Bazı özel uğraşlar ve mevsimsel hastalıkların yanında Şubat başlarında piyasaya çıkan ve duyurusunu sayfamda da paylaştığım "Düş Batımı" isimli kitabımın heyecanı da etkenlerdendi...
İnsan hayatı tek düze değil. Kimi zaman sevinç, kimi zaman hüzün, kimi zaman tatlı heyecanlar yaşadığı gibi, vicdanını sızlatacak, canını acıtacak, hatta kanını donduracak kadar üzüntü, öfke yaşaması da muhtemel... Zira son dönemlerde toplum olarak yaşadıklarımız herkesçe malum. Yaşanan vahşetler, şiddetler, zulümler, ölümler çok fazla konuşuldu, yazıldı, çizildi, kızıldı. Sonuç...? Sonuç yine hüsran...! Yazıldı çizildi konuşuldu konuşulmasına da, her zamanki gibi ateş düştüğü yerde kaldı ve sadece orayı yaktı. Vahşeti, şiddeti, zulmü işleyenlere hak ettikleri ceza verilmedi. İşte, cezaların caydırıcı özelliğinin olmayışı, hakimlerimizin suç işleyenlere karşı insiyatifli kararları, medyanın olayları tüm çıplaklığı ile sansürsüz sunması gibi bir çok nedenler hasta ruhlu insanların çirkin vahşi canice düşüncelerini harekete geçirterek ellerine geçen ilk fırsatta uygulamaya geçmesine neden oluyordu kanımca...!
Pazar günü 8 Mart dünya kadınlar günü idi... Bu ifade ne kadar samimiyetsiz geliyor kulağa, sizce de öyle değil mi? Neredeyse her gün her yerde şiddete maruz kalan taciz edilen, tecavüze uğrayan, öldürülen yetmedi kesilen yakılan, bıçaklanan, horlanan, aşağılanan, dışlanan hayatının baharında hayatına son verilen kadınların durumları ortada iken, ne kutlaması diyesi geliyor insanın.
"Kadın" içi öyle dolu bir kelime ki... Özünde koskoca bir dünyayı barındırıyor... Kadın! insan olmanın en temel unsuru, varlığın olmazsa olmazı. En güzel şekilde yaratılmıştır.En büyük dertlerin dertlisi, çilelerin çilelisi, en büyük mutlulukların ardında ki sırdır. O anadır, bacıdır, eştir, yardir, yarendir. Lakin var oluşundan bu yana, hak ettiği yere hiç bir zaman konamayan, hep zarar gören ama kimseye zarar veremeyen kişidir. Çilekeştir. Zillete düşendir. Bir kenara itilen, canı çıkana kadar dövülendir. Her kabağın başına patladığı yazgısı kara talihsizlerin talihsizidir.
Ülkemizdeki kadınlar öldürülüyor. Kimi sokak ortasında, kimi çocuklarının gözleri önünde kurşunlar boşaltıyor bedenine, kimi bıçaklanıyor, kimi de ıssız bir köşede işkence edilerek, yakılarak öldürülüyor…
Kimi töreyi gerekçe gösteriyor, kimi kıskançlığı, parasızlığı, kimi stresi, kimi de namusu. Kimi ayrılmak istemiyor, kimi boşanmak.. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor...
Oysa kadın narin yaratılışlıdır.. O bir çiçektir. Hoyratça kullanmaya gelmez.”Kadın erkeğin gelincik çiçeğidir” diyor Sevgili Peygamberimiz (sav). Gelincik Çiçeği, dalından koparıldığında bir kaç dakika içinde parlaklığını, canlılığını, güzelliğini yitirir.. En küçük hoyrat muamele ve sarsıntıda yara alıp zedelenir.. Peygamberimiz (sav) kadını işte bu çiçeğe benzetmekte.. Yine bir hadisinde " erkeğin en hayırlısı kadınına en iyi davranandır" buyurarak erkekleri kadınlara karşı iyi davranmaya davet etmektedir...
Kadına şiddetin son bulduğu, onun hakkettiği saygın yere ulaştığı günleri görmek dileğimle...
Muhabbetle,
Hanife Mert