Bir toplumda farklı anlayış ve bölgesel kültürleri birleştiren,herkesin ortak paydasını oluşturan bazı değerler vardır. Vatan gibi,bayrak gibi,bağımsızlık gibi, ülkü gibi, tarih, kültür gibi değerler..
Yüzyıllar boyunca aynı geçmişe sahip oluşumuz, aynı inançları paylaşmamız, aynı vatan toprakları üzerinde barış içinde kardeşçe yaşamamız,oluşan bazı farklılıkları unutturmuştur.
Sevinçli günlerimizde temel değerler etrafında bir araya gelerek sevincimizi paylaştık. Ülkemizin bir tarafında meydana gelen acı bir olay karşısında hep birlikte yas tuttuk. Yardım için elimizden geleni yapmaya gayret ettik..
Ancak şu son günlerde, yaşanan toplumsal olaylar ve verilen daha doğrusu verilemeyen tepkiler gösteriyor ki; bir halkın yapı taşlarından biri olan toplum olgusu kökünden sallanmaya başlamıştır. İnsanların bana değmeyen yılan bin yaşasın felsefesinde olmaları da bu gerçeği desteklemektedir. Hoş, bu yılanı bize değdirmeden bin yıl yaşatmak ne kadar mümkün olursa…
Toplum olarak birçok acıya, gözyaşına maruz kaldığımız, milli değerlerimize yapılan saldırıların yaşandığı, hak ve adaletin, özgürlüğün kişilere göre farklılık gösterdiği şu günlerde yaptığımız en güzel şey seyirci olmak. Olayları tepki vermeden sadece seyrediyoruz.. Öyle ki,bir çoğumuz tepki verenlere karşı tepkili ..
Günübirlik yaşadıklarımız, toplum içinde karşılaştığımız olaylar ve bu olaylara karşı tepkisizlikler, ister istemez aklımıza şu soruyu getiriyor! Bize ne oluyor? Toplum nereye gidiyor?
Doğrusu hiç de hoş olmayan bizi aydınlık yarınlara taşımak yerine, karanlıklara boğacak manzaralar gün geçtikçe artıyor. İnsanların birbirlerine karşı saygısız agresif tavırları, birbirlerini çekiştiren, kötüleyen karalayan tavırları, birbirini dinleyip anlamak yerine sadece kendi bildiğini okumak, kendi bildiğini doğru kabul etmek ve ettirmek, farklı düşüncelere tahammülsüz oluşu, farklı düşüncede olanları öteleyip dışlamamız benim doğrum tek doğru havalarında, başkalarının da doğru olabileceği gerçeğini göz ardı edişimiz bizi bir arada tutmak yerine arada ki sevgi kardeşlik bağlarının sekteye uğradığının göstergesi.
Bir toplumu bir arada tutacak ne kadar güzel değerler varsa onları sıradanlaştırdık.. Son zamanlarda bizim can güvenliğimizi sağlayan, neredeyse hemen her gün duyduğumuz şehit haberleri karşısında bile, o kadar basit ve yalın davranıyoruz ki, sanki sonlanan gencecik, yarım kalmış hayatlar, yüreği yanan analar- babalar, dul kalan bir eş, yetim kalan çocuklar değil de, giden öylesine bir yolcu, bir hayat..Hoş, giden yolcuda olsa insanın içi vicdanı bir cız etmez mi? Nerde kaldı saygı,nerde kaldı vatan sevgisi, millet olma bilinci, nerde kaldı vefa?
Kapitalist dünyaya kaptırdık kendimizi gidiyoruz , biz bu yaşama alıştık veya alıştırdılar Artık kazanmanın yerini başkasının kafasına vurup elindekini almak , sanatın yerini şık elbiseler gülücükler , şairin yerini sesli cdler , yazarın yerini tanıtımlar , siyasetçinin yerini polemikler aldı..Çok eskilerden siyasetçinin yatırımlarını , yazarın yazılarını , sanatçının sesini , söz yazarının bestesini , şairin dilini , işsizlerimizin halini eleştirirdik.Şimdilerde ise, şu evine ne almış, ne kadara almış, yazlığı, kışlığı, baharlığı var mıymış? Hangi marka arabası kaç km de imiş, kim ne giymiş, nerden giyinmiş ..Ne bize ne de toplumumuzun gelişip çağdaşlaşmasına en ufacık bir katkısı olmayan düşünceler ve eleştiriler. Boş düşünceler, fikir üretmeyen beyinler,sevgisiz acıma hissini kaybeden, saygı, sevgi, dostluk, paylaşma, edep, ahlaktan yoksun insanların çok olduğu bir toplum haline geldik..
Öyle ki; artık savaşlarda,öldürülen, katledilen suçsuz günahsız yavrular,diri diri yakılan eziyet edilen insanlar bile kanatmıyorsa şuracıkta ki yüreğimizi , şehit oğullarımız için bile ağlamıyorsak şu kara toprak başında , genç bedenler gidiyorsa töre cinayetlerine,şiddete maruz kalıp yok ediliyorsa bir aile, hemen yanı başımızda birileri açlıktan , sefillikten ölürken biz keyifle yudumluyorsak çayımızı , her gün televizyon başında,bilgisayar başında sabahlıyorsa çocuklarımız , önce çarpıp sonra kaçıyorsak ardımıza bakmadan, gün geçmiyor ki hırsız ,bir düşman gibi ensemizde bitince yapamıyorsak bir şeyler bilelim ki , hayatı hayatlarımızı öyle yerinden tutup , öyle yerinden sallıyoruz ki toplum denilen o sağlam sapasağlam çınarın kökleri kopuyor ..
Hanife Mert