"Sabır acıdır fakat meyvesi
tatlıdır" demiş atalarımız. Sabır acıdır. Evet çileli, ve ızdaraplıdır
sabır, iğneli fıçı içine düşmüş bir insan nasıl acı çekerse, nasıl inlerse öyle
kıvrandırır acıdan ızdıraptan...
Sabır, insanı yükselten kanat. Sabır, ruhu bir meyve gibi
olgunlaştıran güç. Sabır, ruhun kanı, cismin canı, aklın feri ve her çilenin
zaferidir. Sabır, hayat suyudur gönüle. Sabır, bahar rüzgârı gibi diriltici
soluklar sunar iç dünyaya tohum tohum, filiz filiz, çiçek çiçek, dirilişe
erdirmek için hisleri, duyguları. Bakın şair bu hususta kalbini nasıl teselli
ediyor:
Seni dağladılar değil mi kalbim,
Her yanın içi su dolu
kabarcık,
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim,
Akıl yırtık çuval, sökük
dağarcık.
Sensin gökten gelen oklara hedef,
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef,
Dayan kalbim üç beş nefes
kadarcık.
N.F, Kısakürek
Sabır, üzüntü ve kederin pranga ve zincirlerini kırar ruhun
boynuna geçmiş. Sabır düşünceyi ve vicdanı engin bir bağımsızlık ikliminde mest
eder. Fakat Hakk'ın kölelik tasması boynunda olarak.
Sabır, ruhtaki bütün değerleri imbikten geçirmektir. Kalbin
damarlarından vücuda pompalanan kan gibi gönülden cisme yayılan ve oradan da
hayata akseden iman, azim ve sevgi ışığını damıtır kalp mahzeninde. O mahzen
bazen dar, sıkı ve sıkıntılıdır. Bazen bir tek pencere açılmaz ondan dış
dünyaya. Fakat sonunda gözlerde ışıyan huzur, dudaklarda beliren tebessüm, yüze
akseden aydınlık hepsi o mahzenden akıp gelen bengisu sızıntılarıdır...
Bazen insan: "Bunca çile ve ızdıraplar da çekilir
mi?" der, der ama "sabrın sonu selamettir" atalar sözünü hiç
düşünmez. "Yokuşta akmayan ter, çukurda gözyaşına dönüşür" vecizesine
hiç kulak asmaz.
"Allah, sabredenlerle beraberdir" kutsî sözünü bir
kez olsun idrak imbiğinden geçirmez. Sonunda:"Çekilmez bu hayat" der.
"Geçmez bu ömür" der. Fakat ebedî mükâfat için her çileye katlanılır.
Bunu bilemez. Zira Yâkub olup Yusuf için kanlı gözyaşları dökmeden, Eyyub olup
yara bere içinde acı ve ızdırap çekmeden, Sümeyra olup Medine'den Uhud'un
bağrına: "Zülf-ü yare bir zarar dokundu" diye çığlık olup düşmeden bu
sarp ve yalçın engeller aşılmaz, kandan irinden deryalarla dolu yollar
geçilmez.
Sabretmeliyiz. Sabrın tatlı meyvelerini devşirmek için en
sağlam ve yalçın surlarla çevrili bir sabır çemberi içinde dayanmalıyız hayatın
çile ve ızdırabına. Zafer ufkuna ulaşmak için kollarımızda-ki "hayata
bağlılık, dünya sevdası, tenperveriik, mal tutkusu" zincirlerini kırıp
yokluğa savurmak için sabretmeliyiz. Sevgi dolu bir dünyaya kanatlanmak, öz
bütünlüğümüzü dış dünyada nakış nakış dokumak ve İdealimizi kalp ve kafalara
satır satır yazmak, ışık ışık çizmek için sabretmeliyiz.
Sabır ahh sabır inanki çok şeyler kazanıyoruz, sabır etmeyi başarabildiğimizde...
YanıtlaSilHaklısın canım.. Allah bizleri sabırdan sebattan ayırmasın..
YanıtlaSil