bakış acısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bakış acısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ağustos 2019 Pazar

BAKIŞ ACISI KİTAP YORUMU

 Sevgili mavi_kitapkulesi ne bu çok değerli yorumu, harika görseli ve önerisi için çok teşekkür ediyorum. Umarım onun önerisiyle pek çok kişiye ulaşabiliriz. Yüreğine ve okuyan gözlerine sağlık..

Muhabbetle,
Hanife Mert

9 Şubat 2018 Cuma

ANKARA KİTAP FUARI/ İMZA GÜNÜ


16 Şubat 2018 Cuma günü 12. Ankara Kitap Fuarı kapsamında, ATO CONGRESIUM Asma kat C-3 Başkent Edebiyatı Derneği standında Bakış Acısı ve Düş Batımı isimli kitaplarımı imzalayacağım.
Ankara'da bulunan ve müsait olan tüm blog dostlarımı, kitap severleri imza günüme bekliyorum. İmza günü saat 10:00 da başlıyor akşam saat 20:00 da sona eriyor. Son dönemlerde Bakış Acısı kitabımın yeni çıkmış olması, onun tanıtım  organizasyonları ve kitap fuarı gibi nedenlerden dolayı  bloğumu ve siz değerli dostlarımı ihmal ettiğimin farkındayım. Bu durumu fırsat bilip arzu eden blog dostlarımı Ankara'da görmek ve tanışmak beni son derece mutlu eder.

İmza Günü bahane tanışmak ve sohbet etmek şahane...

Sağlıcakla, mutlu kalın.

Hanife Mert

10 Ocak 2018 Çarşamba

BU FIRSAT KAÇMAZ!!!




Hem Düş Batımı hem de Bakış Acısı isimli kitaplarımın yayımlanıp okurlarımla buluşmasını sağlayan Gece Kitaplığı Yayınevi ülkemizde kitap okuma alışkanlığının düşüklüğünü de dikkate alarak bir kampanya başlatmış. 

Bu kampanyada benim kitaplarım ve Toygar Yılmaz'ın Seni Ben Büyüttüm Unutma isimli kitabıyla birlikte 30,00 tl'den (Otuz) satıyor. kitapçıya gitmeden, internetten adresle kredi kartıyla uğraşmadan, whatsApptan sipariş veriyorsunuz, hatta kargo bedeli bile ödemeden bu muhteşem kitaplara sahip oluyorsunuz...
Ben de siz değerli blog dostlarımı bu kampanyadan haberdar etmek istedim.


Daha ne olsun!!! Muhteşem bir kampanya...:) Oturduğunuz yerden sipariş veriyorsunuz, kitaplar evinize kadar geliyor, hem de kargo bedava... Yayınevimi bu  davranışından dolayı kutluyorum



Muhabbetle,

Hanife Mert

22 Kasım 2017 Çarşamba

DÜŞ BATIMI- BAKIŞ ACISI KİTABIMIN TANITIM VE İMZA GÜNÜ ETKİNLİĞİNDEN



Telaşlı ve yorucu günler olsa da sonunun güzel memnuniyetle bitmesi, tüm yorgunluğumu biranda alıp götürmüştü. Bakış Acısı kitabımın tanıtım ve imza günü programını 18.Kasım cumartesi günü Mersin/ Mezitli Belediyesinin tahsis ettiği Bale Kafede sevgili dostlarımın ve kitap sevdalılarının katıldığı, öncesinde kitapların imzalanması ve sonrasında slayt gösterisi ve kokteylle etkinliğimi tamamladım. 

Etkinliğe katılan herkese buradan da teşekkür etmek istiyorum. Kaltılamayan ancak yüreğinin yanımda olduğunu bildiğim dostlarıma da selam olsun. Etkinliğe blog arkadaşlarımdan sevgili Makbule Abalı (kendisine abla diye hitap ettiğim değerli ablam) katıldı. Zahmet edip mutluğumu paylaştığı için teşekkür ediyorum. Etkinkiten bazı fotoğrafları siz değerli blog dostlarımla da paylaşmak isterim... 
Kitaplar yazarın çocukları gibidir. İşte bu yüzdendir ki, çocukları ve eşinden sonra, onun en değerli varlıklarıdır kitapları. Bakış Acısı kitabıma geçmeden önce, Düş Batımı kitabıma kısaca değinmek isterim. Kendi hayat hikayemden kesitlerle kaleme aldığım kitabımın konusu, toplumun temel taşı olarak kabul ettiğimiz aile ve toplumumuzun kanayan yarası haline gelmiş olan kadın oluşturmaktadır. Aile içi şiddet, yıkılan yuvaların aile bireyleri ve dolayısıyla toplum üzerine yaptığı etkileri alt başlık olarak işledim kitabımda.



