- Haksız yere adam öldürmek
- Zina etmek
- İffetli bir bayana kötülük isnat etmek
- Savaşta, hücum anında cepheden kaçmak
- Sihirbazlık yapmak
- Yetim malını yemek
- Müslüman ana-babaya asi olmak
- Faiz yemek
- Hırsızlık yapmak
- Alkolik olmak, aklı işe yaramaz hale getirmek
- Emredileni yapmamak, yasakları yapmakla aileye karşı istikameti terk
etmek
- Küçük sayılmasına rağmen ısrarla, devamla yapılan her türlü küçük günah
- Şirk
Bize
göre “büyük günah”; Rabbimizin Kur`an`da, önüne “büyük” sıfatı eklediği
suçlardır.
“Sana Kutsal
Ay`dan; bu ayda savaşmaktan soruyorlar.
De ki: “Onda
(o ayda) savaşmak büyüktür (büyük günahtır), …”
Haram aylar;
Hacc yapılan, Arap geleneğine göre de savaşın yasak olduğu aylardır.
Bu ayeti,
“işaret”, “delâlet” ve “iktiza” anlamlarını dikkate alarak günümüze uyarlarsak
“büyük günah”; uluslar arası eğitimin, öğretimin, bilim alış verişinin ve
ticaretin yollarını güvensiz hâle getirmek ve engellemektir.
“Ve
yetimlerinize mallarını verin. Temizi pise değişmeyin.
Onların
mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin.
Bunu yapmak
kesinlikle büyük bir suçtur.”
Bu ayetin
günümüz şartlarındaki direktiflerinden birisi de;
“Kamu
mallarının talan edilmemesi ve kamu geliri olan verginin kaçırılmaması”dır.
Ve yoksulluk
kaygısıyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları ve sizi biz rızıklandırırız
(besleriz). Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
Bu ayet bugüne kadar, Arapların kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeleri ve erkek
çocuklarını putlara kurban etmeleri şeklinde açıklanmıştır.
Ey inananlar!
Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
Yapmayacağınız
şeyleri söylemeniz Allah katında gazap bakımından büyüdü (büyük bir suç; günah
olarak belirlendi).
Bu ayetteki
direktifler, her ne kadar ayetlerin iniş sebebi olarak gösterilen Uhud
savaşındaki cepheden kaçanları muhatap alır gözükse de, tüm yalan taahhütte
bulunanları; yapmayacağı halde “yapacağım” diyerek kendilerine inanan, güvenen
insanları kandıranları, hayal kırıklığına uğratanları muhatap almaktadır. Bu
tipler, hatırlanacağı üzere Nass suresinde “Neffasati fil ukadi (sözleşmelerine
tükürenler)” olarak nitelenmişti.
- Fevahiş:
Fuhuş,
“fahşa” ve “fahişe” kelimeleri, Ragıb el-İsfehanî tarafından “el-Müfredat”ta;
“son derece çirkin söz ve fiiller” olarak tanımlanmıştır (Fahşa mad.).
“Gerçeğe ve
normal ölçülere uymayan her şey” demek olan “fahişe” sözcüğü, İbnu`l Cinni`ye
göre cehaletin bir çeşidi olup, “ilim” sözcüğünün zıttıdır (İbn Menzur, Lisan
ul Arab).
Âl-i Imran
suresinin 135. ayetinde “fena iş” olarak nitelenen “fahişe” sözcüğü
Kur`an`da on
üç yerde, çoğulu “fevahiş” sözcüğü ise dört yerde geçmektedir.
“Fahşa”
sözcüğü Kur`an`da birden çok aşırılık için kullanılmıştır:
Nisa
suresinin 19. ayetinde; zinadan kinaye olarak kullanılmıştır. Ama İmam Fahrûddin
er-Râzi`ye göre bu ayette geçen “fahişe” kelimesi, kadının kocasına ve onun
yakınlarına eziyette bulunması anlamına gelir (Mefâtihu`l-Gayb).
Nisa
suresinin 22. ve Bakara suresinin 169. ayetlerinde; şeytanın emrettiği kötü
davranış ve hayâsızlık anlamında kullanılmıştır.
Babalarınızın
evlendiği kadınlarla evlenmeyin; ancak (cahiliye devrinde) geçen geçmiştir.
Şüphesiz o bir hayâsızlıktır (fahişedir), iğrenç bir iştir yol olarak da ne
kadar kötüdür?
… O halde
fuhuşta bulunmayan, gizli dost edinmeyen namuslu kadınlar olmak üzere
yakınlarının izniyle nikâhlayın ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin.
Evlendiklerinde fahişe işlerlerse (zina ederlerse) onlara hür kadınlara verilen
cezanın yarısı verilir. …
A`râf
suresinin 80, 81. ve Ankebut suresinin 28. ayetlerinde; Lût Kavmi`nin yaptığı
çirkin fiil (homoseksüellik) anlamında kullanılmıştır.
