10 Şubat 2013 Pazar

BÜYÜK GÜNAHLAR


            Büyük günahların neler olduğu, bazı rivayetlere dayanılarak yapılan içtihatlar doğrultusunda aşağıdaki gibi belirlenmiştir:

             - Haksız yere adam öldürmek

             - Zina etmek

             - İffetli bir bayana kötülük isnat etmek

             - Savaşta, hücum anında cepheden kaçmak

             - Sihirbazlık yapmak

             - Yetim malını yemek

             - Müslüman ana-babaya asi olmak

             - Faiz yemek

             - Hırsızlık yapmak

             - Alkolik olmak, aklı işe yaramaz hale getirmek

             - Emredileni yapmamak, yasakları yapmakla aileye karşı istikameti terk etmek

             - Küçük sayılmasına rağmen ısrarla, devamla yapılan her türlü küçük günah

             - Şirk

          Yukarıdaki sıralamanın sonunda yer alan “şirk”, bir günah değil, kâfirliğin ta kendisidir.

 Günah, imanlı insanların yaptıkları hatalardır.

 Bu nedenle “şirk”in günahlar arasında sayılması yanlıştır.

  Bize göre “büyük günah”; Rabbimizin Kur`an`da, önüne “büyük” sıfatı eklediği suçlardır.

 Bu suçlar, tespitlerimize göre şunlardır:

   -Haram Ay`da savaşmak.
 Bakara; 217:  

“Sana Kutsal Ay`dan; bu ayda savaşmaktan soruyorlar.

De ki: “Onda (o ayda) savaşmak büyüktür (büyük günahtır), …”
       

Haram aylar; Hacc yapılan, Arap geleneğine göre de savaşın yasak olduğu aylardır.

Bu ayeti, “işaret”, “delâlet” ve “iktiza” anlamlarını dikkate alarak günümüze uyarlarsak “büyük günah”; uluslar arası eğitimin, öğretimin, bilim alış verişinin ve ticaretin yollarını güvensiz hâle getirmek ve engellemektir.

   -Yetim malı yemek.
 Nisa; 2:                          

“Ve yetimlerinize mallarını verin. Temizi pise değişmeyin.

Onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin.

Bunu yapmak kesinlikle büyük bir suçtur.”
Bu ayetin günümüz şartlarındaki direktiflerinden birisi de;

“Kamu mallarının talan edilmemesi ve kamu geliri olan verginin kaçırılmaması”dır.

 Çünkü bugün yetimin velisi ve hamisi kamudur.

  -Rızık endişesiyle çocukların öldürülmesi.
 İsra; 31:                        

Ve yoksulluk kaygısıyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları ve sizi biz rızıklandırırız (besleriz). Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
Bu ayet bugüne kadar, Arapların kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeleri ve erkek çocuklarını putlara kurban etmeleri şeklinde açıklanmıştır.

 Halbuki ne kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi, ne de erkek çocuklarının putlara kurban edilmesi, ayetin vurguladığı yoksulluk kaygısı ile yapılmış eylemler değildir.

 Bu ayetin “yoksulluk kaygısı” vurgusu göz önüne alındığında, günümüz için işaret ettiği “büyük günah” bize göre; yoksulluk bahanesiyle geç dönemde yaptırılan kürtajlar ve yine yoksulluk bahanesiyle erkek veya kız çocukların, öğretimden ve eğitimden mahrum bırakılması suretiyle geleceklerinin karartılmasıdır.

  -Kişinin yapmayacağı şeyi “yapacağım” demesi.
 Saff; 2 - 3:                   

Ey inananlar! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında gazap bakımından büyüdü (büyük bir suç; günah olarak belirlendi).
Bu ayetteki direktifler, her ne kadar ayetlerin iniş sebebi olarak gösterilen Uhud savaşındaki cepheden kaçanları muhatap alır gözükse de, tüm yalan taahhütte bulunanları; yapmayacağı halde “yapacağım” diyerek kendilerine inanan, güvenen insanları kandıranları, hayal kırıklığına uğratanları muhatap almaktadır. Bu tipler, hatırlanacağı üzere Nass suresinde “Neffasati fil ukadi (sözleşmelerine tükürenler)” olarak nitelenmişti.

 -Fevahiş:
         “ Fevahiş”, “çirkin iş, yüz kızartıcı söz veya davranış, olması gereken sınırı aşmak, söz ve cevapta taşkınlık etmek” anlamına gelen “fahşa” sözcüğünün çoğuludur.

