1914 yılının, Nisan ayının on üçünde sabaha karşı bir Orhan Veli geldi bu dünyaya. O, Mehmet Veli Bey ve Fatma Nigar Hanım’ın ilk göz ağrısı, Adnan Veli ve fırfırcığım diye sevdiği kız kardeşi Firuzan Yolyapan’ın çok sevdikleri ağabeyiydi…
Orhan Veli aynı zamanda lise sıralarında iken her teneffüste; "Oktay teneffüsü gavur etmeyelim, şiir konuşalım” dediği Oktay Rıfat Horozcu ve aynı kıza âşık olduğu Melih Cevdet Anday’ın en yakın dostuydu. İleriki yaşlarında Türk şiirine hatırı sayılır bir yenilik getirecek olan şiirimizin bu üçlü sacayağı, bütün boş vakitlerini şiir ve edebiyat konuşarak araştırarak geçirmiştir. Ayrıca bu üçlü yirmili yaşlarına ve dönemin usta yazarlarına ve şairlerine rağmen, şiirde kafiye, redif, mısra, hece vezin gibi kuralları kaldırarak şiirimizde bir devrim yapmışlardır. Cemal Süreya’nın deyimiyle “Orhan Veli şiire kasket giydirdi. Onu sivilleştirdi...”
Orhan Veli şairliğinin yanında, bir dost arkadaş canlısıydı. Dönemin pek çok ünlü edebiyatçılarıyla yakın dostluk kurmuştur. Ancak bunlardan Sait Faik Abasıyanık’la olan dostluğu farklıdır.. Pek çok ortak noktaları vardı. Ruh ikizi gibiydiler... Orhan Veli Sait Faik'in şair, Sait Faik ise Orhan Veli'nin öykücü haliydi....
Bu iki yakın dostla ilgili bir anıyı paylaşmak istiyorum.
İstanbul Kasımpaşa'daki Deniz Hastanesi'nde yatan Melih Cevdet'i ziyaret etmek için Oktay Rıfat'la birlikte İstanbul'a gelen Orhan, ziyaretin ardından hastaneden ayrıldıktan sonra yakın dostu Sait'le buluşur. İstanbul'a kadar gelip de sevgili dostunu görmeden Ankara'ya dönmek olmazdı. Buluştuklarında Sait Faik:
-Orhan içimden geldi. Gel bugün seni ben yemeğe davet ediyorum, dedi. Zamansız bu davet Orhan Veli’yi şaşırtmıştı. Her zamanki muzip dalgacı tavrıyla:
-Hayırdır, hangi dağda kurt öldü? Böyle durup dururken?”
Orhan'ın tavrı Sait'i kızdırmıştı:
-Ulan içimizden geldi davet ettik. Vazgeçtim, yok davet mavet. Unut, dediklerimi, dese de Orhan'ın mazlum, muzip bir çocuk edasıyla ısrarına dayanamadı ve birlikte Mustafa'nın meyhanesine gittiler. Meşrutiyet Caddesi’nde, İngiliz Konsolosluğu'ndan Tepebaşı’na giden yolun solunda bulunan meyhane Sait'in keşfettiği ve zaman zaman da yalnız gittiği bir meyhaneydi.
Masaları donatılmış, şaraplarını yudumlarken, Sait rahat durmuyordu. Orhan'ı kızdırmak en büyük zevklerindendi.
- Orhan, dedi.
Orhan seslenmedi, sadece yüzüne baktı. Sait muzipçe gülüşünü gizlemeye çalışarak baktı Orhan'ın yüzüne. Gecenin ilerleyen saatleriydi. Şarabın etkisiyle ikisi de gevşemişti. Bugün Sait'in muzipliği üzerindeydi tekrar:
-Orhan, dedi
Orhan tam sigarasından bir nefes çekmiş, ardından da şarap bardağını ağızına götürürken baktı Sait'e, bardağı ağzında tuttu:
“Gene ne oldu?” dedi.
Sait :
-Sence en büyük şair kimdir?
Orhan Veli düşünmeden:
-Fuzuli, dedi.
Sait Faik alaylı, muzip gülüşüyle sakin sakin demleniyordu. Orhan farkındaydı, Sait'in kendini
tongaya düşüreceğinin. Şarapları bitmişti. Sait eliyle işaret etti.
-Mustafa! hadi bakalım masayla ilgilenin! dedi.
Masa temizlendi, şarap ve meze geldi. Sait Faik yerinde duramıyordu. İkinci şişenin ikinci bardağını içerken Orhan'a tekrar sordu:
-Sonra? dedi.
Orhan Veli Sait Faik'in ne sorduğunu unutmuş izlenimi verir gibi:
-Azizim sonra ne?
Sait: -Fuzuli'den sonra kim?
Orhan Sait'in pes etmeyeceğini anlamıştı. Kısa kesmek için:
-Fuzuli mi dedim? Yok canım Fuzuli de kimmiş? O da avuç açanlardan, dedi.
Sait Faik:
-Öyle mi? Peki bana göre en büyük şair kim öğrenmek ister misin? diye sordu.
Orhan Veli merakla:
-Kim?
Sait Faik alaylı gülümsemesini bozmadan,
-Sen! Benim için en büyük şair sensin, dedi.
İşte Orhan, Sait'in bu alaylı cevabına öfkelenmişti. Elindeki bardağı sinirlice masaya bıraktı.
Kaşlarını çattı, gözlerini kısarak,
-Hadi oradan it! dedi.
Sait Faik söylediğinde samimiydi, ancak amacına ulaşmanın zevkini yaşıyordu.
-Ömründe hiç küfür etmemiş Çelebi Orhan Veli'yi kızdırdım! diye nara attıktan sonra bir kahkaha patlattı. Keyfine diyecek yoktu.
Edebiyatımızda Garip Hareketi ( Birinci Yeniler) olarak bilinen hareketin öncülerinden olan ve 36 yıllık kısacık yaşam öyküsünü araştırıp kitap haline getirerek okurlarıma sunmaktan büyük mutluluk duyduğum Ünlü Şair Orhan Veli’yi saygı ve rahmetle anıyorum. İyi ki doğdu ve iyi ki bu dünyadan bir Orhan Veli geçti. Ruhu şad olsun.
Hanife Mert