Kitaplarımı yazarken ve yayımlatırken, kimi zaman umutsuzluğa düştüğüm, kimi zaman vazgeçme isteği ile karşı karşıya geldiğim anlar oldu. Canım ailemin desteği, benim kararlılıkla mücadeleme devam etmemi sağladı.

Neden Bakış Acısı? Bakış Acısı" ismi, "Bakış Açısıyla" karıştırılıyordu. Oysa her ikisi de anlam bakımından birbirinden tamamen farklı ifadelerdi
Bakış açısı en basit anlamıyla, bir konu hakkında kişilerin farklı açılardan bakması ve farklı fikirleri ortaya koyması iken, acı tamamen farklı bir eylemdir. Yaşanan olaylar kişilere göre farklılık gösterse de, insanın yüreğinde duyduğu hissettiği acının gözlerine yansıması aynıdır. Tıpkı gözyaşının renginin aynı olması gibi...





Kitabımın ismini bu düşünce ile Bakış Acısı koydum. “Düş Batımı” isimli kitabımın devamı niteliğinde olan “Bakış Acısı” toplumsal nitelikte ve hali hazırda yaşanan sorunlarımızın gündeme taşınması konusunda gelen talepler üzerine kitaplaştırılmış bir öz-romandır. Ekim 2017de okurlarıyla buluşmuştur.





Konusu, gerçek olaylardan ve olayları yaşayan kişilerle birebir görüşmem ve o görüşme sonucunda edindiğim bilgileri harmanlayarak kurguladığım gerçeklerden oluşmaktadır. Bu kitapla toplumun kemikleşmiş hepimizce bilinen sorunlarına farkındalık yaratmaya çalıştım.






Okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulacağını düşündüğüm kitabımın yazılmasından, basılmasına, okuyucuyla buluşmasına kadar yanımda olan, desteğini ve yardımını esirgemeyen önce aileme , sonra tüm dost, arkadaş, gece kitaplığı yayınevime ve tüm okurlarıma teşekkür ederim.


Sevgi ve muhabbetle
Hanife Mert

8 Kasım 2017 Çarşamba

BAKIŞ ACISI KİTABIMDAN ALINTI




Hanife Mert - Bakış Acısı 👉 http://bit.ly/2h0d8nS

İnsan yarın ne yaşayacağını, başına ne geleceğini, onu bekleyen sürprizleri önceden kestiremiyordu. Tıpkı sonbaharda şiddetli yağan yağmurun, esen rüzgârın doğa üzerindeki yok edici etkisi gibi. Oysa bir müddet sonra ilkbaharda her şey yeniden hayat bulacak ve doğa tekrar canlanacaktı.

Ya bizim hayatımız?


Temelden sarsılan bu insanlar doğa gibi bir müddet sonra düzene girip tekrar can bulacak mıydı? Bunu zaman gösterecekti.

Sevgiyle kalın...

-Hanife Mert-

Tanıtım Bülteninden


Kitabımla ilgili merak edip öğrenmek istediğiniz herşeyi sormanız halinde mutlaka cevap alabileceksiniz...



Sevgi ve muhabbetle,

Hanife Mert

26 Ekim 2017 Perşembe

Blog dostlarıma duyurumdur


Sevgili dostlar;

Bakış Acısı isimli kitabımdan, sizler için hazırladığım alıntıları, kitabımla ilgili fikir sahibi olmanız açısından ara ara bloğumda paylaşacağım.
Ayrıca kitabımı D&R, kitap yurdu, idefix, sözcü kitap, oda kitap, babil kitap gibi internet kitap satış mağazalarıyla, tüm D&R kitap marketlerde sipariş üzerine temin edebilirsiniz. Desteğiniz için şimdiden teşekkür ediyor, keyifli okumalar diliyorum.


Sevgi ve muhabbetle
Hanife Mert

21 Ekim 2017 Cumartesi

BAKIŞ ACISI KİTABIM ÇIKTI!!


