milli bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
milli bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mayıs 2015 Salı

19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

"Bütün ümidim gençlerdedir" diyerek ülkemizi umut dolu yarınlara taşıyacağına inandığı gençliğe , 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını armağan eden Atamızı, onun silah arkadaşlarını ve bu vatana canını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle, şükranla ve sevgi ile anıyorum. Ayrıca, Ülkemiz üzerinde dolaşan kara bulutların biran önce dağılmasını, ve milletimizin aydınlık yarınlara doğru, barış, kardeşlik, hak ve adaletin sağlandığı bir geleceğe bayram coşkusuyla ulaşmasını diliyorum.



19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.





26 Ağustos 2013 Pazartesi

Türk Milletinin iki büyük zafer bayramı kutlu olsun!

Şanlı Türk tarihimiz sayısız zaferlerle doludur. Ancak kazandığı iki büyük zafer vardır ki; o zaferler Türk tarihi açısından çok büyük önem taşır ve birbirlerini tamamlar niteliktedir. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi ve 26 – 30 Ağustos 1922 tarihleri arasında yapılan Büyük taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesidir. Bir büyük Komutan Anadolu’nun kapılarını Türklere açtı, diğer büyük komutan da kapısını sabitledi kilitledi. Her iki kutlu zaferimiz hakkında kısa bilgiler;
MALAZGİRT ZAFERİ (26 AĞUSTOS 1071)
Bizans İmparatoru Diogenes, Türklere son ve kesin bir darbe vurmak istiyordu. Bu sebeble 200 bin kişilik büyük bir ordu hazırladı. Bu ordu da Ermeni, Gürcü ve ücretli Frank, Norman, Rus kıt’alarının yanı sıra, Türk soyundan Uz ve peçenk kuvvetleri de bulunmaktaydı. Nihayet Bizans ordusu doğuya doğru sefere çıktı. Bu sırada Alparslan, Mısır seferine çıkmıştı. Henüz Halep kuşatmasında bulunuyordu. Bizans ordusunun ilerleyişini duyunca süratle geri dönmeye karar verdi. Yaşlı ve yorgun askerlerini bırakarak emrindeki dinç
kuvvetlerle Ahlat’a geldi. Birkaç kez barış teklif ettiyse de bunu Alp Arslan'ın korkusuna yorumlayan Romanos Diogenes, barışı reddetti. Artık savaş kaçınılmazdı. Devrin kaynaklarına göre Bizans’ın 200 bin kişilik  ordusuna karşı, Selçuklu kuvvetleri 50 bin kişi kadardı. Bizans ordusundaki Peçenek ve Uz askerleri, karşılarındakinin Türk olduğunu görünce Selçuklu tarafına geçtiler. İki ordu Malazgirt Ovası’nda mevzilendi. İslam ülkelerinin her köşesinde, Alp Arslan’ın zafer kazanması için hutbe okunuyor, dua ediliyordu. Nihayet Alp Arslan ordusu ile cuma namazını kıldıktan sonra askerini oldukça etkileyen, coşkulu bir konuşma yaptı; şehit düşerse üstündeki beyaz elbisenin kefeni olduğunu, onunla gömülmesini vasiyet etti. Sonra eski Türk geleneğine uyarak atının kuyruğunu bağladı ve ordusunun başına geçti. (26 Ağustos 1071)Alp Arslan sayıca çok üstün olan Bizans kuvvetlerine karşı Türk savaş taktiği olan „Turan taktiği“ni başarıyla uyguladı. Askerlerin bir kısmı savaş alanının iki yanındaki tepelerde pusuya yattı. Diğer kuvvetler düşmana saldırdı ve kaçar gibi yaparak geri çekildiler (sahte ric’at). Türklerin bozguna uğradığını zanneden Bizans kuvvetleri disiplinsiz bir şekilde Selçuklu kuvvetlerini takibe başladı ve merkezden epey ayrıldılar.

