15 Mart 2012 Perşembe

Affetmek ve Unutmak İyi İnsanların İntikamıdır..




İki tip insanın mutsuzluğa mahkum olacağı belirtiliyor. Birincisi, mutluluğunu gelecekte yaşayacaklarına endeksleyen insanlardır. Bu insanlar mutlu olabilmek için sürekli olarak bir takım şartların yerine gelmesini beklerler. Farkında olmadan yaşamı ertelerler. Mutluluklarını şartlara bağlamışlardır. Adeta gelecekleri bugünlerine ipotek koymuştur.

Mutluluğumuzu engelleyecek olan şey, ancak beklentilerimizin doyumuna ulaştıktan sonra mutlu olabileceğimize inanmaktır. İkincisi, geçmişte yaşayanlardır. Geçmişte yaşadıkları bir dönem veya olayın sorgulamalarıyla günlerini geçirirler. Kafalarından geçen düşünceler, geçmişe yönelik ?eğer?ler ve ?keşke?lerle başlıyordur. Eskinin muhasebesinin içinde boğulurlar. Kendilerine acıma eğilimleri vardır. Kaderleriyle uğraşırlar. Şansızlıklarını anlatır veya uğradıkları bir haksızlığın hayatlarına nasıl bedeller getirdiğine yakınarak yaşarlar. Bu tip insanlar geçmişte yaşadıkları için bugünü ıskalarlar. Mutluluk ise yaşanılan andadır. Geçmişten çıkıp bugüne gelemeyenler için mutluluk yaşanabilir bir duygu olamaz.
Geçmiş yüklerle doludur. Herbirimizin yükü bir diğerinden farklıdır.
Kimimiz eşine, kimimiz bir arkadaşına, kimimiz bir akrabasına kırgın.
Kimimizin yükü, işyerinde yaşadığımız güç savaşlarına bağlı sürtüşmelerden doğar. Birisine kızmışızdır. İlişkimiz gergindir. Kafamızda bu kişiyle verdiğimiz savaş enerjimizden çalar. Kafamızdaki savaş için strateji üretmeye çalışmaktan verimliliğimizi kaybederiz.
Kimimizin yükü yaşadığı bir ilişkidir. İlişki çoktan bitmiştir. Verdiğimiz emeğin, yaptığımız sevgi yatırımının haksızlığa uğradığını düşünmüşüzdür. Kırgın ve öfkeliyizdir. Bu yaşantımızın izleri daha sonraki ilişkilerimizde de kendini hissettirir.
Kimimize çocukluğumuzda alamadığımız sevgi, yük olmuştur. Ebeveynlerimiz tarafından seçilmediğimizi düşünmüşüzdür. Hatta bu yükün etkisiyle bugünümüzde seçilmek ve sevilmek için o kadar çok çaba vermeye kalkışırız ki, sevmeyi unutan sevilme uğraşında biri olur çıkarız.
Yükle yaşayan insanlar yorulurlar. Genel bir hoşgörü kaybı oluşmaya başlar. Niye olduğunu da bilemeyiz. Hırçınlaşmaya başlarız. Kendi yakınımızda aslında hiçbir problemimiz olmayacak sevdiğimiz insanlara karşı toleranssız davranmaya başlar hatta onları yok yere kırar sonrada üzülürüz.
Yaşantımızın bir sonraki perdesinin bir öncekinin gölgesinde yaşanmasını istemiyorsak, yaşadığımız her ilişkiye hakkını vermek istiyorsak mutlaka bu yüklerden kurtulmamız gerekir.
 
 Şimdi bu bölüme dikkat edin;

1. Mutlu olabilmeniz, bugününüzü yaşayabilmenize bağlıdır.
2. Bugününüzü yaşayabilmek ise üzerinizdeki yüklerden kurtulmanıza bağlıdır,
3. Üzerinizdeki yüklerden kurtulmanız, onları affetmenize bağlıdır.

Bu hafta sonu herkesi affedin, kendiniz dahil!
Hesabınızı bitirin onlarla. Onların da, sizin de, insani zaafları olabileceğini görün. Onlarla paylaştıklarınızın içinde hoşluklar olduğunu da hatırlayın. Yaşadığınız en kötü deneyimin dahi sizi güçlendiren izler bıraktığını bilin. Affettikleriniz içinde mutlaka kendiniz de olmalısınız bunu da sakın atlamayın.
Affettikçe hafifleyeceksiniz. Hırslardan ve kavgalardan arınmaya başlayacaksınız. Enerjinizi kendiniz için verimli alanlara kullanabilecek ve başarılarınızın arttığını göreceksiniz.
Affetmek ruhu temizler. Herkesin ihtiyacı var buna. Bir kez düşünün.
 
alıntı...