Sabreden derviş muradına erermiş. Öyle derler bizim oralarda. Aslına bakarsanız sabır öyle sanıldığı kadar kolay bir eylem değildir, sonunda murada ermek olsa da... Gelmesini çok istediğiniz biri, olmasını istediğiniz bir iş, almak istediğiniz bir haberi beklemek sancılı bir süreçtir. İçinizi sıkan, umudunuzu kıran, karamsarlaştıran bir zaman dilimi. Bir süre sonra alınan güzel bir haber ya da kavuşma, beklenen istenen şeyin gerçekleşmesi sonucunda çekilen acılar biranda son buluverir. Sanki o sıkıntıları acıları hiç yaşamamış gibi olur insan...
Ben de Düş Batımı kitabımın yayımlanmasının ardından, mart 2015 de yazmaya başladığım Bakış Acısı isimli kitabımı Ağustos 2017 tarihinde bitirdim. 5 Eylül 2017 de Yayın eviyle sözleşmeyi imzalayarak basım aşamasına geçildi. 19 Ekim 2017 günü basımı tamamlandı.

Sevgili Makbule hocamın sosyal medya hesabından kitabım için yazdığı yorumda; " yeni bir kitap yeni bir doğum gibi" sözü çok yerinde bir sözdü. Bana uzun gelen sancılı bir bekleyişin ardından, 
bebeğini kucağına almış bir anne edasıyla, kitabımı elime aldım. Bu durumdan dolayı duyduğum  sevinci heyecanı kelimelere dökmem imkansızdı. 

"Bakış Acısı" ismi, "Bakış Açısıyla" karıştırılıyordu. Oysa her ikisi de anlam bakımından birbirinden tamamen farklı ifadeler. Edebiyat, harflerle kelimelerle oynama sanatı diye okumuştum bir yerde. Ben de kitabımda kurguladığım olayları, vermeye çalıştığım mesajları en güzel şekilde dikkat çekebileceğini düşündüğüm bu ismi verdim kitabıma. "Nereden bulursun, böyle alingirli isimleri?" diyenlerin yanında güzel bulanlar da oldu. Zira herkesin bakış açısı farklı...

Bakış açısı en basit anlamıyla, bir konu hakkında, kişilerin  farklı açılardan bakması ve farklı fikirleri ortaya koymasıdır. Acı ise tamamen farklı bir eylemdir. Yaşanan olaylar kişilere göre farklılık gösterse de, insanın yüreğinde duyduğu hissettiği acının gözlerine yansıması aynıdır. Tıpkı gözyaşının renginin aynı olması gibi... Kitabımın ismini bu düşünce ile Bakış Acısı koydum.

“Düş Batımı” isimli kitabımın devamı niteliğinde olan “Bakış Acısı” toplumsal nitelikte ve hali hazırda yaşanan sorunlarımızın gündeme taşınması konusunda gelen talepler üzerine kitaplaştırılmış bir öz-romandır.


  Konusunu gerçek olaylardan ve olayları yaşayan kişilerle birebir görüşmem ve o görüşme sonucunda edindiğim bilgileri harmanlayarak kurguladığım gerçeklerden oluşmaktadır. Bu kitapla toplumun kemikleşmiş hepimizce bilinen sorunlarına farkındalık yaratmaya çalıştım. Beğeneceğinizi ve tıpkı Düş Batımı gibi okurken kendinizden bir şeyler bulacağınızı, bazı yerlerinde kendinizi roman kahramanıyla özdeşleştireceğinizi umuyorum.

Bu bağlamda Düş Batımı kitabıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, aynı ilgiyi Bakış Acısı kitabıma da göstereceğinizi umuyor, hepimize hayırlı olmasını diliyorum.

Sevgi ve muhabbetlerimle

Hanife Mert

5 Ekim 2016 Çarşamba

Ne Oldum Deme!