Fuhuş, “fahşa” ve “fahişe” kelimeleri, Ragıb el-İsfehanî tarafından “el-Müfredat”ta; “son derece çirkin söz ve fiiller” olarak tanımlanmıştır (Fahşa mad.).



“Gerçeğe ve normal ölçülere uymayan her şey” demek olan “fahişe” sözcüğü, İbnu`l Cinni`ye göre cehaletin bir çeşidi olup, “ilim” sözcüğünün zıttıdır (İbn Menzur, Lisan ul Arab).


Âl-i Imran suresinin 135. ayetinde “fena iş” olarak nitelenen “fahişe” sözcüğü

Kur`an`da on üç yerde, çoğulu “fevahiş” sözcüğü ise dört yerde geçmektedir.

          

 “Fahşa” sözcüğü Kur`an`da  birden çok aşırılık için kullanılmıştır:

            

Nisa suresinin 19. ayetinde; zinadan kinaye olarak kullanılmıştır. Ama İmam Fahrûddin er-Râzi`ye göre bu ayette geçen “fahişe” kelimesi, kadının kocasına ve onun yakınlarına eziyette bulunması anlamına gelir (Mefâtihu`l-Gayb).


Nisa suresinin 22. ve Bakara suresinin 169. ayetlerinde; şeytanın emrettiği kötü davranış ve hayâsızlık anlamında kullanılmıştır.
 Nisa; 22:                      

Babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; ancak (cahiliye devrinde) geçen geçmiştir. Şüphesiz o bir hayâsızlıktır (fahişedir), iğrenç bir iştir yol olarak da ne kadar kötüdür?
 Nisa suresinin 25. ayetinde; evlilikten sonra zina yapmak anlamında kullanılmıştır.
 Nisa; 25:                      

… O halde fuhuşta bulunmayan, gizli dost edinmeyen namuslu kadınlar olmak üzere yakınlarının izniyle nikâhlayın ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde fahişe işlerlerse (zina ederlerse) onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. …
        A`râf suresinin 80, 81. ve Ankebut suresinin 28. ayetlerinde; Lût Kavmi`nin yaptığı çirkin fiil (homoseksüellik) anlamında kullanılmıştır.
A`râf; 80, 81:  

… Sizden hiç kimsenin yapmadığı hayâsızlığı (fahişeyi) mı yapıyorsunuz? …Çünkü siz, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir kavimsiniz/ halksınız. …

  İsra suresinin 32. ayetinde; zina fiili fahişe olarak nitelenmiştir.
 İsra; 32:                        

Zinaya yaklaşmayın; çünkü o fahişedir ve ne kötü bir yoldur.
Nur Suresinin 19. ayetinde; insanlar arasında yayılan kötülük ve fuhşiyat anlamında kullanılmıştır.
 Nur; 19:                        

Şüphesiz müminler arasında fuhşiyatın yayılmasını sevenler için dünyada rezillik ve ahirette çok acıklı bir azap vardır. …
 Enâm; 151:

De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."
A`râf; 33:

De ki: "Rabbim, ancak şunları haram kıldı: İğrençlikleri-görünenini, gizli olanı-günahı, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmayı, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeylersöylemeyi."  
 Şûra; 37:

Onlar, günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri zamansa, affedenler onlar olur.
 Necm; 32

Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur.
 “Fahişe” sözcüğünün çoğulu olan “fevahiş” sözcüğünün ise, Kur`an`da had cezasını (ağır ceza) gerektiren hâller için kullanıldığını görüyoruz. Müminler bu suçlardan uzak durmalı ve kendileri arasında bu ahlaksızlığın yayılmasına fırsat vermemelidir. Zira  düşmanları bu konuda sinsice çalışmaktadırlar:

  Lemem:



 Kur`an`da sadece burada ve bir tek kez geçen  “ lemem” sözcüğünün aslı olan “lemme” fiili;

“toplamak, biriktirmek, bir şeyi ısrarlı ve devamlı olmamak şartıyla yapmak ve düzeltmek”

manasına gelir.


Meselâ dağınık saçları düzeltmek “lemme”  fiiliyle ifade edilir. Aynı kökten gelen “ eleme” sözcüğü de;

 “az miktarda, hafif tesir ve bir şeyin yanında az bir zaman durma” demektir.

