25 günlük bebeğini koltuğunun altına alarak hızla evinden çıkıp kendini asansörün önüne zor atmıştı. Çok korktuğu her halinden belliydi. Biran önce asansörün gelmesini istiyordu.Yanına yaklaştım. Ne oldu nedir bu halin? diye soramadım. Zira, onun ağzından başka her yeri konuşuyordu. Gözlerinden siyim siyim yanaklarına inen yaşlar kırılan onurunu, incinen gururundan kızaran yüzü, yediği yumruktan moraran gözü ve kan toplamış kaşı, dağılmış simsiyah üzüm karası saçları yaşadığı ve hissettiği acıyı haykırıyordu. Şairin "bir kadın gülmeyi unuttuğunda, saçlarından süzülürmüş acılar" dizelerinde ifade ettiği gibi, fazla söze gerek yoktu.Tek amacı dişiyle tırnağıyla kurduğu yuvasına, 3 çocuğuna sahip çıkmak olan bu çile baz kadının bu hale gelmesine sebep; canından çok sevdiği, uğruna her şeyden vazgeçtiği sevdiğim dediği adamın cep telefonunda gördüğü uygunsuz mesajlar! O da her kadın gibi açıklama beklemiş, nedenini sormuş. Karşılığında hakaret şiddet ve aşağılanma. Hem de 25 günlük lohusa iken. Bu da yetmezmiş gibi, "sen ona laf söyleyemezsin, zira o benim imam nikahlı karım" demesi kadının dünyasını karartmıştı. Ne demekti imam nikahlı karım? Hangi kadın sevdiğini, emek verdiği yuvasını bir başkası ile paylaşabilir? Anlaşılır gibi değildi...
8 Mart dünya kadınlar günü... İşte hikayemizdeki ve benzer daha nice "ADI KADIN" olanlara reva görülenleri düşününce, bu ifade ne kadar samimiyetsiz geliyor kulağa, sizce de öyle değil mi? Neredeyse her gün her yerde şiddete maruz kalan taciz edilen, tecavüze uğrayan, öldürülen yetmedi kesilen yakılan, bıçaklanan, horlanan, aşağılanan, dışlanan hayatının baharında hayatına son verilen kadınların durumları ortada iken, ne kutlaması diyesi geliyor insanın. Daha dün akşam haberlerde izledim. 27 yaşında bir kadın boşanmak istediği kocası tarafından 50 yerinden bıçaklanarak öldürüldü diyordu haberlerde. Daha niceleri..
Ülkemizde kadınlar öldürülüyor. Kimi sokak ortasında, kimi çocuklarının gözleri önünde kurşunlar boşaltıyor bedenine. Kimi bıçaklanıyor, kimi de ıssız bir köşede işkence edilerek, yakılarak öldürülüyor…
Kimi töreyi gerekçe gösteriyor, kimi kıskançlığı, parasızlığı, kimi stresi, kimi de namusu. Kimi ayrılmak istemiyor, kimi boşanmak.Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Özellikle son dönemlerde toplum olarak yaşadıklarımız, kadına reva görülenler herkesçe malum.Yaşanan vahşetler, şiddetler,zulümler, ölümler tavan yapmıştır. Malum bu konular çok fazla konuşuluyor, yazılıyor, çiziliyor, kızılıyor. Lakin kesin bir sonuca varılamıyor. Sonuç? Sonuç yine hüsran. Her zamanki gibi ateş düştüğü yerde kalıyor ve sadece orayı yakıyor. Vahşeti, şiddeti, zulmü işleyenlere hak ettikleri ceza verilemiyor. Cezaların caydırıcı özelliğinin olmayışı, hakimlerimizin suç işleyenlere karşı takım elbisesini kıravatını bahane göstererek insiyatif kullanmaları buna bir de medyanın olayları tüm çıplaklığı ile sansürsüz sunması gibi bir çok nedenler hasta ruhlu insanların çirkin vahşi canice düşüncelerini harekete geçirerek ellerine geçen ilk fırsatta uygulamaya geçmesine neden oluyordu kanımca…
Bu ülkede "Adın Kadın" olunca her türlü çileye, zulme, haksızlığa, adaletsizliğe gebesin...
