Akdeniz'in incisi güzel Mersin'imizin düşman işgalinden kurtuluş günü olan 3 Ocak kurtuluş günümüz kutlu olsun. Şehitlerimizin ve gazilerimizin ruhları şad olsun. Kısa bir tarihine bakalım;
20 Aralık 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması sonrasında, Fransız’lar, silah ve asker bakımından güçlü olmaları sebebiyle, Başta Mersin olmak üzere, Adana, Maraş, Urfa… gibi çok geniş bir alanda güç elde etmiştirler. Fransız’lar, belirtilen Mersin; ve çevre illerindeki geniş bölgede, Ermeni’ler ile bir devlet kurmayı amaçlamakta idiler. Fakat, bunun farkında olan Milli güçlerimiz, bir hareket gerçekleştirerek, Fransa’yı beklenmedik bir şekilde vurdu.
Fransa bu sırada, hem iç karışıklıklar yaşıyordu, hem de Milli güçlerimize karşı önemli kayıplar vermişti. Bundan dolayı pes etmek durumunda kaldı; ve öncelikle Ankara antlaşmasını tanıdı…
20 Aralık 1921 tarihinde Fethi Okyar tarafından imzalanan Ankara Antlaşması’nda, Mersin’in özerkliğinin tanınması da yer alıyordu… İmzalanan Ankara Antlaşması’nın sonrasında, Fransız’lar, kısa süre içerisinde, Kilikya bölgesinde işgal altında bulundurdukları yerleri boşaltmaya başladılar. Tarsus, 27 Aralık 1921′de boşaltılırken, Adana’da yer alan Türk alayından bir süvari birliği ve bir tabur da Mersin’e 3 Ocak 1921 tarihinde girdi… Böylelikle Mersin’in kurtuluşu gerçekleşmiş bulunuyordu
Ay yıldızlı bayraklarla sokağa dökülmüş insanları görünce yobazlar ve vatan hainleri çatlıyorlar; sormak lazım Mustafa Kemal Atatürk'ümüz olmasaydı o Fransızlar oradan hiç gider miydi????
YanıtlaSilHanife'ciğim, bu güzel gününü içtenlikle kutluyorum Hanife'ciğim ve sevgilerimizi bırakıp, kocaman öpüyoruz canım, nice yıllara:)
Evet haklsın Müjdeciğim, çok teşekkür ediyorum. Sonsuza kadar yüreğimizde ki bu coşku eksik olmasın canım..Ben de öpüyorum sizi..
YanıtlaSilsevgilerimle.
Mersin çok güzel bir şehir, Mersinlileri de ayrıca severim , çok sevdiğim bir kaç Mersinli arkadaşım var, onların daveti üzerine bir kaç kez bulundum Mersinde. Hikayesini bilmiyordum, teşekkürler. Tüm Mersinlilerin kurtuluş gününü kutlarım.Sevgiler
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum, Asya hanım. Hakikaten Mersin çok güzel şehirlerimizden. Ayrıca Mersin'liler de sıcak kanlı insanlardır. Mersine her zaman bekleriz.:))
YanıtlaSilSevgiler.
Mersin'in kurtuluşunu kutluyorum...
YanıtlaSilBu arada "Anasız oğlak" deneme hikayenizin onuncu bölümüne yaptığım yorumu buraya ekliyorum.
“Anasız oğlak” hikâyenizin dokuzuncu bölümünü daha önce yayınladığınızda okumuş, yorum yazmıştım. Lakin onuncu bölümü yayınlamadığınız için yeni okudum.
Onuncu bölümde anlatılanlara bakıldığında:
1- Elif kızın hala anası Zeynep’ten kaçıyor olması söz konuzu. Bölümün son kısmında Elif anasından neden kaçtığını sorguluyor ki; bu bir küçük çocuk için doğal. Anlaşılan olayları çözecek yaşta değil. Bocalıyor. İhtimaldir ki anlatılanlardan da bir sonuç çıkaramıyor tam manasıyla.
2- Zeynep gelinin Hatice Ana’ya kızgın olması söz konusu. Bu kızgınlığını “çocuğumu benden soğuttunuz” diye gösteriyor. Hatice ana ve kocası Mustafa Emmi zeynep’in söylemini dikkate almıyor. Suçu Zeynep gelinde buluyor.
3- Elmas gelinin Zeynep ile Hatice Ana arasında geçeni ısrarla Mustafa Emmi ve sonrasında Ali’ye anlatması hiç de hoş karşılanacak bir durum olmasa gerek. Üzerine vazife olmayan soruna karışıyor, belki de Zeynep’i iyiden iyiye evden uzaklaştırmak için bir kurgu içinde. Kurgu içinde olması ilerde yeni sorunlara neden olabilecek gibi…
4- Hatice Ana’nın çeşmeden su alırken başka eve yanlışlıkla girmesine kısaca değinilmiş ve açıklık getirilmemiş; ya da neden kısaca başka bir eve girdiğini dile getirme gereği hissedilmiş eğer ilerdeki bölümlerde açıklanacaksa mesele yok. Yok açıklanmayacaksa neden yazılmış bence manasız…
5- Hatice Anan’nın gelin olduktan sonra yedi yıl evden çıkarılmaması düşündürücü bir durum. Ve cahilliğin yanı sıra kıskançlığın ne boyutlarda olduğınu göstermesi açısından günümüz gelin-kaynana yaklaşımına ışık tutucu ve sorgulanması gereken bir durum.
6- Sonuçta güzel bir hikâye devam ediyor…
7- Kimi yerde (onuncu bölümün başlangıcında) hareketlerin portresinin bir nevi açıklaması güzel olmuş lakin yeterli değil. Biraz daha olayları verirken mekânların ayrıntısının verilmesi gerekir diye düşünüyorum… Misal yaşanılan köyün ya da kasabanın ya da mahallenin fiziki koşullarının verilmesi lazım. Bu benim şahsi düşüncem.
8- Emeğinize sağlık diyor saygılar sunuyorum.
Hikayemin 10. bölümü ile ilgili olumlu ve yapıcı eleştirinize çok teşekkür ediyorum. Bir açıklama; Hatice Ana yanlışlıkla bir başkasının evine girmesi, onun 7 yıl evden dışarı çıkarılmadığının sonucu olarak, yanlış eve giriyor..
YanıtlaSilHüseyin Hocam tekrar teşekkür ediyorum, katkınız için.. Selam ve saygılarımla,
Hanife'ciğim ilinizin kurtuluşunu kutlarımm.
YanıtlaSiltatlım bir süredir Anasız Oğlak adlı hikayeni okuyamamıştım. Senin bu hikayeni en kısa zamanda kaldığım yerden okuyacağım. Çok sevgilerimle..
Çok teşekkür ediyorum Vuslatcığım, yalnız ben anasız oğlak isimli hikayemi kaldırdım, bilgin olsun..
YanıtlaSilSayfama her zaman beklerim canım..
sevgi benden..
Esenlikler diliyorum.