            

Dolayısıyla “lemem” sözcüğü, bir kişinin bir işi yapmamakla birlikte yapacak noktaya kadar gelmesini, ve yaparsa da az bir şey yapmasını ifade eder.

       

Konumuz itibariyle ise, Allah`ın yasakladığını yapmaya yaklaşmak, günah işlere yakın olmak ama yapmamak veya yapıp hemen geri dönmek manasındadır.

 Bu sözcüğün kapsamına giren davranışlar; “kebair” ve “fevahiş” derecesinde olmayan ve özellikle de kişinin kendine yönelik işlediği kusurlardır.

 Hayatında bu tip kusurlardan başka kusur işlemeyenleri Rabbimiz;

 “güzel davranıp, güzel düşünenler” olarak nitelemiş ve onlardan övgüyle bahsetmiştir.

         Necm 32:

 “Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur.”
  ayette Rabbimizin bağışlamasının geniş olduğu vurgulanmaktadır. 
 Zümer; 53:                   

De ki: “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü aşan kullarım. Allah`ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.”
 Nisa; 16-18:                 

Sizlerden fuhuş yapanların (eşcinsel ilişkide bulunan erkeklerin), her ikisine eziyet edin. Eğer tövbe ederler de ıslah olurlarsa artık onlardan vazgeçin. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul edendir, esirgeyendir.Allah`ın (kabulünü) üzerine aldığı tövbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tövbe edenlerinkidir. İşte Allah, böylelerinin tövbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm (hikmet) sahibidir.

Tövbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de, onlardan birine ölüm çatınca: `Ben şimdi gerçekten tövbe ettim` diyenler, ne de kâfir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır.  
 Nisa; 31:                        

Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi `onurlu-üstün` bir makama sokarız.
 Nisa; 48:                        

Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun aşağısında olanları ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah`a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günah uydurmuş olur.
 Nisa; 116:                     

Hiç şüphesiz, Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz. Bunun aşağısında kalanları ise, (onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah`a şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır.
 Âl-i Imran;133-136:

Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır. Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.

Ve `çirkin bir hayâsızlık` işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah`ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah`tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar, yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.Bunların karşılığı, Rabblerinden bağışlanma ve içinde ebedî kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlerin karşılığı (ödülü) ne güzeldir.
 Yüce Allah kullarına bazen uyarı mahiyetinde belâlar, fitneler  verir:

 Secde; 20, 21:           

Ve fasıklara (yoldan çıkanlara) gelince, onların varacağı yer, ateş olacaktır. Her çıkmak istediklerinde oraya yeniden çevrilecekler ve onlara, “yalanlayıp durduğunuz Ateş`in azabını tadın”  denilecektir.
 Hiç kuşkusuz, onlara büyük cezanın astından en yakın cezadan  tattıracağız; belki dönerler?
 Rum; 41:                     

İnsanların elleriyle kazandıkları yüzünden, yaptıklarının bir kısmını onlara tattırmak için  karada ve denizde fesat (kargaşa) çıktı. Belki dönerler.
 Tur; 47:                        

Evet, zalimlik edenlere, bundan aşağı bir azap var; ama, onların çoğu  bilmez.
 Ankebut ;40:

Herbirini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.        &n bsp;  

Zühruf ; 48:
Onlara gösterir olduğumuz her ayet-alâmet, kızkardeşi ayet-alâmetten mutlaka daha büyüktür. Belki dönerler diye onları azapla da yakalamışızdır.

        Sonuç olarak, yukarıda verdiğimiz bilgiler ve ayetler ışığı altında Rabbimizin, “kebair” ve “fevahiş” derecesinde olmayan ve kişinin sadece kendisine zarar veren kusurlarını bağışlayacağını, ama “kebair” ve “fevahiş” derecesinde olan ve kişinin büyüklük taslayarak Allah`a rağmen cüretle işlediği suçları affetmeyeceğini söylemek mümkündür.

Kaynak: İşte Kur’an (Hakkı Yılmaz)

 Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah’tır.



6 yorum:

  1. Büyük günahları baştan sona dikkatle inceledim tecavüz yok, sübyancılık yok çok şaşırdım...bu kadar önemli bir şey nasıl olmaz? Sana da tuhaf geliyor mu? Yoksa sadece bana mı tuhaf geliyor?...


