“İnsanoğlu dünyayı zincirleyen bütün güçlerden, iradesini
kazandığında kurtulur.” Goethe
Hiç şüphesiz insan şerefli, onurlu ve değerli
bir biçimde yaratılmıştır. Onurlu olarak yaratılan insanı onurlu veya
onursuz kılan temel ölçü ise, onun iradesini kullanış biçimi olan
davranışlarıdır. İradesini olumlu yönde kullanan insan onurlu, uyumlu, mutlu,
olgun aranılan insan olurken, olumsuz davranışlar sergileyen kimse ise, toplum
dışı sevilmeyen, istenmeyen biri oluverir
Her ne kadar son
dönemlerde toplumumuzda, onursuzca davranışlar sergileyenler kabul görmüş, baş tacı edilmiş gibi gözükse
de, onursuzluk yapmaktan uzak değildir. Hal böyle iken, insanı toplum
dışı yapan olumsuz davranışların başında kendini beğenme, büyüklenme,
kendini diğer insanlardan üstün görme ve üstün tutma olarak tanımlanan
çağımızın hastalığı olan kibir gelmektedir. Kibirli insan özünde mücadele
edemeyen, sevgiden, merhametten, şefkatten yoksun, bencil, çıkarcı, kıskanç,
ben bilirim, benim dediğim doğru gibi egosunu ön plana çıkaracak düşüncelere
sahip biridir. Bu haliyle kibir kişinin iradesini doğru kullanma ve
olgunlaşmasındaki en büyük engeldir. Kibirli olan insan eksik ve
yanlışlarını görmek ve onlarla yüzleşmek yerine karşısındaki
insanların eksik ve yanlışlarına müdahil olarak kendi yanlışlarından
kaçar. Sevgi, saygı, tevazu, vefa, şefkat, hoş görü gibi
erdemlerden tamamen uzaktır. Temelde bakıldığında kibir, hırs ve
kıskançlık öz güven eksikliği ve irade zayıflığının bir sonucudur.
Kibri artan insanın
hırsı da artmaktadır. Kibir ve hırs para, makam ve gücün getirdiği
davranış bozukluklarının başında gelir. Kibirli insanların sözlerine
güvenilmez. Yalan ve riya ile elde ettiği başarısı bir de kabul görürse değme
keyfine... Kibrini, hırsını arttırdıkça arttırır. Kendince geliştirdiği güya
akılcı ve alçak gönüllülük de yine kibrin bir parçasıdır. Bu kendine karşı
dürüst olamayıp kendi ile yüzleşemeyenlerin giydiği bir kılıftır.
Günümüzde de hırs, kibir ve kıskançlık yüzünden;
savaşlar, ölümler, zulümler, haksızlıklar, hukuksuzluklar, cinayetler, tacizler
gibi insan onuruna haysiyetine yakışmayan suçlar işlenmektedir.
Nietzsche'nin dediği gibi; “Kibir ruhu kaplayan
deridir.” Bu yönüyle gerçekten tamamen uzak ve habersizdir.
Özetle unutulmaması gereken bir konu var ki, hangi makama gelirsek gelelim, ne kadar çok maddi kazanımlarımız olursa olsun bunlar büyüklenecek kibirlenecek şeyler değildir. Hepimiz insanız yaratılış itibariyle üstünlüğümüz yoktur. Önemli olan hoşgörülü mütevazi olmak ve öyle yaşamımızı sürdürmektir. İnsan olmanın insanca yaşamanın gereği bu olsa gerek. Aksi halde kibir hırs ve kıskançlık insan ruhuna yüktür. İnsanı mutsuz ve huzursuz eder. Huzurlu ve mutlu bir yaşam
düşleyen kibir hırs ve kıskançlık yükünden uzak durmalıdır.
Muhabbetle,
Hanife MERT