A`râf; 80,
81:
… Sizden hiç
kimsenin yapmadığı hayâsızlığı (fahişeyi) mı yapıyorsunuz? …Çünkü
siz, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan
bir kavimsiniz/ halksınız. …
İsra
suresinin 32. ayetinde; zina fiili fahişe olarak nitelenmiştir.
İsra; 32:
Zinaya
yaklaşmayın; çünkü o fahişedir ve ne kötü bir yoldur.
Nur Suresinin
19. ayetinde; insanlar arasında yayılan kötülük ve fuhşiyat anlamında
kullanılmıştır.
Şüphesiz
müminler arasında fuhşiyatın yayılmasını sevenler için dünyada rezillik ve
ahirette çok acıklı bir azap vardır. …
Enâm;
151:
De ki onlara:
"Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı
okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın.
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da
rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın.
Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın.
Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."
A`râf; 33:
De ki:
"Rabbim, ancak şunları haram kıldı: İğrençlikleri-görünenini, gizli
olanı-günahı, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyi
Allah'a ortak koşmayı, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeylersöylemeyi."
Onlar,
günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri
zamansa, affedenler onlar olur.
Öyle
kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar.
Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi
en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin
karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi
temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur.
Kur`an`da
sadece burada ve bir tek kez geçen “ lemem” sözcüğünün aslı olan “lemme”
fiili;
“toplamak,
biriktirmek, bir şeyi ısrarlı ve devamlı olmamak şartıyla yapmak ve düzeltmek”
manasına
gelir.
Meselâ
dağınık saçları düzeltmek “lemme” fiiliyle ifade edilir. Aynı kökten
gelen “ eleme” sözcüğü de;
“az
miktarda, hafif tesir ve bir şeyin yanında az bir zaman durma” demektir.
Dolayısıyla
“lemem” sözcüğü, bir kişinin bir işi yapmamakla birlikte yapacak noktaya kadar
gelmesini, ve yaparsa da az bir şey yapmasını ifade eder.
Konumuz
itibariyle ise, Allah`ın yasakladığını yapmaya yaklaşmak, günah işlere yakın
olmak ama yapmamak veya yapıp hemen geri dönmek manasındadır.
“güzel
davranıp, güzel düşünenler” olarak nitelemiş ve onlardan övgüyle bahsetmiştir.
“Öyle kişilerdir ki onlar, günahın
büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler
hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur:
Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler
halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin;
kimin sakındığını en iyi bilen O'dur.”
De ki: “Ey
kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü aşan kullarım. Allah`ın rahmetinden umut
kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır,
esirgeyendir.”
Sizlerden
fuhuş yapanların (eşcinsel ilişkide bulunan erkeklerin), her ikisine eziyet
edin. Eğer tövbe ederler de ıslah olurlarsa artık onlardan vazgeçin. Şüphesiz
Allah, tövbeleri kabul edendir, esirgeyendir.Allah`ın (kabulünü) üzerine aldığı
tövbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tövbe
edenlerinkidir. İşte Allah, böylelerinin tövbelerini kabul eder. Allah,
bilendir, hüküm (hikmet) sahibidir.
Tövbe; ne,
kötülükleri yapıp-edip de, onlardan birine ölüm çatınca: `Ben şimdi gerçekten
tövbe ettim` diyenler, ne de kâfir olarak ölenler için değil. Böyleleri için
acı bir azap hazırlamışızdır.
Size
yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi
`onurlu-üstün` bir makama sokarız.
Gerçekten,
Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun aşağısında olanları ise,
dilediğini bağışlar. Kim Allah`a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günah uydurmuş
olur.
Hiç şüphesiz,
Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz. Bunun aşağısında kalanları ise,
(onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah`a şirk koşarsa elbette o uzak bir
sapıklıkla sapmıştır.
Rabbinizden
olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın;
o, muttakiler için hazırlanmıştır. Onlar, bollukta da, darlıkta da infak
edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)
geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.
Ve `çirkin
bir hayâsızlık` işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah`ı
hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah`tan başka
günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar, yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile
ısrar etmeyenlerdir.Bunların karşılığı, Rabblerinden bağışlanma ve içinde ebedî
kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlerin
karşılığı (ödülü) ne güzeldir.
Ve fasıklara
(yoldan çıkanlara) gelince, onların varacağı yer, ateş olacaktır. Her çıkmak
istediklerinde oraya yeniden çevrilecekler ve onlara, “yalanlayıp durduğunuz
Ateş`in azabını tadın” denilecektir.
Hiç
kuşkusuz, onlara büyük cezanın astından en yakın cezadan tattıracağız;
belki dönerler?
