Her zaman söylerim, insanın yaşamı tekdüze değildir. Dünya, bir denge üzerine
kurulmuştur. İyi ve kötü, güzel ve çirkin, mutlu ve mutsuz, haklı ve haksız...
Her biri birbirine zıt gibi görünse de aslında birbirini tamamlayan olaylar ve
hikayelerle örülüdür yaşam.
Ancak bu dengeyi toplumumuzda görebilmek neredeyse olanaksız hale geldi. Özellikle son yıllarda toplumumuzda görülen toplumsal çöküş, cehalet temelli bozulmalar bizi öyle yıprattı ki insanlığımızı sorgular hale geldik. Bu sorunlar beraberinde sıkıntı, stres, kaygı, huzursuzluk, mutsuzluk, sevgisizlik gibi duysal bozulmayı da tetikledi. Adeta sorun yumağı haline gelmiş bir toplum olduk. Hiç bir sorunumuz çözüme ulaştırılmıyor. Günü birlik önlemlerle, etkisiz politikalarla gün kurtarılmaya çalışılıyor.
Çözüme ulaşmayan bu sorunlar içimizde öyle büyük bir bir yara haline geldik ki kendime her fırsatta şu soruyu soruyorum;" biz nasıl bir dönem yaşıyoruz? Acaba bu sıkıntılar ne zaman son bulacak? Ne zaman huzura kavuşacağız? Ne zaman adil, çağdaş eğitimi yakalamış, ekonomik açıdan istikrarlı, refahı yakalamış, ahlaklı, sevgi ve saygının hüküm sürdüğü bir ülke olacağız?"
Benim fikrimi sorarsanız, “bu çok olanaksız gibi görünüyor.” diye düşünürken hemen ardından, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." sözü aklıma geliyor ve yüreğime ferahlık serpiliyor, umutlanıyorum.
Son günlerde hepimizi derinden sarsan olaylara şahit oluyoruz. 8 yaşındaki yavrumuz Narin ve daha binlerce öldürülen istismara uğrayan çocuklarımızın şüpheli ölümü, hayvanların uyutularak katledilmesi, kadın cinayetleri gibi içimizi parçalayan pek çok olay yaşanıyor ülkemizde. Bildiğiniz şeyler bunlar…
Tüm bu sıkıntılar arasında, yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığım ve dokuz aydır da yayınevleriyle mücadelesini verdiğim Sarı Kulplu Fincan adlı öykü kitabım nihayet çıktı. Herdem yayınevinden çıkan kitabım cumartesi günü elime ulaştı. Birazcık içimi rahatlatmak istediğimdeyse Narin'in masum yüzüyle karşılaştıkça sevinemedim. Yada buruk bir sevinç yaşadım...
Neyse size kitabımdan kısaca bahsetmek isterim. Sarı
Kulplu Fincan iki ana öykü ve iki yardımcı öyküden oluşuyor.
Konularını gerçek yaşamdan alıyor. İlk öykü olan Bir Düşüş Hikayesi'nde,
İstanbul Üniversitesi Makine Mühendisliği öğrencisi Aydın'ın, anne ve babasını
bir trafik kazasında kaybetmesiyle başlayan hikayesini ve tek başına hayatta kalma mücadelesini
okuyacaksınız. Aydın, Şule adlı bir kıza âşık olur ve evlenir. Ancak Şule'nin
lüks düşkünlüğü, Aydın'ın tüm mal varlığını tüketmesine ve entrikalarla her
şeyi kendi ailesinin üzerine geçirmesine neden olur… Beş parasız ortada kalan
Aydın'ın hüzünlü hikayesi sizleri bekliyor.
İkinci ana öykü olan Sarı Kulplu Fincanın
Gözyaşları ise birçok kişiye tanıdık gelecektir… Kaderci bir anlayışla
yetiştirilen Ayla ve Şebnem, çocukluk arkadaşıdır. Kadının hor görüldüğü, aşağılandığı, erkeğin üstün olduğu bir kültürde büyürler. Ayla, on yedi yaşında Timuçin
adında bir gence âşık olur. Timuçin, Ayla'nın kafasında yerleşmiş olan kaderci, dayatmacı anlayıştan kopması kolay olmamaktadır. Timuçin uzun bir uğraştan sonra Ayla’ya kadın ve
erkek eşitliğini, yasa önündeki hak ve sorumlulukları hakkında anlattıkları Ayla'nın kafasını
karıştırır. Zamanla Timuçin’in haklı olduğuna inanır ve ailesinin dayatmalarına
sevdiği gencin desteğiyle karşı çıkar. İki genç, ailelerinin itirazlarına
aldırmadan evlenirler.
