Bu sitede yayınlanan öykü şiir ve makalelerimi izinsiz kopyalamak ve yayınlamak, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca suçtur!
kitap tanıtımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kitap tanıtımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
21 Ekim 2017 Cumartesi
BAKIŞ ACISI KİTABIM ÇIKTI!!
Sabreden derviş muradına erermiş. Öyle derler bizim oralarda. Aslına bakarsanız sabır öyle sanıldığı kadar kolay bir eylem değildir, sonunda murada ermek olsa da... Gelmesini çok istediğiniz biri, olmasını istediğiniz bir iş, almak istediğiniz bir haberi beklemek sancılı bir süreçtir. İçinizi sıkan, umudunuzu kıran, karamsarlaştıran bir zaman dilimi. Bir süre sonra alınan güzel bir haber ya da kavuşma, beklenen istenen şeyin gerçekleşmesi sonucunda çekilen acılar biranda son buluverir. Sanki o sıkıntıları acıları hiç yaşamamış gibi olur insan...
Ben de Düş Batımı kitabımın yayımlanmasının ardından, mart 2015 de yazmaya başladığım Bakış Acısı isimli kitabımı Ağustos 2017 tarihinde bitirdim. 5 Eylül 2017 de Yayın eviyle sözleşmeyi imzalayarak basım aşamasına geçildi. 19 Ekim 2017 günü basımı tamamlandı.
Sevgili Makbule hocamın sosyal medya hesabından kitabım için yazdığı yorumda; " yeni bir kitap yeni bir doğum gibi" sözü çok yerinde bir sözdü. Bana uzun gelen sancılı bir bekleyişin ardından, bebeğini kucağına almış bir anne edasıyla, kitabımı elime aldım. Bu durumdan dolayı duyduğum sevinci heyecanı kelimelere dökmem imkansızdı.
"Bakış Acısı" ismi, "Bakış Açısıyla" karıştırılıyordu. Oysa her ikisi de anlam bakımından birbirinden tamamen farklı ifadeler. Edebiyat, harflerle kelimelerle oynama sanatı diye okumuştum bir yerde. Ben de kitabımda kurguladığım olayları, vermeye çalıştığım mesajları en güzel şekilde dikkat çekebileceğini düşündüğüm bu ismi verdim kitabıma. "Nereden bulursun, böyle alingirli isimleri?" diyenlerin yanında güzel bulanlar da oldu. Zira herkesin bakış açısı farklı...
Bakış açısı en basit anlamıyla, bir konu hakkında, kişilerin farklı açılardan bakması ve farklı fikirleri ortaya koymasıdır. Acı ise tamamen farklı bir eylemdir. Yaşanan olaylar kişilere göre farklılık gösterse de, insanın yüreğinde duyduğu hissettiği acının gözlerine yansıması aynıdır. Tıpkı gözyaşının renginin aynı olması gibi... Kitabımın ismini bu düşünce ile Bakış Acısı koydum.
“Düş Batımı” isimli kitabımın devamı niteliğinde olan “Bakış Acısı” toplumsal nitelikte ve hali hazırda yaşanan sorunlarımızın gündeme taşınması konusunda gelen talepler üzerine kitaplaştırılmış bir öz-romandır.
Konusunu gerçek olaylardan ve olayları yaşayan kişilerle birebir görüşmem ve o görüşme sonucunda edindiğim bilgileri harmanlayarak kurguladığım gerçeklerden oluşmaktadır. Bu kitapla toplumun kemikleşmiş hepimizce bilinen sorunlarına farkındalık yaratmaya çalıştım. Beğeneceğinizi ve tıpkı Düş Batımı gibi okurken kendinizden bir şeyler bulacağınızı, bazı yerlerinde kendinizi roman kahramanıyla özdeşleştireceğinizi umuyorum.
Bu bağlamda Düş Batımı kitabıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, aynı ilgiyi Bakış Acısı kitabıma da göstereceğinizi umuyor, hepimize hayırlı olmasını diliyorum.
Sevgi ve muhabbetlerimle
Hanife Mert
26 Temmuz 2017 Çarşamba
Çifte Mutluluk
Bir kadına "mutluluğu iliklerine kadar ne zaman hissettin?" diye sorsalar, hiç şüphesiz anne olduğum zaman diyecektir. İstisnaları elbette vardır. Ancak istisnalar kaideyi bozmaz mış.
Bana sorsanız mutluluğu ne zaman iliklerine kadar hissettin? diye; ilk olarak tarifini kelimelerle ifade edemeyeceğim bir acının ve yorgunluğun ardından Mersin Devlet Hastanesi doğum servisindeki ebenin, beyaz kundakta daha gözleri bile açılmamış halde ilk kızım Merve'yi, bir müddet sonra da küçük kızım Hande'yi kucağıma verdikleri an derim.
