü onları görenler gerçek islamda bu tarz giyim şeklinin olduğunu düşünüyorlar, ve bize, müslümanlara kötü gözle bakıyorlar, dışlamaya çalışıyorlar. Zamanla her şey değişti.Çerceve esas olmak üzere esası kaybetmememiz lazım, yoksa içi boş şekillere kalıyor.
din= sakal
din=örtü
din= şalvar
din=çarşaf oluyor..
Oysa peygamberimiz(s.av) tek kelimeyle ne güzel özetlemiş İslamı; “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. Güzel ahlak insanın kendisine başkasına ve Yaradanına karşı iyi birey olması demek değil mi? Başkasına karşı iyi birey olan başkasını rahatsız edecek giysi giyer mi? Kendi dışında ötekine karşı yararlı olacak kişi, hem sözel, hem davranışsal hem de görüntü olarak aykırı olur mu?YAŞAR GEDİKLİ
(Yaşar Hocama Allah rahmet etsin,mekanı cennet olsun,
nur içinde yatsın inşaallah)
Aslolan insanın huzurlu olmasıdır. Diğerini düşünce ve inancı nedeniyle ötelememesidir. Kendi inancında değil diye insanları yakmaması; kırıp dökmemesi; insana insan olduğu için değer vermesidir. İslamiyet "eşitlik" dinidir. Gereğini yapmak lazım. Görünür ibadet ile iç huzuru birleştirmek lazım. Kimilerinin yaptığının (kırma, dökme, dövme) müslümanlıkla ilgisi yoktur. Kendi yaşantısı ile gurur duyan biri diğerine de saygılı olmalıdır. Bilgiyi özümsemiş zaten gereğini de yerine getirir.
YanıtlaSilevet insanın kendisiyle barışık olması çok güzel birşey...
YanıtlaSilama malesfe herkes öyle değil :(((
mesela ben kendimle çok fazla barışık bir insanım :))
herkes keşke senin gibi olsak derler...
insan kendi kendini iyileştirir, mutlu eder, diye düşünüyorum...
ben her gün Allah'ıma şükrederim kemdim için ederim, beni böyle yarattığı için ederim...
verdiği her nimet için ederim, iyi insanlarla karşılaştığım için ederim...
yani herşey için şükrediyorum...
kendimi seviyorum ...
İslam Fıtratı;her insan yaratılış itibariyle günahsızdır, lekesiz tertemiz olarak iman ve islama yatkın bir şekilde doğar.daha sonraki yaşlarda kişi yolunu anne ve babasının yetiştirmesi ile ya bu orjinal halini korur islamın gereğine göre yaşar. Ya da başka bir dinin gereklerine göre yaşamını sürdürür.Bu konuda peygamberimiz bir hadisinde;"Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi...yada başka bir dine mensup yapar."buyurmuştur.
YanıtlaSilYaşar Hocam'ın bahsettiği;Kişi günah işemezse en azından büyük günahları işlemekten kaçınır, Allah'ın emirlerine riayet eder. Edepli, güzel ahlaklı, adil, sevgi, şefkat ve vicdanlı, yoksula, yetime, düşküne yardım eden, ana babasına merhametle yaklaşan onlara iyi davranan yaratılanlara merhametli, şefkatli ve sevgi ile yaklaşan kimseler elbette pozitif bir kişiliğe sahiptir. Dolayısıyla kendisi ile barışıktır.Doğuştan kazandırılmış bu orjinal halini koruyan kimse mutlu ve huzurludur.
Diğer taraftan dini inancının gereğini yerine getiren bunu yaparken başkalarının etkisinde kalmayan bu halini kimseden çekinmeden,Allah'ın rızasına uygun olarak sürdüren,dinin gereğini yerine getirirken sadece şekle takılıp kalmadan neyi ne için yaptığını bilen bilgisini de hayata geçiren kimse kendisi ile barışık kimsedir. Zaten dinin istediği de budur.
Hüseyin Hocam ifade ettiğiniz kırma dökme, dışlama, ötleme gibi davranışlar dine aykırıdır. Dinin gereğini yapan insanlar bu söylediklerinizden tamamen uzaktır.
Öyle kimseler vardır ki, bilmesine rağmen uygulamaya geçirmekten uzaktır. Bu kimi zaman kendi menfaati ile çakıştığında, kimi zaman da birilerinin zorlaması ile kendi onurundan, haysiyetinden ödün verebiliyor. Hocamın bahsettiği kimseler bu düşünceden tamamen uzak olanlar..
değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum..selam ve saygılar.
G.şirinem ne güzel ne mutlu sana...Günümüzde çoğu kişinin sahip olduklarıyla yetinmeyip sadece benim olsun, çok olsun rabbena hep bana diyenlerin çok olduğu bir toplum haline geldik.Senin de ifade ettiğin gibi şükredecek çok şeyimiz var. Her şeyden önce İslam gibi bir dinimiz var. Yüce Yaratacımızı biliyor onun bizden istediklerini imkanlarımız dahilinde yapmaya gayret ediyoruz.
YanıtlaSilCanın güzel yorumun için teşekkür ediyor sevgilerimi gönderiyorum..
Evet İslam'ın bilincine vararak yaşamaktan daha güzeli olamaz Yaren canım.
YanıtlaSilÇok güzel bir konuya değinmişsin yüreğine sağlık.
Senin de okuyan gözlerine sağlık nursalkımım.. Kesinlikle öyle. Dinimizi bilinçli yaşamalı, yaşatma gayreti içine girilmeli. Bu bizim asli görevimiz değil midir? Bu şekilde bir yaşam kişinin hem dünyasında huzur rahatı sağlayacak hem de ahireti için hayır olacak inşaallah.. Bilinçsiz cahilce kulaktan duyma, eskiden aklmış adet geleneklerden bidat olanları din diye yaşamak veya göstermek kişiye ve kişilere ne kadar zarar veriyor, örnekleri çok fazla..
YanıtlaSilCanım senden böyle güzel bir yorum mutlu etti beni. Öpüyorum seni sevgilerimi gönderiyorum.