Şebnem ise Ayla kadar şanslı değildir. Doğduğu
andan itibaren babası tarafından istenmeyen bir çocuk olarak büyütülür. Lise
ikinci sınıfta okuldan alınıp, kendisinden sekiz yaş büyük biriyle evlendirilir
ve Hollanda’ya gelin gider.Şebnem’in Hollanda’daki zorlu yaşamı, kitapta tüm
gerçekliğiyle anlatılıyor.
Ayrıca Türkiye'ye döndüğünde arkadaşı Ayla'yı ziyaret eden Şebnem; Ayla’nın evliliklerinin ilk yıllarında aldığı ve kendileri için sadakatin, mutluluğun simgesi olan sarı kulplu ince belli fincanla içtiği kahve ve devamında Şebnem’in kendi falında gördüğü olumsuzluklar nedeniyle fincanı kırması sonucu yaşanan trajik bir cinayetin Ayla üzerindeki etkisini okuyacaksınız bu kitapta...
Arkadaşlar Sarı Kulplu
Fincan kitabım; D&R, Kitapyurdu, İdefix gibi pek çok kitap satış
sitelerinde satışta.
Okurlarıma keyifli
okumalar dilerim.
Hayırlı ve bol okurlu olsun. Umarım o öykülerden okuyucu ders alır. Dokuz ay mücadele ettim diyorsun. Kitabın yayınlanması için. Ben yazdığım kitabı tam da bu yüzden bastırmak istemiyorum. Yıllarca, aylarca üzerine çalış, gece deme gündüz deme göz nuru dök. Her kelimesini yeniden düşün, düzelt. Emek ver. Bir yayınevi yayınlamak için aylarca uğraştırsın.
YanıtlaSilYayınlanması için verdiğiniz mücadeleyi kazanmanıza sevindim.
Diğer yandan, yazınızda belirttiğiniz olumsuz, gereksiz, insanı üzen, çocuklara yönelik şiddet, hayvanlara yönelik şiddet insanlığımızdan utandırıyor.
Nasıl bir nesile denk geldik, savunmasız çocukların ne suçu var. Onlar daha hayatının baharındalar. Etrafını tanımaya çalışıyorlar. Onlara yardımcı olunacak yerde, yaşamlarını sona erdirecek, hayattan koparacak davranış sergileniyor. Şiddete maruz kalıyorlar.
Vay yavrum vay, vay çocuğum vay...
Hak, hukuk, özgürlük onların hakkı değil mi?
Çok teşekkür ederim Hüseyin Hocam. Ülkenin ekonomik durumu ortada. Bu durumdan yayınevleri de nasibini almış. Onlar da zor durumdalar. Kitap ne kadar kaliteli olursa olsun satamayacakları kitapları yayınlamak istemiyorlar. Dosyanızı gönderiyorsunuz pek çok yayınevine dönüşleri 3-6- hatta 10 ayda dönüş yapan yayınevleri var. Haziran sonunda sözleşme yaptığım yayınevinden, Eylül'ün 7 sinde kitap elime geçti. Uzun bir süreç ancak kitabınızı elinize aldığınızdaki duyduğunuz sevinç mutluluk her şeye değiyor. Hocam bence siz de en azından bir kitabınızı yayımlatmanızı öneririm.
YanıtlaSilSizin de ifade ettiğiniz gibi ülkemizde en çok bol olan çözülmeyen sorunlar. Bizlerde elimizden bir şey gelmeden içimiz yana yana izliyoruz. Çünkü dediğiniz gibi biz nasıl döneme denk gelmişiz? sorusunu ben de sık sık soruyorum.
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
Merhabalar.
YanıtlaSilYayınevleri ile olan mücadeleniz sonucunda kitabınızın yayınlandığına sevindim. Hayırlı ve okuru çok olsun inşAllah!
Yayınevleri ile ilgi ne gibi sorunlar çıkıyor bilmiyorum ama merak da etmiyor değilim.
Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla birlikte sağlıklı ve huzurlu günleriniz olsun.
Merhaba Recep Bey, teşekkür ederim. Ekonomik sıkıntılar yayınevlerini de etkilemiş. Kitap baskısında fahiş fiyatlar istiyorlar. Dolayısıyla eserin kalitesinden çok kitabı satabilme endişesi taşıyor. Sıkıntı burada başlıyor. Ülkemizde okurdan çok yazar olduğu için, yayınevinin size dönmesi 3-6-hatta10 ay sürebiliyor...
YanıtlaSilUmarım sizlerin de eserlerinizi okuma fırsatı buluruz Recep Bey. Sağlık ve esenlik dileklerimle..