İnsanların
elleriyle kazandıkları yüzünden, yaptıklarının bir kısmını onlara tattırmak
için karada ve denizde fesat (kargaşa) çıktı. Belki dönerler.
Evet,
zalimlik edenlere, bundan aşağı bir azap var; ama, onların çoğu bilmez.
Herbirini
kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga
gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere
batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi.
Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.
&n bsp;
Zühruf ; 48:
Onlara
gösterir olduğumuz her ayet-alâmet, kızkardeşi ayet-alâmetten mutlaka daha
büyüktür. Belki dönerler diye onları azapla da yakalamışızdır.
Kaynak: İşte
Kur’an (Hakkı Yılmaz)
En doğrusunu
bilen Allah’tır.
Büyük günahları baştan sona dikkatle inceledim tecavüz yok, sübyancılık yok çok şaşırdım...bu kadar önemli bir şey nasıl olmaz? Sana da tuhaf geliyor mu? Yoksa sadece bana mı tuhaf geliyor?...
YanıtlaSilBir de zina edene (zinayı savunuyor değilim, ya da zina iyi bir şeydir demiyorum)eziyet edin diye ayet var! Yani bu nasıl şey zina edene eziyet nasıl edelim? İşkence mi yapalım? Kolunu, uzvunu mu keselim? Allah Allah yaaa...Allah işkence yapmamızı tavsiye ediyor...sonuçta evli birisi karısını veya kocasını aldatmış, argo tabirle boynuzlamış boşanırsın gider, boşanmaz affedersin bir şans daha verirsin ya da...sonuçta iki kişiyi karı-kocayı ilgilendiren bir olay...komşum karısını/kocasını aldatsa beni ilgilendirmez..gidip adama/kadına niye eziyet edeyim?
Tüm bunlar bana çok tuhaf geliyor...
Neyse...
Dinde zaten tuhaflık çok bence..
bugün havada bir şey mi var, ben mi çok karamsar günümdeyim sen de öyle misin? Korkunç canım sıkılıyor, içimde bir sıkıntı var..:(halbuki hava güneşli..aydınlık..belki de siyasi konular bilinçaltımda rahatsız ediyor sürekli...
Canım sevgilerimle, kocaman öpüyoruz seni...
ya sonradan baktım da...rivayetlere göre demişsin yazının en başında...rivayet yani söylentiler, duyumlar..bu bana hep tuhaf geliyor yani bir din yani kurallar bütünü rivayetlere göre şekilleniyor:( rivayet..kim söylemiş belli bile değil..o yüzden mi erkeklerin en öfkelendikleri aldatılma boynuzlanma sorununa zinaya değinirken, tecavüze, sübyancılığa hiç değinilmemiş? ...
YanıtlaSilgördüğün gibi sorgulamadan edemiyorum yine..aslında bunu daha yazının ilk başını okurken yorumda ilk bunu yazacaktım ama sonra unutmuşum:))))
sevgiler tekrar...
Müjdeciğim öncelikle şunu belirteyim, bu yazıyı ben hazırlamadım. Hatta alıntı olarak hazırlayan yazarın ismini belirttim."İşte Kuran isimli kitabından, Hakkı Yılmaz" paylaşmış. Ben sadece araştırmasını yaptım.Genelde aynı şeyler üzerinde duruluyordu.Gelelim sorularına; :)
YanıtlaSilBen sana soruyorum o bahsettiğin şeyler sence Kuranda yok mudur? Kullarına bu kadar çok değer veren seven bir Rab sence bahsettiğin çirkinlikleri Kuranında yer vermez mi? Kaldı ki, afedersin tuvalete bile hangi ayakla girileceğine, evden hangi ayakla çıkılacağına,evde bile birinin odasına girerken kapıyı çalmadan girilmemesi gerektiğine kadar yer veren düşünen bir Rab nasıl olurda senin söylediğin iğrençlikten yüz kızartıcı suçtan bahsetmez..
BU yazıyı hazırlayan Hoca, açıklarken bölümlere ayırmış fevahiş; yani çirkin iş, yüz kızartıcı söz yada davranış olarak belirtmiş. Senin belirttiğin durumda tamda buna giriyor. Sübyancılık yada diğer bahsettiğin konu..
Zina konusuna gelince; Rabbim zina yapmayın demiyor, bırak yapmayı" ZİNAYA YAKLAŞMAYIN" diyor. yani zina yapmaya fırsat verecek şeylerden uzak durun diyor. Kaldı ki; insan şerefli onurlu bir varlıktır. Zina da insanın onurunu,şerefini zedeler. Dediğin çok güzel insanlar ayrılsın bitsin. Keşke öyle olsa. Karşılıklı ben istemiyorum seni deyip ayrılsalar ama seninde bildiğin gibi, çekiyor silahı vuruyor, ne oluyor namusumu temizledim oluyor. Hem kadın hem de erkek açısından aynı durum söz konusu. Artı uğradıkları maddi ve manevi zararlarda cabası..
