bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mayıs 2020 Salı

SERZENİŞ



Bayram hüzün verir, acı verir nedense?
Beklediğin özlediğin kalkıp sana gelmezse,
Bir de sevdiğin, sevildiğini bilmezse
Ne tadı, ne tuzu, ne de adı vardır bayramın.

Sabah kalkınca, özlediğin sarmazsa,
Acılar çöreklenip yüreğini dağlarsa,
Bu özlem bu hasret beni benden alırsa,
Ne tadı, ne tuzu, ne de adı vardır bayramın.


Küçükler saygıyla elini öpmezse,
Yolda gördüğün bir selam bile vermezse,
Küsler barışını ilan etmezse,
Ne tadı, ne tuzu, ne de adı vardır bayramın.

Büyüklerin hatırını sormazsan,
Görmesin diye köşe bucak kaçarsan,
Mesafeni koronaya bağlarsan
Ne tadı ne tuzu ne de adı olur bayramın.

Ne kurban ne şeker bayramı fark etmez,
Bu kültür bizi sonsuza dek terk etmez,
Sarıl kültürüne, sevgin eksiltmez,
Tadı da, tuzu da, adı da olur bayramın.

Covid 19 virüsünün dünya üzerinde yaşayan insanlar üzerindeki olumsuz öldürücü etkisi sebebiyle evlerimize kapandığımız şu günlerde kutladığımız ramazan bayramının sağlık, huzur, mutlu ve umutlu bir yaşama vesile olmasını diliyorum. Ramazan Bayramınız kutlu olsun.

Muhabbetle,
Hanife Mert

24 Haziran 2017 Cumartesi

Bayramımız Kutlu Olsun


Yine bir bayram arifesindeyiz.Bayramı bayram tadında, bayram sevincinde yaşamak; küsleri barıştıran, insanları kaynaştıran, çocukları sevindiren, Ülkeme, Milletime barış, sevgi, güven, adalet, huzur ve mutluluğun hakim kıldığı bir bayramda bayramı yaşamak en büyük dileğim..

Klışeleşmiş bir söz vardır, hani hepimizin geçmişe olan özlemini ifade etmek için kullanırız. ”Nerde o eski bayramlar.” Her birimizin hayalinde farklı anıları çağrıştıran bir söz..Oysa hiç birimiz eski bayramları bayram yapan o dönemlerde yaşayan insanımızın kültürel, milli ve manevi değerlere olan bağlığını sorgulamayız.. Elbette eski bayramlar çok güzeldi. Çünkü eski bayramları güzelleştiren
güzel zihniyette olan güzel insanlardı. İnsanların düşünce ve hayat felsefeleri değiştikçe bayramların da ifade ettiği anlam değişime uğradı. Eski örf ve adetlerin yerine modern dünyanın makineleşmiş düşünceleri , kuralları hakim olunca da eski bayramların saflığını, güzelliğini, sevincini, yardımseverliliğini insanı huzura mutluluğa boğan günlerini özler olduk..
Nerde, o günler öncesinden özene bezene seçilen tebrik kartları ve yine aynı hassasiyetle gönlünden yüreğinden gelen ifadelerle yazılıp gönderilen ve beklenen tebrikler? ..Nerde o arife günü alınan
bayramlıklarla birlikte yattığımız, günler öncesinden içimizin kıpır kıpır olduğu, çocukça saf, tertemiz bir heyecan ve coşkuyla beklediğimiz bayram sabahı? .. Arife günü herkesi bir telaş alır, ev temizlenir, banyo yapılır, çamaşır yıkanır. Bir taraftan bayramda ikram için baklava ve su böreği yapılır.Elde yapılan baklava ve su böreğinin tadına doyum olmaz..O telaşın arasına bayram alış verişi de sıkıştırılır. Sonra ilginç bulduğum yöresel bir adet diyeyim. Yoğurt, yumurta, un karışımından oluşan, elde açılan yağda kızartılan adına bişi dediğimiz hamur kızartması yapılır.. İlginç bulduğum nokta herkes yapar ve herkes yaptığı bişiden birbirine göndermesi.. Sanırım insanlar arası paylaşımın güzel bir örneği olsa gerek..