    Bir de zina edene (zinayı savunuyor değilim, ya da zina iyi bir şeydir demiyorum)eziyet edin diye ayet var! Yani bu nasıl şey zina edene eziyet nasıl edelim? İşkence mi yapalım? Kolunu, uzvunu mu keselim? Allah Allah yaaa...Allah işkence yapmamızı tavsiye ediyor...sonuçta evli birisi karısını veya kocasını aldatmış, argo tabirle boynuzlamış boşanırsın gider, boşanmaz affedersin bir şans daha verirsin ya da...sonuçta iki kişiyi karı-kocayı ilgilendiren bir olay...komşum karısını/kocasını aldatsa beni ilgilendirmez..gidip adama/kadına niye eziyet edeyim?

    Tüm bunlar bana çok tuhaf geliyor...

    Neyse...
    Dinde zaten tuhaflık çok bence..
    bugün havada bir şey mi var, ben mi çok karamsar günümdeyim sen de öyle misin? Korkunç canım sıkılıyor, içimde bir sıkıntı var..:(halbuki hava güneşli..aydınlık..belki de siyasi konular bilinçaltımda rahatsız ediyor sürekli...

    Canım sevgilerimle, kocaman öpüyoruz seni...

    YanıtlaSil
  2. ya sonradan baktım da...rivayetlere göre demişsin yazının en başında...rivayet yani söylentiler, duyumlar..bu bana hep tuhaf geliyor yani bir din yani kurallar bütünü rivayetlere göre şekilleniyor:( rivayet..kim söylemiş belli bile değil..o yüzden mi erkeklerin en öfkelendikleri aldatılma boynuzlanma sorununa zinaya değinirken, tecavüze, sübyancılığa hiç değinilmemiş? ...

    gördüğün gibi sorgulamadan edemiyorum yine..aslında bunu daha yazının ilk başını okurken yorumda ilk bunu yazacaktım ama sonra unutmuşum:))))

    sevgiler tekrar...

    YanıtlaSil
  3. Müjdeciğim öncelikle şunu belirteyim, bu yazıyı ben hazırlamadım. Hatta alıntı olarak hazırlayan yazarın ismini belirttim."İşte Kuran isimli kitabından, Hakkı Yılmaz" paylaşmış. Ben sadece araştırmasını yaptım.Genelde aynı şeyler üzerinde duruluyordu.Gelelim sorularına; :)
    Ben sana soruyorum o bahsettiğin şeyler sence Kuranda yok mudur? Kullarına bu kadar çok değer veren seven bir Rab sence bahsettiğin çirkinlikleri Kuranında yer vermez mi? Kaldı ki, afedersin tuvalete bile hangi ayakla girileceğine, evden hangi ayakla çıkılacağına,evde bile birinin odasına girerken kapıyı çalmadan girilmemesi gerektiğine kadar yer veren düşünen bir Rab nasıl olurda senin söylediğin iğrençlikten yüz kızartıcı suçtan bahsetmez..
    BU yazıyı hazırlayan Hoca, açıklarken bölümlere ayırmış fevahiş; yani çirkin iş, yüz kızartıcı söz yada davranış olarak belirtmiş. Senin belirttiğin durumda tamda buna giriyor. Sübyancılık yada diğer bahsettiğin konu..
    Zina konusuna gelince; Rabbim zina yapmayın demiyor, bırak yapmayı" ZİNAYA YAKLAŞMAYIN" diyor. yani zina yapmaya fırsat verecek şeylerden uzak durun diyor. Kaldı ki; insan şerefli onurlu bir varlıktır. Zina da insanın onurunu,şerefini zedeler. Dediğin çok güzel insanlar ayrılsın bitsin. Keşke öyle olsa. Karşılıklı ben istemiyorum seni deyip ayrılsalar ama seninde bildiğin gibi, çekiyor silahı vuruyor, ne oluyor namusumu temizledim oluyor. Hem kadın hem de erkek açısından aynı durum söz konusu. Artı uğradıkları maddi ve manevi zararlarda cabası..
    Diğer soru; Rivayetin sana tuaf geldiğini söylemişsin.
    Kuran ayetleri, yaşanan bir olay üzere indirilmiş. Bir olay yaşanmış onun üzerine bir çok ayetler inmiş. Dolayısyle olaylar nakil yoluyla bize kadar ulaşmış. O yüzden rivayet ve içtihatlar. Yani hükümleri değerlendirirken büyük islam alimleri çok hassas davranarak bize kadar aktarmışlar.
    Bu içtihatlar, rivayetler, örf adet bizim hukukumuzda da kaynak olarak baş vurulur. Sanırım cevabım açıklayıcı olmuştur.
    Canının sıkıldığını yazmışsın, lütfen biraz kendine zaman ayır. Daha pozitif şeylerle zihnini meşkul et derim. Bu durumun çözümü olarak Rabbimiz Kuranda şöyle diyor; "Kalpler ancak Allah'ı anarak huzur bulur" diyor..Naçizane...
    Sonuçta bizler aciz kullarız hatalarımı mutlaka vardır. En doğrusunu Allah biliyor.O her türlü noksanlıktan münezzehtir(uzaktır)
    Canım ben de öpüyorum ikinizi de...
    Bu gün temizlik günümdü, o yüzden cevabım geçikti kusura bakma canım.
    sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  4. Merhaba canım, önce ben yanlış ifade etmişim aceleden...yazının alıntı olduğunu biliyorum..başında öyle yazmışsın derken sanki sen yazmışsın gibi olmuş aslında öyle demek istememiştim..yazının başında denmiş ya demeliydim...seni de yanlış yönlendirdim..