Oysa "Kadın" içi öyle dolu bir kelime ki. Özünde koskoca bir dünyayı barındırıyor. Kadın! insan olmanın en temel unsuru, varl oluşumuzun olmazsa olmazı. En güzel şekilde yaratılmıştır. En büyük dertlerin çilelerin baş kahramanı. En büyük mutlulukların ardında ki sırdır. O anadır, bacıdır, eştir, yardir, yarendir. Lakin var oluşundan bu yana, hak ettiği yere hiç bir zaman konamayan, hep zarar gören ama kimseye zarar vermeyendir. Çilekeştir! Zillete düşendir! Bir kenara itilen, canı çıkana kadar döğülendir. Her kabağın başına patladığı yazgısı kara, talihsizlerin en talihsizidir.
O narin yaratılmıştır. Tıpkı bir çiçek gibi. Hoyratça kullanmaya gelmez. ”Kadın erkeğin gelincik çiçeğidir” buyurmuş sevgili Peygamberimiz (sav). Gelincik çiçeği, dalından koparıldığında bir kaç dakika içinde parlaklığını, canlılığını, güzelliğini yitirir. En küçük hoyrat muamele ve sarsıntıda yara alıp zedelenir. Peygamberimiz kadını işte bu çiçeğe benzetmekte. Yine, erkeğin en hayırlısı kadınına en iyi davranandır buyurarak erkekleri kadınlara karşı iyi davranmaya davet etmektedir.
Sebep ister psikolojik, ister sosyolojik, ister ekonomik ve isterse toplumsal olsun. Toplumun bu kanayan yarası biran önce çözüme kavuşturulmalı. Bu vesile ile kadınlara uygulanan şiddetin ve kadın ölümlerin son bulduğu, kadın hak ve özgürlüklerinin tüm kadınlara tanındığı, kadına anaya, eşe hak ettiği sevginin, saygınlığın, değerinin kazandırılması dileğimle..
Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun.
Muhabbetle,
Hanife Mert
Bütün kadınlarımızın kadınlar günü kutlu olsun.
YanıtlaSilKadınlar günün kutlu olsun canım sevgilerimle...
YanıtlaSilO kadar güzel anlatmışsın ki, ekleyecek bir şey bulamıyorum. Hanife'ciğim idam cezası şart. İdam cezası kalkınca, cinayetler misliyle arttı. Herif "Nasılsa ucunda ölüm yok" diyerek öldürüyor. İdam cezası olsa en azından "Yahu şimdi beni de asarlar" der ve vazgeçer. İdam cezasının yeniden konulması şart.
YanıtlaSilKalemine sağlık canım. Bu şartlarda ben de kutlamıyorum bu tür günleri...
Sevgilerimle....
Ozlemisim..sevgilerimi biraktim..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Gökhan Bey, çok sağolun..
YanıtlaSilSaygılar.
Çok teşekkürler Siyahkuğum, canım senin de hepimizin bu özel günü kulu olur. Artık kadın ölümleri, kadın zulümleri son bulur. Hak ettiği yere en kısa zamanda getirilir.
YanıtlaSilSevgiler canım..
Haklısın Müjdeciğim idam cezası caydırıcı olacak mutlaka. Ancak insanımız cehalete daha fazla gömüldükçe ve bunlar bir de şakşakçılar tarafından prim alıyorlarsa biraz zor çözülür kadın ve diğer sorunlar. Eğitim şart. Caydırıcı politikalar izlenmeli.
YanıtlaSilMüjdeciğim çok teşekkür ediyorum.
Öpüyorum seni de bücürüğü de..
Sevgiler.
Ben de sevgilerini aldım. Emelciğim ben de özledim senin yorumlarını blog sayfanı.
YanıtlaSilSevgiler canım, öptüm.
Merhabalar.
YanıtlaSilDünya Kadınlar Gününüzü kutlarım. Kadınlarımız için Kadın, en saygın bir hitap şeklidir ve en güzel bir sıfattır. "Bayan ve hanımefendi den bile daha saygın bir hitap tarzıdır. Tülay Gürdal'ın bloğunda okudum TDK'yı açında bakın, KADIN'ı nasıl tarif etmişler.
Selam ve dualarımla.
Merhaba Recep Bey,
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, çok sağ olun. Konu kadınlar günü kutlamak değil. Bu kutlamaya yaraşır şekilde ona değer vermek. Saygınlığını arttırmak ve en önemlisi kadın ölümlerini, tacizlerini en aza indirgemek. Tülay hanımın sayfasına bakacığım.
Selam ve saygılar,
sağlık ve esenlikler
roman çalışmaların nasıl gidiyooooo :)
YanıtlaSilPek iyi gidiyor diyemem. Kızımı nişanı,nikahı, düğünü bir de küçük kızımın ygs sınav sitresi biraz gecikmeli olarak devam ediyor. :))
YanıtlaSil