deneme şiirlerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deneme şiirlerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mayıs 2015 Pazar

Kararan Umutlar


Karanlığa esir oldu umutlar,
Acımadan kıydı cana caniler.
Gözlerini kin ve nefret bürümüş,
Aldırmadan feryadına mazlumun,
Öfkeyle üzerlerine yürümüş.
Haksız cana kıyanın, 
Sonu olurmuş hüsran.
İnsan olan insana
Nasıl olur böyle düşman?
Ekildi yüreklere, kin nefret tohumu 
Kestirdi insanlığın, aydınlığa açılan yolunu
Geç olmadan çıkmalı zulüm deryasından
Saplanıp kalmadan cehalet batağında.
Aklını kullan ey insan!
Belirle artık yolunu
Buradan götürdüklerinle,
Hazırlarsın sonunu.

Muhabbetle
Hanife Mert

6 Aralık 2013 Cuma

İnsan ve değeri!

İnsan  değerini kendi belirler.
Kiminin engin deniz gibidir yüreği,  
Açık ve berrak.
Gönlünden taşar sevgisi, 
Gelir başa taç olur. 

Kiminin Ağrı dağı kadar
Yüksektir gururu,
Aydınlığı gölgeler
Güzelliklere ayak bağı olur.

Kimi koşar yardımına düşkünün,
Gönüllerde taht kurar.
Kimi  takar çelmeyi düşürür.
Gözden de gönülden de düşer.

Kimi erdemlidir,

Ahlak edep timsali
Kimi  cehaletin anası,
Yalan, dolan, riya deryası.

Akıl eyle ey insan! 

Özüne dön!
Neye faydası var,
 Biriktirdiğin metaın
Kara toprak değil mi? 
Sanki sonunda yatağın.


Hanife MERT


17 Kasım 2013 Pazar

Ömür Dediğin nedir ki! (Deneme şiir)

                                                
Burnu kaf dağında
Düşse, eğilmez almaya
Yüreğinde kibri çok,
Bilmez ki, izin yok 
Burada sürekli kalmaya.

Cehalet kalp gözünü köreltmiş,
Aydınlığı karanlığa terk ettirmiş.
Kendini sözleri ile nesh etmiş
nereye kadar bu aldanış,
nereye bu kaçış?

Ömür dediğin nedir ki!
Dün ile yarın arasında 
 bilmece.
Nedenlerle, niçinlerle, 
Sorgulanan bin bir hece.

Vazgeçeceksin kaf dağından
gideceksin sende,
öncekiler gibi
bilinmez bir geleceğe…
Hanife MERT

19 Eylül 2013 Perşembe

İnsanlık kan kaybediyor!


Gökyüzünde  yine sis var, 
dağlarda  ise duman.
Beklemekten yorulduk,
kalmadı artık dizlerde derman.

Acı, ölüm, gözyaşı, kin, nefret ve kan, 
İnletti semayı 
yanan yüreklerden coşan
feryat ve figan,
Nerede kaldı "İnsanlığı" getiren kervan?                           

Ahlak edep hak getire, 
adalet hepten çöktü. 
Yalan, dolan, riya olmuş baş tacı 
Helali haramı düşünmek artık  kimin harcı? 

Ayaklar baş  olmuş, başlarsa ayak. 
Zalimler zulümle  olmuşlar abad 
Yaşamak pahalı ölmekse ucuz,
Gel artık ey "insanlık"! gülsün yüzümüz

Hanife MERT

15 Ağustos 2013 Perşembe

Gökyüzünde Denizi Gördüm!

Gökyüzünde denizi gördüm!
Denizin maviliğini gördüm gökyüzünde,
Umuda yelken açan.
Yeşilini gördüm, huzuru kucaklayan

Sığlığını dinginliğini gördüm denizin
Bulutlara hüznü yaşatan.
Coşan beyaz dalgalarını gördüm
Öbek öbek kayan bulutlarda, 
Aydınlığa koşan.

Ve, denizi ve gökyüzünü ufukta gördüm
Mutlulukla kucaklaşan..
08.08.2013
Hanife MERT

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Bir gün daha bitmeden!

Bir günün  daha geliyoruz sonuna. 
Ufukta yakıcı güneşin kızıllığını  saklıyor bulutlar.
Ve bir gün daha bitmeye hazırlanıyor.
Belki de  hayattaki son günlerimiz 
zamanın hızlı çarkında kaybolup gidiyor
ömrümüz, sezdirmeden.  
Yapamadıklarımızı yapmak ve keşkelerimiz için ek süre yok!
Geç olmadan tutunmalı hayata,
Bulutun maviliğini, güneşin kızıllığını,
ayın parlaklığını, yıldızların güzelliğini,
yağmurun rahmetini, denizin serinliğini, 
yeşilin huzurunu fark etmeli fark ettirmeli.
Sevginin yüceliğini, dostluğun değerini,
vefanın güzelliğini bilmeli bildirmeli herkese!
Çaresizliğin çaresi olmalı dindirmeli acıyı.
Dertlinin dermanı, göz yaşında umut olmalı.
Zalimi değil mazlumu kucaklamalı. 
Kuşların kanadına  yazmalı 
barış, sevgi, kardeşlik türküsünü 
 ulaştırmalı  herkese...
Bir gün daha bitmeden...
Son gündür belki deyip, 
bu günü dolu dolu yaşamalı...!
Yaşamalı! çünkü yarın, 
 belki yarın yok 
      Hanife Mert

       16.07.2013


8 Temmuz 2013 Pazartesi

Sitem! (İlk denemem)

Nedir bu mutsuzluğun,
Nedir bu hırsın?
Nereye kadar sürecek 
bu doyumsuzluğun?
Gideceksin sende
bir gün bilinmezliğe
Kuru yaprağın dalından
düştüğü gibi.

H. MERT
06/07/2013 
Mersin

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...