Pusuya doğru çekilen Bizans ordusu, bu tuzağı geç fark etti. Geri çekilmeye çalıştıkları sırada Ermeniler ve yedek kuvvetler savaş alanından kaçtılar. Tam anlamıyla çembere alınan Bizans ordusu, akşama kadar süren Türk hücumlarıyla adeta yok edildi. İmparator yaralı olarak ele geçirildi ( 26 Ağustos 1071).Alp Arslan, imparatorun umduğunun aksine, ona çok iyi muamele etti; saygı gösterdi. Aralarında yapılan anlaşmaya göre, imparator kurtuluş akçası (fidye) karşılığında serbest bırakılacaktı. Ayrıca Bizans’ın elindeki bütün Müslüman esirler salıverilecek ve Selçuklulara yıllık vergi ödenecekti. Ancak Türk askerlerinin eşliğinde memleketine gönderilen Romanos Diogenes tahtından indirildi. Gözlerine mil çekilerek hapse atıldı. Yerine geçenler bu anlaşmayı tanımadılar. Bunun üzerine Türk komutanlara Anadolu'nun fethinin tamamlanması emri verildi.

Malazgirt Zaferi sonuçları itibarıyla hem Türk tarihi, hem de dünya tarihi bakımından çok büyük bir önem taşımaktadır. Malazgirt Zaferi sonucunda Anadolu’nun kapıları kesin olarak Türklere açılmış oluyordu. Böylece Anadolu’nun, Türklerin ebedi vatanı olması için en büyük adım atılmıştır. Zaferden sonra Anadolu’da irili ufaklı birçok Türk devleti kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar uzanan Türk tarihi başlamıştır. Bu zaferle, Türklerin İslam dünyasındaki prestiji ve liderliği daha da güçlenmiştir.
BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHARREBESİ(Zafer Bayramı)
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk büyük Nutuk’(Söylev)unda Kurtuluş Savaşının nasıl kazanıldığını anlatır.. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı ve İnönü Savaşları kahramanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa büyük bir

gizlilik içinde taarruz planlarını hazırlarlar.
1922 Ağustos ayında Türk Ordusu taarruza geçmek için, Kurmay heyetince karar verilir. Mustafa Kemal, İsmet Bey, Fevzi Çakmak ve diğer paşalar ile kurmaylar; savaşı yönetmek üzere Kocatepe’ye gelirler.
26 Ağustos sabah, saat 05.30’da Türk topçu birlikleri Afyon’un güneyinden düşman siperlerini ateşle vurmaya başlar. Ardından piyadeler hücuma geçerler. Planlandığı gibi Büyük Taarruz devam eder ve düşman gerilemeye başlar, bozguna uğrayarak ikiye ayrılır.
30 Ağustos’a kadar düşman ordusu çembere alınır. 30 Ağustos sabahı, 1. Ordu ve avcı hatlarını ile 4. Kolordu’yu denetleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; saat 14.00’da Aslıhanlar yakınındaki "Komuta Karargâhından taarruz emrini verir. Dumlupınar’da ordumuz düşmana son darbeyi vurur. Düşman askerleri kaçmaya başlar. Mustafa Kemal Paşa; kaçan düşman askerlerini kovalamak için, "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" komutunu verir. Yunan Başkomutanı General Tikopıs dâhil çok sayıda esir alınır.
Şahlanan Türk Ordusu düşman güçlerini İzmir’e kadar kovalar. 9 Eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir’e girer. Batı Anadolu’yu yakan yıkan düşman kuvvetleri canlarını zor kurtararak, geldikleri gibi gemilere binerek giderler.
30 Ağustos 1922 tarihi, Türk ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür.
Malazgirt Savaşı’yla (1071) 26 Ağustos’ta Anadolu’nun Türklere kapılarını açan kahraman ordumuz; Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle de Anadolu topraklarının Türk Vatanı" olduğunu önünde durulmaz bir iradeyle düşmana ispatlamıştır. Ve yine ulusumuzun iradesiyle Cumhuriyet kurulmuştur.
Atalarımızın destanlar yazarak bize emanet ettiği bu kutsal vatanımıza, bayrağımıza, tarihimize, sahip çıkmak en kutsal görevimizdir. Vatan sevgi demektir, bağımsızlık demektir, özgürlük demektir, İman demektir, Vefa demektir.