5 yorum:

  1. Öyle herkesi - ne bileyim örnek veriyorum tependen halı çırpan komşu vs. - kafaya takıp yük yapmam, yoksa hakikaten o kadar yük insanın kendisine zarar verir, anında kızarım ama üç, beş gün sonra çok affedersin s.... et git derim, unuturum:))affetmeye gelince kendimi affetme yeteneğim yok, mesela yıllar önce titizlik hastalığım yüzünden babamı kırmıştım, affedemiyorum hala nasıl yaptım? Yine yıllar önce kızkardeşim bizden habersiz ve istemediğimiz biriyle evlendi diye kızmıştım oysa en desteğe ihtiyacı olduğu zamanlardı onu yalnız bırakmışım sonradan çok pişman oldum onda da kendimi affetmiyorum..
    affedebildiklerim de oldu mesela annem..paranoyak şizofrendi bana hayatı zehir etmiştir ta 15 yaşından itibaren..psikolojimi bozmuştur, kendime güvensizliğimde, bir kariyer yapamamda payı vardır ama affettim çünkü hastalık bu..o da kurbandı, beni kendine kurban etti..(psikiyatristimin sözü çok doğru)

    YanıtlaSil
  2. Ey beni en en çok sevenim
    Ey ben en en çok kollayıp-gözetenim…
    Ey sesimi hep duyanım! Yaralarımı saranım..
    Eyy hiç darılmayanım! Çağırınca koşarak gelenim
    Ey bana ben den yakınım! Ey beni en çok bilenim!
    … Ey en çirkinimden sonra bile Gel! diyenim..
    Ey en en vefalıım.. Ey Sevgili en Sevgili! Meded!
    Ahh.. Ey nefsimin ilk şahlanışında bir kenara ittiğim…
    Ahh.. Ey sendeyim deyip ülfetlerde kaybettiğim!
    Ahh.. Ey yalnız Sana deyip gayrısına kulluk ettiğim..
    Ahh.. Sevgili! En en Sevgili..
    Ahh.. Ya Vedud! Ya Rahim! Ya Sabur
    Ahh… Ya Tevvab! Ya Afuv…
    Ahh.. Ya Rabbi! Ahh ALLAH’ım Af ALLAH’ım!
    Tut sana müştak yüreğimi affet beni…
    Hani Rabbim bir anne nasıl korur-kollar evlatlarını onlar istemeden
    ulaştırır ihtiyaçlarını…
    Bilir neye ihtiyaçları olduğunu… Hep hazır ve nazırdır hani..
    Hep verir hiç düşünmez canını..
    Hani Rabbim yavrusunun canı acısa yanar annenin…
    Hasta olsa yavrusu kalkmaz eli-kolu hüznünden kalbi acır hani?
    Ey Annelerin kalbine onları”anne yapan” merhameti, sevgiyi koyan RABBİM!
    Onlar okyanusundan bir zerre ile böyle iseler… Sen nasılsın kim bilir?
    Bu duyguyla gözyaşlarımla kapındayım Rabbim..
    Geri çevirme sana müştak yüreğimi kabul eyle dileğimi…
    Ya Rahman! Ya Vedud! Ya Rahim… Ya Latif!..
    TUT YÜREĞİMİ, BIRAKMA BENİ….
    Hayırlı Cuma lar can dostum arkadaşım....
    Selam ve dua ile Muammer....

    YanıtlaSil
  3. Müjdeciğim, hepimizin hayatında olumlu olumsuz etkileri olan birileri mutlaka oluyor. Bu annemiz, babamız, kardeşimiz, dostumuz, arkadaşımız ya da hiç bizimle ilgisi olmayan birileri etkili oluyor.hayatımızın can alıcı noktasında oluyor bazan ve etkisi yıllar sürüyor. Ama ben bu gibi durumlarda kendime ve yakınlarımı şu telkini öneriyorum; diyorum ki, geçmiş yaşanmıştır ve bitmiştir. Geçmişte verdiğimiz tepkiler ya da, bizim gördüğümüz tepki olumlu ya da olumsuz. Bunu değiştirme şansımız var mıdır? yoktur değil mi? Bu durumda bize düşen geçmişi değiştiremiyeceğimize ve yaşanmış bir olayı yaşanmamış yapamıyacağımıza göre. Yapılması en doğru şey, olumsuzluğu unutmak bu da affetmekle mümkün oluyor. Bir yeri sürekli kaşırsakoarayı yara yaparız. Bu da bizim hayatımızı etkiler. Şurası gerçek ki, hayat çok kısa ahlarla vahlarla ömür bitiyor. Bu da mutsuzluğa sebep oluyor.. Canım çok ince eleyip sık dokumak insana zaradan başka bişey vermez. Rahat olmaya çalışmak lazım, gerçi bu da mizaç ile alakalı ama insan gerektiği zaman mizacını değiştirebilmeli diye düşünüyorum, öpüyorum seni canım sevgiler..

    YanıtlaSil
  4. Amin, çok teşekkür ediyorum Muammer Bey, bu ne güzel bir dua. Allah razı olsun.. Sizin de cumanız kutlu, dualarınız kabul olsun, inşaallah..

    YanıtlaSil
  5. evet sen de haklısın hayat ah, vahlarla geçiyor ve üzülmekle bir şey değişmiyor, yalnız ben dediğin gibi mizacım öyle kendimi affedemiyorum, Allah'tan şöyle bir şey oldu ve içim biraz hatta bayağı rahatladı..bu konu beni çok üzüyordu, babam rahmetli olsa da içime dert olmuştu, affetmiş midir beni acaba diye hep düşünüyordum, rüyamda "seni seviyorum kızım" dedi bir gün, çok mutlu oldum, beni affettiği şeklinde yorumladım o rüyamı, umarım affetmiştir de..ama ben kendimi yine de affetmiyorum..

    YanıtlaSil

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...