Çocuklarımdan sonra ise, ona benzer bir mutluluk yaşadığım, hissettiğim anım, "DÜŞ BATIMI" kitabımı yayımlattığım yayın evinin kitabımı kargo aracılığıyla elime vermesi derim. Bazılarınız "daha neler" diyebilir. Ama inanın öyle... Öyle sanıyorum ki, kitap çıkaran arkadaşlarım da bu konuda benimle hemfikir olacaktır... Bu bağlamda, elinde malzemesi olduğu halde yayınlatmayan dostlarıma en kısa zamanda bu mutluluğu yaşamalarını tavsiye ediyorum...
Özetle; kitabımı okuyan, okumayan, benim için paha biçilmez değerli yorumlarını gerek blğunda ve gerekse farklı platformlarda paylaşarak, ya da paylaşmadan desteklerini esirgemeyen tüm dostlarıma teşekkür ederim. Birinci baskı tamamen bitmiş olup, şuan ikinci baskıya geçilmiştir. Bu aşamada da desteklerinizi bekliyorum...
Muhabbetle
Hanife Mert
17 Mayıs 2015 Pazar
Kitabımla ilgili Okuyucu Yorumları; DEEP TONE
Blog arkadaşlarımdan http://sadevederin.blogspot.com.tr/ nin sevgili yazarı deep tone kitabımı okumuş, sayfasında yorumunu ve tanıtımını paylaşmış. Kendisine bu güzel anlamlı davanışından dolayı çok teşekkür ediyorum. Ayrıca sayfasında kitabım için güzel dileklerde bulunan değerli bloger arkadaşlara da ayrıca teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Sözü artık deepe bırakıyorum...
DÜŞ BATIMI
Hanife Mert
Adından da anlaşılabileceği gibi düşlerin batışını anlatıyor bu hüzünlü roman. Bir ailenin yıllara yayılan hüzünlü öyküsünü 1980’lere kadar getirmiş yazarımız. Ama bu romanın bir devamı olmalı ve Elif’in neler yaşadığını öğrenmeliyiz.
Yazarın blogundan da alışık olduğumuz dili bu kez bize uzun bir hayat öyküsü sunuyor. Taşrada, kırsalda, köyde geçen bir roman bu. Zamanla küçük büyük şehirler de girse romana genelde bir köy romanı diyebiliriz.
Köy yaşamının incelikleri ve biz büyük şehir insanlarının hiç alışık olmadığı bir dil var anlatıda. Yerel köy dili. Ancak çok sevilesi ve tatlı bir dil bu. Neyin ne olduğunu nette sözlüklerden buluyoruz. Sanırım yazarımızın iş gereği köylerde olmasından geliyor bu dil.
Otobiyografik içeriği olan bu hüzünlü anlatıda yazar köylük yerde parçalanmış bir ailenin dramatik yaşamını gösteriyor bize. Ve geleneklerin kadın üzerindeki baskısını. Kırsal alanda boşanmanın daha zor olduğunu da anlıyoruz.
Romandaki Zeynep ve Elif özellikle acılı kadınlar ve onların yaşamı destansı. Ailelerin parçalanması kadınlar üzerinde daha olumsuz etki yapıyor ve hayatlara yazık oluyor. İyi niyetli cahillik var hep karakterlerde.
Hanife Mert arkadaşımızdan müthiş bir ilk roman bu. Büyük şehir insanlarının sahte hayatlarından sonra bu roman çok gerçek geliyor bize ve mutlu ediyor. Böyle bir hüznü seviyoruz.
Not:4/4
Hanife arkadaşımızın blogu
http://yaren33.blogspot.com.tr/
Youtube’da Hanife arkadaşımız
https://www.youtube.com/watch?v=hbqUGFUJh1I
DÜŞ BATIMI
Hanife Mert
Adından da anlaşılabileceği gibi düşlerin batışını anlatıyor bu hüzünlü roman. Bir ailenin yıllara yayılan hüzünlü öyküsünü 1980’lere kadar getirmiş yazarımız. Ama bu romanın bir devamı olmalı ve Elif’in neler yaşadığını öğrenmeliyiz.
Yazarın blogundan da alışık olduğumuz dili bu kez bize uzun bir hayat öyküsü sunuyor. Taşrada, kırsalda, köyde geçen bir roman bu. Zamanla küçük büyük şehirler de girse romana genelde bir köy romanı diyebiliriz.
Köy yaşamının incelikleri ve biz büyük şehir insanlarının hiç alışık olmadığı bir dil var anlatıda. Yerel köy dili. Ancak çok sevilesi ve tatlı bir dil bu. Neyin ne olduğunu nette sözlüklerden buluyoruz. Sanırım yazarımızın iş gereği köylerde olmasından geliyor bu dil.
Otobiyografik içeriği olan bu hüzünlü anlatıda yazar köylük yerde parçalanmış bir ailenin dramatik yaşamını gösteriyor bize. Ve geleneklerin kadın üzerindeki baskısını. Kırsal alanda boşanmanın daha zor olduğunu da anlıyoruz.
Romandaki Zeynep ve Elif özellikle acılı kadınlar ve onların yaşamı destansı. Ailelerin parçalanması kadınlar üzerinde daha olumsuz etki yapıyor ve hayatlara yazık oluyor. İyi niyetli cahillik var hep karakterlerde.
