Bir toplumun yetiştirdiği her ferdin o topluma karşı ödemek zorunda olduğu bir vefa borcu vardır. Bu anlayışla, yaşadığı toplumu güzelleştirmek temel değerlerine sahip çıkmak, onları yaygınlaştırmak, çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak ve gelecek kuşaklara aktarmak asli görevidir. Ancak günümüzde bu bilinç giderek zayıflamakta, toplumun değer yargıları büyük bir değişime uğramaktadır.
Dünya değişim ve gelişim
çağındadır. Bu değişime paralel olarak teknolojik gelişmeler, kapitalizmin
ezici gücü ve metropolleşmenin de etkisiyle insanların yaşam felsefesi ve değer
yargıları da değişime uğramaktadır. Bu süreç bireylerin yaşam felsefesini ve
değerlerini yeniden şekillendirirken, onları asıl sorumluluklarından
uzaklaştırıyor.
Günümüzde
artık kişiliğimiz, ahlaki duruşumuz, vicdanımız ya da insanlara karşı
beslediğimiz sevgi ve merhamet, ne yazık ki eskisi kadar önemsenmiyor. Bunun
yerine, mevki, makam, para ve güç her şeyin belirleyicisi hâline gelmiş durumda.
Toplumumuzda erdem kabul edilen değerler birer
birer geri plana atılıyor. Artık insanların iç dünyalarına, bilgi birikimlerine
ya da karakterlerine bakılmıyor. Dış görünüş, maddi varlık, statü ve güç,
bireyin değerini belirleyen unsurlar hâline gelmiş durumda. Oysa geçmişte,
kültürümüzün temelini ahlak, ilim, irfan, edep ve vicdan oluşturuyordu. Bu
topraklar sevgi, saygı, vefa, dürüstlük, adalet ve güzel ahlak üzerine inşa
edilmişti.
Bugün geldiğimiz noktada, toplumsal değerlerimiz
aşınmış, insanlar sadece izleyen, sorgulamayan, hesap sormayan bir hâle
bürünmüş durumda. Kapitalist dünyanın aldatıcı parıltısına kapılarak, hayatı
sadece maddiyat üzerine kurduk. Birlikteliğimizi, bizi bir arada tutan
değerleri sıradanlaştırdık. Artık insana saygı göstermek, adil olmak,
merhametli davranmak eskisi kadar önemli değil. Yolsuzluk, rüşvet,
adaletsizlik, ötekileştirme gibi olumsuzluklar hayatımızın bir parçası hâline
geldi. Yardımlaşmayı, paylaşmayı unuttuk; güçsüz olanı ezmek doğal bir
davranışmış gibi algılanmaya başladı. Kadınlara, çocuklara, yapılan eziyetler,
hayvanlara ve doğaya verilen zararlar bile kanıksanır hâle geldi.
Tüm bunlar bizi mutsuz ve huzursuz kılıyor. Sevgi,
saygı, hoşgörü, dostluk, vefa gibi kavramların unutulması, toplumun ruhunu
yaralıyor. Artık iyinin kötüden, doğrunun yanlıştan, haklının haksızdan
ayrılması zorlaştı. İçinde yaşadığımız toplumda, büyük bir belirsizlik içinde
yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.
Belki bu yazı karamsar görünebilir, ancak sayıları
az da olsa, hâlâ değerlerine sahip çıkan insanların var olduğunu biliyorum.
Onlar, ahlakı, edebi, ilmi ve irfanı önceleyenlerdir. Onlara duyduğum saygı ve
sevgi sonsuz. Fakat yalnızca maddi gücüyle varlık gösterenlere, zayıfı
ezenlere, adaleti hiçe sayanlara, merhametten yoksun olanlara aynı duyguları
beslemek mümkün değil.
Değerlerimizi yeniden hatırlamak ve yaşatmak
zorundayız. Toplumu güzelleştirmek, ahlaki ve insani değerleri korumak
hepimizin sorumluluğudur. Ancak bu şekilde, kendimizden sonraki nesillere daha
yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.
Okurlarıma sevgilerimle,
Hanife Mert
Öncelikle bu güzel, çok anlamlı yazın için eline sağlık Hanifeciğim.
YanıtlaSilGerçekten toplumsal çürüme yaşıyoruz. Her alana yayılmış. Mesela eğitimde...öğrenciler cumhuriyet sonrası ve 60, 70, 80'li yılların öğrencileri gibi değil hem çok cahiller, hem okuma hevesleri yok (okuyacağız da ne olacağız?) ve öğretmenlere karşı zorbalık derecesinde kabalaşmışlar, kediye, köpeğe işkenceler! Ekonomi bozuldukça, o ülkede değerler de bozuluyor. Cinnetler artıyor, boşanmalar misliyle artıyor, baba oğlunu, anne küçücük çocuğunu öldürüyor, boşanmak isteyen kadınlar öldürülüyor herkes bir cinnet halinde! Siyaset zaten hepten çürümüş! Adam seçim kazanıyor, iptal ettiriyor! İftiralar atıyor hapse attırıyor! Eskiden böyle değildi ben çocuktum iki rakip parti vardı ama hiçbir birbirine böyle kumpaslar filan kurmazdı, koltuklarına böyle yapışmazlardı. Tv dizilerinde bile çürüme var, çarpuk çurpuk ilişkilerle dolu izlemeye iğreniyorum.
Çok yazıp başını ağrıttım....akşama kadar yazsam bitmez bu konu.
Sevgiler canım.
Sevgili Müjdeciğim teşekkür ederim, okuyan gözlerine sağlık. Yorumunda belirttiklerinin faydası var. Yazımı genelleyerek yazdım, yorumlarda dile getiririz düşüncesindeydim. Bir toplum bilimden, ahlaktan, adaletten, merhametten, sevgiden, şefkatten uzaklaştığında o toplumda çürümüşlük kokuşmuşluk başlıyor. Bu duruma nasıl geldik diyoruz ya hani, asıl suçlu bizleriz. Bir toplum nasıl yaşarsa öyle yönetilirmiş. Yönetenler de bu durumu destekledi, körükledi. Çünkü istedikleri buydu... Bu durumdan nasıl kurtuluruz? Aydınlığa çıkar mıyız? Zor da olsa umudumu kaybetmedim...
SilGönülden sevgiler canım.
Uzun bir yorum yazmıştım önce onaylanınca yayınlanacaktır yazdı sonra bir hata oldu yorumunuz sırasında dedi artık umarım olmamıştır :))) aksilik kopyalamadan yayınla tuşuna basmıştım.
YanıtlaSilİyi ki de yayınlanmış, muhteşem yorumun için teşekkür ederim canım. Sevgiler.
Sil