Sevmek, seveni sevdiğine ulaştıran yüce bir duygu. O öyle bir duygu ki, paylaşıldıkça azalmaz aksine yaşandıkça çoğalır. Onu yaşayan için bitip tükenmek bilmeyen bir hazinedir. Sevginin yokluğu insana acı verir, hayatı anlamsızlaştırır.
Zira, hayatın anlamı, ruhun gıdası, insanın mayasıdır sevgi. Yürekler arasında akan coşku selidir… Sevgi günümüzde olduğu gibi yüreklere hapsedilmemeli. Aynı zamanda eyleme dönüştürülmeli dillendirilmelidr de...
Eşlerin birbirine duyması gereken sevginin şeklini derecesini gösteren, yaşadığı hayatla bize örnek teşkil eden sevgili peygamberimizin eşine olan sevgisini gösteren bir hadise kulak verelim.
Peygamberimiz, eşine ayrı bir önem verir, aynı zamanda eşleri birbirine kenetleyen sevgi sözcüklerini eşinden esirgemezmiş. O, aşkı sadece yüreğine hapsetmez aynı zamanda onu dillendirirmiş de… "Ben, Allah'ın sevgilisinin sevgilisiyim" diye kendisiyle övünün peygamberimizin sevgili eşi Hz. Ayşe annemiz bir gün her kadının merak edebileceği eşine sorabileceği bir şeyi sorar peygamberimize:
– Efendim, beni seviyor musun? der.
Sevgili peygamberimiz de; "Bu ne biçim soru, bu da nereden çıktı, sevmesem yanında olur muydum," türünden cevaplar vermek yerine, O kendinden emin bir şekilde şöyle der:
– Evet, ya Ayşe elbette seni seviyorum!
Bu cevap Ayşe annemizi muhtemelen tatmin etmez ki, sevgisinin ölçüsünü merak eder ve ardından ikinci sorusunu sorar:
– Beni ne kadar seviyorsun ya Resûlallah? der
Bunun üzerine peygamberimiz, hem Hz. Ayşe'nin hem de bizim yüreğimizin derinliklerini titreten şu içten, samimi ve bir o kadar da edebi ifadeyle şöyle cevap verir:
– Kördüğüm gibi.
Peygamberimiz, eşini asla açılmayan, çözülmeyen, kördüğüm gibi bir sevgiyle sevdiğini söylüyordu. Bu, açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti. Eşinden duyacağı sevgi sözcükleri bir kadının gıdasıdır...
Aradan birkaç yıl geçiyor… Hz. Ayşe, yıllar öncesinden kalma o “kördüğüm”ü hatırlatmak istiyor ve Efendimiz’e… Damdan düşer gibi soruyor: “Efendim, kördüğüm ne alemde?”
“Ne kördüğümü?” diye sormuyor Efendimiz…
“Bunca işimin arasında yıllar önce söylediğim bir kelimeyi hatırlamamı bekleyemezsin” diye azarlamıyor Hz. Ayşe annemizi… “Ben nelerle meşgulüm, sen nelerle meşgulsün” diye de küçümsemiyor…
O cümleyi bir dakika önce söylemiş gibi gülümsüyor, sadece. Derin derin eşine bakıyor ve teminat veriyor:
“Kördüğüm daha ilk günkü gibi, yüreğime bütün bütün dolaştı…”der.
Muhabbetle,
Hanife Mert
Sevgili peygamberimiz de; "Bu ne biçim soru, bu da nereden çıktı, sevmesem yanında olur muydum," türünden cevaplar vermek yerine, O kendinden emin bir şekilde şöyle der:
– Evet, ya Ayşe elbette seni seviyorum!
Bu cevap Ayşe annemizi muhtemelen tatmin etmez ki, sevgisinin ölçüsünü merak eder ve ardından ikinci sorusunu sorar:
– Beni ne kadar seviyorsun ya Resûlallah? der
Bunun üzerine peygamberimiz, hem Hz. Ayşe'nin hem de bizim yüreğimizin derinliklerini titreten şu içten, samimi ve bir o kadar da edebi ifadeyle şöyle cevap verir:
– Kördüğüm gibi.