    bu hatamı düzelttikten sonra gelelim konuya evet rivayetler bana tuhaf geliyor şöyle ki, yani insanların aktara aktara yüzyıllar içinde çok değişikliğe uğrayacağını düşünüyorum mesela ben nasıl az önce yorumumu düzelttim hatalı olmuş yani bir de kulaktan kulağa insanların bir şeyleri 1400 önceden aktarıldığını düşünemiyorum bir cd ye yazılı olan şey, bir kitap sayfasına yazılı olan şeye güvenirsin ama dilden dile...yani ben şahsen güvenemiyorum...

    Kuran'da tecavüz ve sübyancılıktan tıpkı zina gibi ismi zikredilerek bahsediliyor muydu valla şu an hatırlamıyorum (Kuran'ı vaktiyle tamamını okumuştum ama unuttum tabii)..bahsediliyorsa iyi en azından rivayetlere göre hareket etmekten doğrudur..

    neyse....sonuçta içgüdülerimiz, her toplumda genel geçerli ahlak kurallarını biliyoruz bunlara karşı olmak büyük günahlar ve ne yazık ki, bir sürü dine rağmen dünya biliyorsun berbat bir yer büyük günahlar sürekli işleniyor:(kimse dinleri takmıyor ya da dinler işe yaramıyor..

    Sağol canım iç sıkıntım sonradan geçti dışarı çıktım, hava aldım iyi geldi:)ama tv yi açıp malum kişileri görünce cinlerim tepeme çıkıyor hemen kanal değiştiriyorum ki tekrar içim kararmasın:)))

    neyse canım cevapların için sağol, insanlar dinler olmasa bile bal gibi biliyorlar yaptıklarının büyük günahlar olduğunu ama yapıyorlar ne berbat bir gezgen yani! Diyorum ya keşke olmaz olsaydı..aman neyse uzatıp başını ağrıtmayayım..

    sevgilerimle kocaman öptük:))

    YanıtlaSil
  5. not: yine unuttum:)))

    aşkolsun ne kusuru?:))ne zaman müsait olursan tabii ki o zaman yazacaksın ben kaçmıyorum:)))buradayım:))temizlik oh mis gibi olmuştur şimdi evin, güle güle kirlet....

    YanıtlaSil
  6. Canım benim anlayışına çok teşekkür ediyorum...Keşke herkes iyi güzel faydalı şeyler yapsa. Dünya güllük gülüstanlık olsa ama maalesef dediğin gibi insanlar kendince nedenlerden ötürü büyük demiyor küçük demiyor günahın içinde boğuluyor. Dünyayı yaşanmaz hale getiriyorlar...
    İçini rahatladığına sevindim...
    hava güzeldi evde de kimse yoktu, attım halıları balkona güneşlendi altlarını temizledim iyi oldu. Evde oldkları zaman onu yapma bunu yapma rahat temizleyemiyorum..:))
    Tekrar teşekkür ediyorum, sevgilerimle kocaman öpüyorum ikinizi de..

    YanıtlaSil

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...