15 Nisan 2012 Pazar

İşte ! Hayat Böyle Bir Şey


Sonu belli olmayan bir yoldur hayat. Önümüze  ne zaman, neyin çıkaracağını bilemeyiz. Bazen kolayca yol alabileceğimiz gibi, bazen engeller aşarak geçeriz hayat yolundan. Kimi zaman düz ve zorlanmadan, kimi zaman da bizi düşürmeye çalışan taşlı yollardan geçeriz,canımızı yakan dikenli yollardan ve keskin virajlardan da..

Bu yolda karşılaştıklarımız, kimi zaman keyif aldırır, kimi zaman da keşke, başka kestirme yollar  mı  deneseydim? Diye düşündürür insana.

Yaşadıklarımız, düşüncelerimiz, tecrübelerimiz ve düşlerimizle yol alırız.Ayrıca bu yolculukta bizi yalnız bırakmayan üç şey daha vardır; gerçekleştirmeyi dilediğimiz hayallerimiz,ulaşmamızı bekleyen hedeflerimiz ve bizi biz yapan değerlerimiz!
Bunlar hayat yolculuğunda sırtımızda taşıdığımız çantamızdadır.

Olumsuzluklar,başarısızlıklar, kırılan ümitler,üzüntüler çantamızdaki yükümüzü ağırlaştırırken, sevinçler, başarılar, mutluluklar ve gerçekleştirdiğimiz hayallerimiz de bir o kadar yükümüzü hafifletir.

Ruhumuzu hafifletmek için ise, öncelikle hayatımızda her şeyin yolunda gitmesini sağlamak gerekir.Örneğin iş hayatımızda verimli üretken ve başarılı bir konumda olmak. Duygusal anlamda, sevgiyi ön plana çıkarmak, sevmek ve sevilmek, yaşam standartlarımızın iyi olması. Bunlar yükümüzü hafifletirken mutluluğu da iliştiriverir duygularımıza.

Bunların gerçekleştirilmesi için farkına varılması gereken şey  nedir biliyor musunuz? İstediğimiz, ulaşmak istediğimiz her neyse, onu gerçekleştirebilmek için gerekli her şeyin ‘insanın kendi elinde’ olduğunu anlaması. İşte bununla başlıyor her şey.

Yapmak istediklerimizin peşine düşmek! Bu uğurda zorluklar, engeller, önümüze çıkan her ne varsa sabırla, kararlılıkla,azimle  ve inançla mücadele etmek.
 ‘Bu çok  kolay değil  belki... Hatta hiç kolay değil! Zaten önemli olan zoru başarmak değil mi? Zoru başararak istenilen şeye ulaşıldığında duyulan mutluluğu tarif edebilmek mümkün mü?.. Düşünsenize her şey kolay olsaydı, o istediğimiz şeye ulşmanın  kıymetini anlayabilir miydik?
Her karşılaşılan engelde, zorlukta vazgeçmek yerine ‘olay daha bitmedi’ diyerek mücadeleye ve yola yeniden devam etmek. Yılmadan, yorulmadan…

Bunu da doğruluğun başarısı için savaşarak yapmak. Edindiğimiz misyon doğrultusunda anlamlı bir hayat sürerek, yaşamın farkına vararak… Ki bunlar yapıldığı takdirde emin olun ki durdurulmamız mümkün değildir.

Hayat yolunda görülenler, yaşananlar önderliğinde; öğrenmeye, öğretmeye, başarmaya devam etmek de önemli esaslarımızdan biri aslında. Bu üçlüye inanarak, kalbinizin sesini de eklediniz mi bir bakın neler oluyor? Hemen söyleyeyim. Bu levhalar doğrultusunda ilerlediğimizde; hayat yolculuğunda mola verdiğimiz duraklarda, gördüklerimiz bizi öyle mutlu eder ki… İşte o zaman dünyaya bir iz bırakmak isteriz. Hayatın bizim üzerimizde bıraktığı olumlu yada olumsuz izlere adeta misilleme yapmak isteriz.

İz bırakmaktan maksat,önemli olan  hayatımızda ve bizim kesiştiğimiz hayatlarda güzel, güzel olduğu kadar da anlamlı izler bırakmak..
Güzel, anlamlı iz bırakan insan ya da kişiler varsa hayatımızda, aldığımız nefesin anlamı bile başkalaşır. Daha sıkı yapışırız yaşama.Bu insanları bırakmak istemeyiz. 

Hayatı bir bütün olarak her şeyini olduğu gibi kabul etmeli.Tıpkı, hani gök gürler, şimşekler çakar da arkasından, yağmur yağar ya peşinden…

İşte! Hayat böyle bir şey..





4 yorum:

  1. İdeal bir düşünce ürünü ideal bir yazı. Lakin inanın, cümlelerle dile getirdiğimiz çok şeyi olanaklı kılmak o kadar basit değil. Ötekileştirmelerin acımasızca yürütüldüğü, mozaik olmanın zorlaştırıldığı, zorlaştırılmaya çalışıldığı, benden olmayanın tukaka misali fırlatılıp atıldığı, yoksulluk ve yoksunluk zincirlerinin kımıldatmadığı hayatların varlığı düşünüldüğünde bu güzel yazıda verilmek istenen o güzel mesajı nasıl uygular insanlık? Bu arada yazıdaki yağmurlu görseli alıp bloğumda yayınlayacağım, haberiniz olsun. Çok güzel bir eresim. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle değerli yorumunuza ve beğeninize teşekkür etmek istiyorum..Hayat ve insanlık hakkında ki düşüncelerinize harfiyen katılıyorum. Hayatın ve insanların acımasızlıkları karşısında, düşüncelerimizi yazıya dökmekten ve bir kişinin bile okuyabilme ve kendine acaba? sorusunu sorabilme ümidi ile yazılması düşüncelerin ifade edilmesi gerektiğine inanıyorum.Ayrıca bu şikayetlerimiz, endişelerimiz ve bahsettiğiniz diğerleri de hayatın ve mücadelenin bir parçası değil mi?.. Hüseyin Bey,tabiki resimi alabilirsiniz..Tekrar teşekkürler, saygılar..

    YanıtlaSil
  3. Yağmur yağar peşinden gökkuşağı çıkar:) sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ediyorum, siyahkuğucuğum sağol. sevgiler, selamlar.

    YanıtlaSil

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...