Hanife Mert arkadaşımızdan müthiş bir ilk roman bu. Büyük şehir insanlarının sahte hayatlarından sonra bu roman çok gerçek geliyor bize ve mutlu ediyor. Böyle bir hüznü seviyoruz.
Not:4/4
Hanife arkadaşımızın blogu
http://yaren33.blogspot.com.tr/
Youtube’da Hanife arkadaşımız
https://www.youtube.com/watch?v=hbqUGFUJh1I
4 Nisan 2015 Cumartesi
"Düş Batımı" Kitabımdan Satır Araları
Her yaprak farklı bir umudu müjdeler.Yeşerdikçe dallanıp budaklandıkça hayatın yaşanmaya değer olduğunu hissettirir insana. Lakin kaçınılmaz bir gerçek vardır. O da yaprağın değişmeyen kaderi! Her sonbaharda dalından düşmek, her fırtınada da bilinmezliğe doğru savrulmaktır. "Yaprağın kaderiymiş düşmek." İnsanın kaderi ise, yazılanı yaşamak, çizilen yolda yürümekmiş.” Düşmekten, yaşamaktan, korkmadan yürümek. Hayata olumsuzluklara karşı direnmek... Hayatı yaşanır kılmak.
Kitabım ile ilgili zaman zaman benim için çok önemli bir o kadarda özel olan okuyucu yorumlarını ve kısa kısa satır aralarından bölümleri siz değerli blog dostlarımla paylaşarak sevincime ortak olmanızı düşündüm,ne dersiniz?
Muhabbetle,
Hanife Mert
Kitabım ile ilgili zaman zaman benim için çok önemli bir o kadarda özel olan okuyucu yorumlarını ve kısa kısa satır aralarından bölümleri siz değerli blog dostlarımla paylaşarak sevincime ortak olmanızı düşündüm,ne dersiniz?
Muhabbetle,
Hanife Mert
23 Eylül 2014 Salı
Sade Ve Derin Kitap Tanıtımı...
Kendine özgü üslubu, Sade ve Derin bir hayat felsefesi ile kendini sevdirmiş değerli blog arkadaşım Deep Tonenun; İkinci Adam Yayınları Kasım 2013 baskısı, sanırım Ocak 2014 te yayınlanan kitabını aldım okudum. Ancak o dönemlerde özel nedenlerden dolayı bloğuma sık giremediğim için, kendisine kitabını aldığımı okuyunca düşüncemi paylaşacağımı söylememe rağmen, özür dileyerek söz konusu özel nedenlerden dolayı paylaşamadım. Ancak geç de olsa hem sözümü yerine getirmek ve hem de aradan geçen zaman zarfında unutmuş olan, alamamış okuyamamış olanlar için paylaşmak istiyorum. Sevgili Deep bloğunda paylaştığı deneme, sanat, aşk, yaşam, gelişim, tarih ve en önemlisi de "İnsanı" anlatan tanımlayan kategorilerden oluşan yazılarını bir kitapta toplayarak okuyucuya sunmuştur. Gelecekteki başarısına ilk adım olarak gördüğüm bu eserinin hayırlı olmasını ve başarılarının artarak devam etmesini diliyorum.
Kitap 8 kategoriden oluşmuş; Sanat, Aşk, İnsan, Yaşam, Gelişim,Mevsimler, Tarih ve Denemeler. Sonra bu kategorilere giren yazılarını detaylı olarak paylaşmış. Altını çizdiğim bölümlerden bir kuple paylaşmak istiyorum. "Sanat paranın, çıkarın egonun en büyük düşmanıdır..." "Aşk ve sanat, dünyanın kötülüklerine karşı en güçlü iki kalkan." ..." Biz ruh bütünlüğü için uğraşırken de bir bakmışız hayata dokunamıyoruz, dokunmadan yaşıyoruz hayat. Hayatta bize dokunmuyor o zaman." ..."İlgi ile bilgi, merak ile yetenek çok farklı kavramlar. Ve tarihçinin de müzisyenin de iyisi samimi olanı"...
Benden bu kadar sanırım bir hayli merak uyandırdım... Keyifle okunacak bir kitap. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Kitabın Arka Kapağı:
Keyifli okumalar...
NOT: Daha önce kitap tanıtımı yapmadım. Bir kusurum olmuşsa affola...
Muhabbetle,
Hanife MERT
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Utanmayı Unuttuk mu?
Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...
-
TÜRKÜ SÖZÜ Bin cefâlar etsen almam üstüme Gayet şirin geldi dillerin dostum Varıp yad ellere meyil verirsen Kış ola...
-
TÜRKÜ SÖZLERİ Derdim çoktur hangisine yanayım Yine tazelendi yürek yarası Ben bu derde nerden derman bulayım Meğer şah elinden ola çar...
-
TÜRKÜ SÖZLERİ Ela Gözlüm Ben Bu Elden Gidersem, Zülfü Perişanım Kal Melül Melül. Kerem Et, Aklından Çıkarma Beni, Ağla Göz Yaşı...