Diğer soru; Rivayetin sana tuaf geldiğini söylemişsin.
Kuran ayetleri, yaşanan bir olay üzere indirilmiş. Bir olay yaşanmış onun üzerine bir çok ayetler inmiş. Dolayısyle olaylar nakil yoluyla bize kadar ulaşmış. O yüzden rivayet ve içtihatlar. Yani hükümleri değerlendirirken büyük islam alimleri çok hassas davranarak bize kadar aktarmışlar.
Bu içtihatlar, rivayetler, örf adet bizim hukukumuzda da kaynak olarak baş vurulur. Sanırım cevabım açıklayıcı olmuştur.
Canının sıkıldığını yazmışsın, lütfen biraz kendine zaman ayır. Daha pozitif şeylerle zihnini meşkul et derim. Bu durumun çözümü olarak Rabbimiz Kuranda şöyle diyor; "Kalpler ancak Allah'ı anarak huzur bulur" diyor..Naçizane...
Sonuçta bizler aciz kullarız hatalarımı mutlaka vardır. En doğrusunu Allah biliyor.O her türlü noksanlıktan münezzehtir(uzaktır)
Canım ben de öpüyorum ikinizi de...
Bu gün temizlik günümdü, o yüzden cevabım geçikti kusura bakma canım.
sevgilerimle..
Merhaba canım, önce ben yanlış ifade etmişim aceleden...yazının alıntı olduğunu biliyorum..başında öyle yazmışsın derken sanki sen yazmışsın gibi olmuş aslında öyle demek istememiştim..yazının başında denmiş ya demeliydim...seni de yanlış yönlendirdim..
YanıtlaSilbu hatamı düzelttikten sonra gelelim konuya evet rivayetler bana tuhaf geliyor şöyle ki, yani insanların aktara aktara yüzyıllar içinde çok değişikliğe uğrayacağını düşünüyorum mesela ben nasıl az önce yorumumu düzelttim hatalı olmuş yani bir de kulaktan kulağa insanların bir şeyleri 1400 önceden aktarıldığını düşünemiyorum bir cd ye yazılı olan şey, bir kitap sayfasına yazılı olan şeye güvenirsin ama dilden dile...yani ben şahsen güvenemiyorum...
Kuran'da tecavüz ve sübyancılıktan tıpkı zina gibi ismi zikredilerek bahsediliyor muydu valla şu an hatırlamıyorum (Kuran'ı vaktiyle tamamını okumuştum ama unuttum tabii)..bahsediliyorsa iyi en azından rivayetlere göre hareket etmekten doğrudur..
neyse....sonuçta içgüdülerimiz, her toplumda genel geçerli ahlak kurallarını biliyoruz bunlara karşı olmak büyük günahlar ve ne yazık ki, bir sürü dine rağmen dünya biliyorsun berbat bir yer büyük günahlar sürekli işleniyor:(kimse dinleri takmıyor ya da dinler işe yaramıyor..
Sağol canım iç sıkıntım sonradan geçti dışarı çıktım, hava aldım iyi geldi:)ama tv yi açıp malum kişileri görünce cinlerim tepeme çıkıyor hemen kanal değiştiriyorum ki tekrar içim kararmasın:)))
neyse canım cevapların için sağol, insanlar dinler olmasa bile bal gibi biliyorlar yaptıklarının büyük günahlar olduğunu ama yapıyorlar ne berbat bir gezgen yani! Diyorum ya keşke olmaz olsaydı..aman neyse uzatıp başını ağrıtmayayım..
sevgilerimle kocaman öptük:))
not: yine unuttum:)))
YanıtlaSilaşkolsun ne kusuru?:))ne zaman müsait olursan tabii ki o zaman yazacaksın ben kaçmıyorum:)))buradayım:))temizlik oh mis gibi olmuştur şimdi evin, güle güle kirlet....
Canım benim anlayışına çok teşekkür ediyorum...Keşke herkes iyi güzel faydalı şeyler yapsa. Dünya güllük gülüstanlık olsa ama maalesef dediğin gibi insanlar kendince nedenlerden ötürü büyük demiyor küçük demiyor günahın içinde boğuluyor. Dünyayı yaşanmaz hale getiriyorlar...
YanıtlaSilİçini rahatladığına sevindim...
hava güzeldi evde de kimse yoktu, attım halıları balkona güneşlendi altlarını temizledim iyi oldu. Evde oldkları zaman onu yapma bunu yapma rahat temizleyemiyorum..:))
Tekrar teşekkür ediyorum, sevgilerimle kocaman öpüyorum ikinizi de..