Bayram sabahı erken kalkıp bayramlıkları giydiğimizde, o sevinci anlatmaya sanırım kelime yetmezdi. Anne ve babamızın elini öpüp aldığımız harçlığın sevinciyle, kendimizi dışarı atar, mahalledeki diğer çocuklarla bir araya gelip bir taraftan kıyafetlerimizi karşılaştırır, kimlere gideceğimizi planladıktan sonra komşuları gezmeye başlardık. Bu gezme bir çoğumuzun çocukluk anılarını süsleyen şeker toplama . .Bazı komşular şekerle birlikte mendilin arasında bayram harçlığı da verirlerdi.. Topladığımız paralarla lunaparka gider bayram sevincini son demine kadar yaşardık...
Hanımlar sabahın erken saatinde kalkıp eşini bayram namazına gönderir, kendisi de evin önünü
balkonu bir kez daha yıkar ve o günün yemeğini, erkekler camiden çıkmadan hazırlardı. Çünkü, bayram namazı sonuna kadar çeşmelerden akan suyun zemzem suyu olduğuna inanırlardı.. İnanç hurafe yada batıl olabilir..Sonrasında büyüklerin elleri öpülür, bayramlaşma merasimleri bayram sonuna kadar devam ederdi. Ben aynı geleneği kendi evimde de uygulamaya çalışıyorum..Ne güzel günlerdi o günler..
Günümüzde ise metropolleşmenin sonucu ortaya çıkan şehirlerimizde, insanlar kendini hayatın keşmekeş çarkına öylesine kaptırmış ki. Kimine göre sadece bir tatil, kimine göre ise anne baba akraba ziyareti için bir vesileden öteye gitmiyor..Hissedemiyor bayramı bayram sevincini,kendini bu güzelliği yaşamaktan mahrum ediyor..Dolayısıyla bayramlar da, ramazanlar da eski heyecanını kaybetmiş durumda..

Velhasıl bayram büyük bir heyecan dalgası, mutluluk patlamasıdır. Kanaatin zirvesi, bereketin ta kendisidir.
İşin doğrusu, kendimiz ve çocuklarımızın bu mutluluk ve bereketten yoksun kalmamasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak, bayram sevincini yaşama ve yaşatma bizim elimizde..
Tadı bayramlarda değil kendimizde aramak lazım. Çocukluğun verdiği sayfiyette. Onun getirdiği küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarabilme yeteneğinde...

SİZCE DE ÖYLE DEĞİL Mİ?

Bayramınız bayram tadında geçsin...
Hanife Mert

17 Mart 2016 Perşembe

ÇANAKKALE ZAFERİ



  
… “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
     Düşün altında binlerce kefensiz yatanı...” 

   Bastığımız  bu topraklar ki, birçok destana, zorlu mücadelelere şahitlik etmiştir. Bu topraklar ki her metre karesi aziz şehitlerimizin kanıyla sulanmış, yüz binlerce  vatansevere mezar olmuştur. Bu topraklar ki yedi düvele meydan okumuş halkımızın mertliği, yiğitliği, hak ve  adaleti, sabrı, insani duyguları ile harmanlanmış kutsal topraklardır. Bu topraklar ki insan olmanın, zor şartlarda topyekün mücadelenin, insanlık derslerinin örneklerinin verildiği topraklardır. Aşağıdaki örnek sadece bir tanesidir;
  
  Çanakkale Savaşlarında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor: "Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam. Savaş sahasında dövüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaiyat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık: 
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
-"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün".
Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler..."

Fransız Generali BRIDGES
Çanakkale Savaşları komutanı. 

    Çanakkale zaferi; çelikleşmiş bir millet iradesinin, vatan, millet, bayrak aşkının, geleceğe olan güvenin, hürriyet sevdasının, Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde eriyle, komutanıyla, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, kızıyla top yekün olarak yazdığı şanlı bir yeniden dirilişin destanıdır. Türk milletinin bir diriliş mücadelesidir!  
   
  Bu destan artık ömrünü tamamlamış bir çınardan yeni ve güçlü bir filizin doğmasıyla sonuçlanmıştır. 
   Yüz binlerin kanıyla vatan yapılan bu topraklarda,Türk ve dünya tarihinde benzersiz bir deniz ve kara savaşlarının yapıldığı yerdir Çanakkale. Hepsinden önemlisi, bir milletin kutsal saydığı değerler ve vatan toprağını savunmada gösterdiği eşsiz bir kahramanlık mücadelesidir.
    
Her karesi buram buram kahramanlık, mertlik, insanlık, vefa kokan Çanakkale Zaferinin milletimiz için ne anlam ifade ettiği,vatan, bayrak, devlet sevgisinin ve bağımsızlığın önemi iyi idrak edilmeli. Çanakkale ruhu yeniden canlandırılmalı gençlerimize ve bu ruhtan bihaber insanlarımıza iyi anlatılmalı... 
 .
    Destanlar yazarak zafer kazanan Cennet vatanımız ve kutsal değerlerimiz uğruna canlarını feda eden, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun.

Muhabbetle,
Hanife Mert

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...