Yıllar geçtikçe zaman değişiyor. Sonra insanlar değişiyor. İhtiyaçları, beklentileri, düşünceleri, istekleri, öncelikleri değişiyor. Bu değişim onun hayat felsefesini yaşam biçimini de değiştiriyor.
Mevlana Mesnevisinde bu konuyla ilgili bir hikaye anlatır. Hikaye şöyle başlıyor; Kendini beğenmiş bir gramer (nahiv) bilgini, boğazdan karşıya geçmek için bir kayık kiraladı ve gururla oturdu yerine.
Kayıkçı, olgun ve alçak gönüllü bir insandı. Hiç ses çıkarmadan küreklere asılıyor, yolcusunu sağ salim karşıya geçirmek ve üç beş kuruş kazanmak istiyordu.
Denizin orta yerine geldikleri sırada Bilgin küçümser bir eda içinde sordu:
-Sen hiç gramer okudun mu?.. dil biliminden anlar mısın?
Kayıkçı:
-Hayır efendim dedi, ben cahil bir kayıkçıyım, dediğiniz şeylerden hiç anlamam.
-Vah vah dedi Bilgin, ömrünün yarısı boşa geçmiş!..
Böyle bir süre ilerledikten sonra rüzgar şiddetini artırmaya, dalgalar büyümeye başladı. Denizde fırtına çıkmış, Bilgin korkmaya başlamıştı.
Kayıkçı olağanüstü bir güçle kurtulmaya, sağ salim karşı kıyıya geçmeye çalışıyordu. Gördü ki artık kurtuluş ümidi yok, Bilgine dönüp sordu:
-Efendim, yüzme bilir misiniz?
Bilgin:
-Ne yazık ki bilmiyorum diye inledi.
O zaman kayıkçı:
-Vah vah dedi, şimdi ömrünün hepsi boşa gidecek! Keşke gramer bileceğinize benim gibi yüzme bilseydiniz de canınızı kurtarsaydınız, der.
Sahip olduğu hiç bir şey kendine ait değil insanın. Ona sahip olduklarını veren bir yaratıcı var. Ne kadar yükselirsen yüksel sonunda yere mahkumsun. Gideceğin yer varacağın menzil belli. Kime büyüklük taslıyorsun? Şeytan da kibrinden Hz. Adem'e secde etmedi cennetten kovuldu, kaybedenlerden oldu.
Kibirli olanlar da aynı değil mi? Üzerindeki kibir yaftasını atıp alçak gönüllü olmalı insan...Benden başka doğru olan da, doğru düşünen de vardır. Benden başka haklı olan da, benim hakkım olan şey, başkalarının da hakkıdır diyebilmeli. Benim bilmediğim, bildiğimi daha iyi bilen de vardır alçak gönüllüğünü göstermeli insan...
Muhabbetle,
Hanife Mert