Bayramlar bireylerin toplum olarak bir arada yaşamasına olanak sağlayan, onlara paylaşmayı, yardımlaşmayı, saygı duymayı, sevmeyi, şefkat ve merhametli olmayı sağlayan manevi harçlarımızdır. Bu harcı her yıl bir üst seviyeye çıkarmamız gerekirken, çıkarmak şöyle dursun onları her defasında gözardı etmekten çekinmedik. Bayramları bayram tadında yaşamaktan uzaklaştık.
Aile fertlerinin yılda iki kez de olsa bir araya gelmesini, sevgiyle kucaklaşmasını sağlayan bayramları, tatil niyetine kullanıp, büyüklerimizden uzaklara kaçıyoruz. Bir “el öpmek”ten bile kaçınır olduk. Sonra da sevgiye ve saygıya hasret, yabancı bir toplum haline geldik… Bayramlaşmak tek kişiyle yapılacak bir eylem değildir. Birbirimizle, her birimizle ayrı ayrı bayramlaşarak, onun hazzını yaşayarak gerçekleştirilecek bir ibadettir. Bizler bu paylaşımdan tamamen uzak kendi halimizde kendi derdimizde telaşımızda etrafımızdan uzak yapayalnız kaldık.
Aile fertlerinin yılda iki kez de olsa bir araya gelmesini, sevgiyle kucaklaşmasını sağlayan bayramları, tatil niyetine kullanıp, büyüklerimizden uzaklara kaçıyoruz. Bir “el öpmek”ten bile kaçınır olduk. Sonra da sevgiye ve saygıya hasret, yabancı bir toplum haline geldik… Bayramlaşmak tek kişiyle yapılacak bir eylem değildir. Birbirimizle, her birimizle ayrı ayrı bayramlaşarak, onun hazzını yaşayarak gerçekleştirilecek bir ibadettir. Bizler bu paylaşımdan tamamen uzak kendi halimizde kendi derdimizde telaşımızda etrafımızdan uzak yapayalnız kaldık.
Klışeleşmiş bir söz vardır, hani hepimizin geçmişe olan özlemini ifade etmek için kullanırız. ”Nerede o eski bayramlar” cümlesi ile başlayan; her birimizin hayalinde farklı anıları çağrıştıran bir söz. Biz bu özlemi dile getirirken, hiç birimiz eski bayramları bayram yapan o dönemlerde yaşayan insanımızın kültürel, milli ve manevi değerlere olan bağlığını sorgulamayız.. Elbette eski bayramlar çok güzeldi, çok heyecan vericiydi. Bayramdan bayrama alınan bayramlık elbiselerimizi başucumuzda saklar, heyecanla sabahın olmasını beklerdik. Annelerimizin babalarımızın gözünde hissederdik o heyecanı o telaşı... Özellikle arefe günlerinde kıyasıya bir hazırlık yapılırdı. Onların heyecanı telaşı herkese her yere yansırdı. Çünkü o güzel insanların güzel düşünceleri ve güzel zihniyetleri ile güzelleşirdi eski bayramlar... İnsanların düşünce ve hayat felsefeleri değiştikçe bayramların da ifade ettiği anlam değişime uğradı.
Bayramları bayram yapan örf ve adetlerimiz, aile sevgi ve bağlılığımız, konu komşu düşüncelerimiz ve en önemlisi dini emirleri göz ardı etmememiz iken şimdi her şeye bir cevap bularak geçiştiriyoruz. Kurban kesmeyi hayvan eziyeti olarak görmek yada derin dondurucuları etle doldurup 6 ay o eti yemek marifetmiş gibi, el öpme yerine mutat cep mesajlarından atma, cafelerde oturma, tatile kaçma olarak algılıyoruz. Her şeyi unuttuğumuz gibi bayram keyfini, sıcaklığını, samimiyetini, ruhani değerlerini unutup, geleceğe aktarmayı ihmal edip sonrada ''nerdeee o eski bayramlar'' diye yakınıyoruz. Kabahat kimde hızla koşan zamanda mı, o koşan zamanı yakalayacağım derken eldeki kuşu uçuran bizde mi?
Dileğim odur ki; her şeye rağmen bayramlarımızın özlemini çektiğimiz eski bayramların tadında, sevincinde yaşanması, küsleri barıştıran, insanları kaynaştıran, açları doyuran, savaşları sonlandıran, çocukları sevindiren, ülkeme, milletime tüm İslam ve insanlık alemine barış, sevgi, saygı, kardeşlik, güven, adalet, huzur ve mutluluğu hakim kılan bir dünyada bayramı yaşamak...
Bayramlarınız bayram tadında geçsin...
Muhabbetle
Hanife Mert
Hanife Mert