 ...Ahmet gittikten sonra bir müddet konuşmadık. İkimiz de radyoda çalan türküyle efkarlanmıştık. Songül Abla başıyla işaret ederek radyonun sesini açmamı istemişti. İlginç bir tesadüftü. Radyoda; Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar türküsü çalıyordu. Türküyü bitene kadar, konuşmadan dinlemiştik. 
O, duygulanmıştı. Gözlerinden yanaklarına doğru inen yaşı sildi elinin tersiyle...
-Elbette ağlarsa analar ağlar. Çünkü onlar özünden ağlar, dedi.
Songül Abla doğru mu söylüyordu? Gerçekten anneler özden mi ağlardı? Bana inandırıcı gelmemişti. Öyle olsaydı benim  annem de benim için üzülür, merak eder ve beni görmek için  gelirdi diye düşünmüştüm. 
 Elimi tuttu:
-Üzülme, dedi.
Çaresizlik insanı konuşamaz hale getiriyordu. Boynumu büktüm, başımı önüme eğdim ve sustum.
Songül Abla konuşmak, içinde sakladığı sıkıntılarını, acılarını, onu huzursuz eden dertlerini benimle paylaşmak, biraz olsun rahatlamak istiyordu. Bana laf gelmesinden de çekiniyordu  belli ki. Bir gözü yoldan gelip geçenlere, bir gözü de uzaklara bakıyordu:
-Sizinkiler ne zaman gelir? dedi.
-Bilmiyorum birazdan gelirler herhalde, dedim.
Songül Ablaya demelediğim çaydan ikram etmiştim...
Onun sıkıntılarını benimle paylaşması,bilgece sözleri, mücadeleci ruhu, kararlı, güçlü ve dik duruşu beni etkilemişti. Ama, Engin'in ablası olması sebebiyle de ona karşı içimde gizli bir hayranlık duyuyordum. 
Çayını yudumlarken konuşmaya devam etti:
-İşte böyle Elifçiğim, sadece çocuğumun hastalığı değildi beni yıpratan. Dert bir değil ki, kocanla ayrı mücadele et. Konu komşunla ayrı mücadele et. Annenle babanla, kardeşlerinle ayrı ayrı mücadele et... Zorundasın çünkü.  Böyle bir durumda kimseyi yanında göremiyorsun. Herkes karşında yerini alıyor, dedi. 
Ne demek istediğini anlayamamıştım:
-Nasıl yani, dedim.
- Ahmet hasta olduğu için hareketleri de normal bir çocuk gibi değildi. Konuşması, hareketleri, yemek yemesi hatta su içmesi bile bilinçsizdi. Yediği içtiği şeyleri döküp saçarak yiyordu. Bu durumdan konu komşu rahatsız oluyordu. Bu rahatsızlıklarını kimi zaman gizleseler de, kimi zaman dışa vurmaktan çekinmezlerdi. Onların bu tavırları bir ana olarak zoruma gidiyordu. Hangi ana yavrusunun böyle olmasını ister ki? Ahmet'imin böyle olmasını biz mi istedik? Allah'tan geldi, dedi.
  Onun durumuna çok üzülmüştüm.
-Sen haklısın Songül Abla, dedim.
-Haklı olmam insanların bize karşı tavırlarını değiştirmiyordu. Evlerine gelmemizi istemediklerini hareketleriyle belli ettikleri yetmiyormuş gibi, bizim eve de gelmek istemezdi. Kimi de çocukla dalga geçer, ona mahallenin delisi muamelesi yapardı. Hangi birini anlatayım ki sana; geçen gün Ahmet evden kaçıp gitmişti. Kızlarla birlikte aramadığımız yer kalmamıştı. Başına kötü bir şey gelmesinden korkmuştuk. Geç bir saatte eve geldi. Sırıl sıklam olmuş. 
-Ne olmuş? 
-Ne olacak, kendini bilmezin biri  su dolu kanala atmış. Ağlama sesini duyan merhametli biri, kanala girmiş, çocuğu çıkarıp eve getirmiş. Yani Elifciğim kötülerin olduğu kadar bu dünyada iyiler de var. Maddi ve manevi olarak bize yardımcı olmaya çalışan komşularımız, eş dost, akraba da yok değil hani. 
Yavruma söylenen acı bir söz, kötü bir bakış, ona karşı yapılan alaylı bir davranış yüreğime saplanan bir ok gibi canımı yakıyor dayanamıyorum, dedi.  
  Ben ne diyeceğimi, ona nasıl destek olacağımı, hangi sözcüklerin onu bir nebze olsun rahatlatacağını bilmiyordum. Bildiğim tek şey çok üzgündüm.
-Üzülme Songül Abla bu bir imtihan, deyiverdim.
-Haklısın kızım imtihan, imtihan da bizim sorumuz çok zor yerden çıktı be yavrum, dedi.

Muhabbetle,
Hanife Mert

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...