Her iki Zafer Bayramımız Kutlu olsun...!

18 Mayıs 2013 Cumartesi

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun

"Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. 
Bende bu imanı yaşatan kuvvet,yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Son dönemlerde toplum olarak birçok acıya, göz yaşına maruz kaldığımız, milli değerlerimize yapılan saldırıların yaşandığı, hak ve adaletin, özgürlüğün kişilere göre farklılık gösterdiği şu günlerde birleşmemiz, paylaşmamız gerekirken olabildiğince  birbirimizden uzaklaştık.Yaptığımız sadece olayları şaşkınlıkla tepkisiz  izlemek…Demokratik ortamlarda verilmeye çalışılan cılız tepkiler ise güvenlik güçlerinin müdahalesi ile sonuçsuz hale getirilmekte... 
Görünen o ki; hoş olmayan bu gelişmeler bizi duyarsız, birbirine karşı saygısız, vefadan yoksun, bir hale getirmiş... 
Çocukluğumda yakın komşularımızda bir cenaze olduğunda,annem evde üç gün  televizyon, radyo, teyp gibi aletleri açtırmazdı. Ayıp olur, saygısızlık olur derdi. Biz de, cenaze sahipleri ile birlikte yas tutardık. 
Bu gün öyle mi? Gencecik fidanlarımız haince öldürülüyor, daha dün  Reyhanlı'da sayıları netleşmemiş 100 aşkın, suçsuz, günahsız, masum insanların katledildiği  vahşet karşısında toplum olarak tam bir sorumsuzluk ve vefasızlık örneği gösterdik. Millet olarak bırakın üç gün yas tutmayı, aradan bir kaç saat geçmeden unuttuk normal hayatımıza devam ettik. Peki ne değişti? Bizi bu kadar duyarsızlaştıran sebep ne? 
Oysa bu duyarsızlık bizi bir arada tutmak yerine, aramızdaki sevgi, saygı, hoşgörü, vefa gibi erdemlerin  tamamen yok olmasına sebep olmaktadır.
Toplum bu şekilde çözülmüşken, düşman düşmanlığını yapmakta, sinsice hain pilanını gerçekleştirme hevesinde pusuda beklemekte. Dost gibi görünüp, maddi imkanlarını göz boyamada kullanarak, yanlışı doğru gibi gösterip adil ve dürüst gibi davranarak, istismar ederek kötü emellerini gerçekleştirme çabasındadır.
Hiç şüphesiz düşmanın bu çabası  dün olduğu gibi, bu günde sonuçsuz kalacaktır. İnancımız tamdır. Çünkü Türk Gençliği gür sesi ile;  
Ey büyük Ata'm,
Türk gençliği olarak hürriyetin, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyetin ve İnkılâplarının yılmaz bekçileriyiz.
Her zaman, her yerde, her durumda, Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için; bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verir, kendimizi Büyük Türk Milletine adarız.
Türk Gençliği
 Atasına namus ve şeref sözü vermiştir. Şartlar ne olursa olsun  mücadelesinden asla vaz geçmeyecektir. O'nun gösterdiği çağdaş uygarlık yolundan ayrılmadan, Ata'sına ve onun emanet ettiği cumhuriyete, vatana, bayrağa sahip çıkacaktır… Bu kutsal değerleri yok saymaya çalışan, alavere dalavere ile kaldırmaya, değiştirmeye çalışanlara, yüreğinde ki güçlü iman, vatan, millet, bağımsızlık ve hürriyet aşkı ile gereken cevabı vereceğinden asla şüphem yoktur. 

Bu vesile ile tüm gençlerimizin ve Milletimizin,  19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun… 

Ne Mutlu Türküm Diyene!

Halimiz Ortada

  Dün, uzun süredir görüşemediğim bir arkadaşım aradı beni. Görüşmememizin özel bir nedeni yok. Hayat gailesi işte... Kendimizi öylesine kap...