Dostoyevski, Budala adlı eserinde, ilk bakışta biraz ağır gelse de şöyle der:
“Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse, herkes gülüyor: ‘Yahu, bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?’ Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. İnsanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes kendini düşünüyor. Kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor...”
Yüzyıllar önce yaşamış Dostoyevski’nin dönemindeki insan profiliyle bugünkü insanın düşünce, huy ve karakteri ne kadar da birbirine benziyor. Bu da gösteriyor ki insan, dün neyse bugün de o; yarın da aynı kalacakmış gibi görünüyor.
Bu düşüncenin gerçekliğini bakın Nasrettin Hoca fıkrasında görüyoruz.
Bir gün Nasreddin Hoca yol kenarında portakal ağacı dikiyormuş. Gelen geçen de acıyarak bakıyormuş Hocaya. Biri dayanamayıp sormuş: “Hocam, meyvelerini yemeğe ömrün yetmeyecek bir ağacı neden dikiyorsun?” Hoca da doğrulup cevap vermiş: “Ömrümün yetip yetmeyeceğini Allah bilir. Ama ben de, sen de ömrü bu günleri görmeye yetmemiş insanların diktiği fidanların meyvelerini yiyoruz.”
Bu da bize gösteriyor ki insan her dönemde aynı insan. Onun düşüncesini, zihniyetini değiştirmesi için ne yaparsanız boşuna Her ne kadar yıllar, yüzyıllar geçse ve bilim ilerlese de; atların, eşeklerin, develerin yerini arabalar, trenler, uçaklar alsa da; bilgisayar ve internet çağına girmiş olsak da, insanların zihniyetleri değişmediği sürece sorunların çözümünde pek bir ilerleme kaydedilememiştir. Geçmişte yaşananlardan ders alınmamış ve tarih hep tekerrür etmiştir.
Özetle, insanın “Rabbena hep bana” bencilliği her dönemde revaçta. Kimse kimsenin kimsesi olmak istemiyor, kimse kimsenin ne durumda olduğunu bilmek istemiyor, kimse kimseyi umursamıyor! Zaman değişse de, insanlığın yararına geliştirilen teknoloji, bilgisayar ve uzay çağı bile insanın bencilliğini azaltamıyor. Aksine, hırs ve bencillik kol kola girip başarı naraları atıyor.
Büyük yazar Dostoyevski sanki bugünlerimizi görüp de yazmış :( insanlar söz meclisten dışarı çok bencil oldular, iyilik yapana da enayi gözüyle bakıyorlar, geçmişten de ders almıyorlar. Teknoloji gelişse de insan beyni gelişmiyor çünkü hâlâ taş devrindeki beyin!
YanıtlaSilEline sağlık Hanifeciğim.
Sevgiler:)
Müjdeciğim öncelikle bloğuma hoş geldin. Dostyevski acaba bugünleri mi gördü, yoksa o günlerde de insanlar tıpkı bugünlerde olduğu gibi miydi? Bence zaman, mekan ve kişiler değişse de insanın yapısı değişmemiş. Bencil olmayan yaşamı sorgulayan insanlar için bir şeyler üretenlerin de çok fazla değeri olmamış. Tıpkı bizim toplumumuzda olduğu gibi. Canım teşekkür ederim, okuyan gözlerine sağlık. Gönül dolusu sevgiler.
SilMerhabalar.
YanıtlaSil“Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse, herkes gülüyor: ‘Yahu, bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?’
Bu devir, ancak bu kadar güzel tasvir edilebilrdi. Onu da DOSTOYESKİ, kaleme almış.
Bu değerli paylaşım için çok teşekkür ederim. Kaleminize, emğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla birlikte Allah'a emanet olun.
Merhaba Recep Bey. Haklısınız Dostayevski kendi devrini özetlerken aslında bu devirde de insanın özelliklerinin değişmediğini görüyoruz. Maalesef insanın bencilliği duygusuzluğu, tembelliği gibi özelliklerini bugün de görmek mümkün. Yorum için teşekkürler. Esenlik dileğimle.
YanıtlaSilNe kadar güzel bir yazı. Emeğinize sağlık Hanife Hanım. Büyük üstatlar yazdıklarıyla, söyledikleriyle her çağda insanoğluna ışık tutuyorlar. Nasrettin Hocanın cevabı da çok şeyi çok çarpıcı bir biçimde özetliyor. Ders çıkarmak dileğiyle 😊🤗
YanıtlaSilÇok doğru Yıldız Hanım. Üstatlar maalesef yüzyıllar ötesinden bugünlere bile ışık tutmaktalar. Üzülerek söylüyorum günümüzde üstat diyebileceğimiz gelecek kuşaklara ışık olacak kimseler yok denecek kadar az. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Sevgilerimle.
Silvallahi yaaa bencillik çıkar para bürüdü milletimizin gözünü :)
YanıtlaSilAynen öyle Deep, insanlar kendinden başkasını görmüyor. Belki de görmek istemiyor...
Sil