Peygamberimiz, eşini asla açılmayan, çözülmeyen, kördüğüm gibi bir sevgiyle sevdiğini söylüyordu. Bu, açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti. Eşinden duyacağı sevgi sözcükleri bir kadının gıdasıdır...
Aradan birkaç yıl geçiyor… Hz. Ayşe, yıllar öncesinden kalma o “kördüğüm”ü hatırlatmak istiyor ve Efendimiz’e… Damdan düşer gibi soruyor: “Efendim, kördüğüm ne alemde?”
“Ne kördüğümü?” diye sormuyor Efendimiz…
“Bunca işimin arasında yıllar önce söylediğim bir kelimeyi hatırlamamı bekleyemezsin” diye azarlamıyor Hz. Ayşe annemizi… “Ben nelerle meşgulüm, sen nelerle meşgulsün” diye de küçümsemiyor…
O cümleyi bir dakika önce söylemiş gibi gülümsüyor, sadece. Derin derin eşine bakıyor ve teminat veriyor:
“Kördüğüm daha ilk günkü gibi, yüreğime bütün bütün dolaştı…”der.
Kadının değersizleştirildiği, en ağır zulmün reva görüldüğü bir dönemden geçmekteyiz. Bu vesileyle hayatını örnek olarak almak durumunda olduğumuz sevgili Peygamberimizin yaşayışı ve tavsiyelerinin referans olması temennisiyle, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günününü kutluyorum..
Muhabbetle,
Hanife Mert
Senin de kadınlar günün kutlu olsun Hanife'ciğim, sevgiler:)))not: kız peygamberimiz tek eşli miymiş?:))Ben çok eşli diye biliyorum:)))hatta hepsine mavi boncuk dağıtıyormuş:)))
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilSevginin yüceliği, güzelliği ve eşsizliği ile başlayan yazınız, Kadınlar Günü kutlaması ile son bulmuş. Ben de blog sayfanız nezdinde başta siz olmak üzere tüm kadınlarımızın Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Bizleri karnında taşıyan analarımıza duyduğumuz saygını da tüm kadınlara yansımasını diliyorum.
Sevgi üzerine bir kaç kelime ile ben de acizane düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Sevgi, insan doğasının kumaşına Cenab-ı Hakk tarafından işlenmiş en güzel, en muhteşem bir motiftir. O ruh gibi bir varlığın özüne konulmuş, eşyanın tabiatına üflenmiş en yüksek değerdir. Sevmek; var olmak, var olmanın keyfini tatmaktır. Sevgi dolu hayırlı günler dilerim.
Selam ve dualarımla.
Teşekkür ederim Müjdeciğim. Senin de kadınlar günün kutlu olsun. Peygamberimiz HZ Hatice'yle evli olduğu dönemde tek eşli idi. Hz Hatice'nin ölümünden sonra evlenmiş. Ama bu evliliğinin de bir çok nedeni olduğunu söylüyor ilahiyatçılar. Valla Müjdeciğim keşke şimdiki erkekler de karısına şiddet uygulamasa, karısını öldürmese de keşke mavi boncuk dağıtabilse. Bu gün bile karısını öldüren var..
YanıtlaSilMerhaba Recep Bey,
YanıtlaSilgünümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin sevgi olması ve bu konuda sevgimizi göstermekten yaşamaktan alabildiğince kaçıyor olmamızdan dolayı, şiddet, kin, nefret, gergin, mutsuz bir toplum haline geldik. Tüm açmazlarımızı sevgi ve eğitim yoluyla aşabileceğimizi düşünüyorum. Bu bağlamda sizin de sevgi ile düşüncenizi paylaşmanızdan dolayı teşekkür ederim.
Selam ve saygılar.
Yazının bir bölümünü isminle sosyal bir mecra da yayınlıyorum izninle.. Çok güzel ifade etmişsin, yüreğine sağlık..
YanıtlaSilElbette paylaşabilirsin. Ayrıca mutlu olurum. Çok teşekkür ederim nursalkımım canım senin de okuyan gözlerine sağlık..
YanıtlaSil