22 Temmuz 2024 Pazartesi

SARI KULPLU FİNCAN ÇOK YAKINDA OKURLARIYLA!


Daha doğmadan belirlenirmiş insanın kaderi. Sonradan bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmezmiş. Doğmadan belirlenmiş bir kaderin insanın yaşamını nasıl şekillendireceğini merak ederdim. Bu gerçekle yüzleştiğimde, kendimi çaresizce kaderin insafına terk etmiştim. Hayatıma ne şekilde yön vereceğim konusunda herhangi bir etkimin olamayacağını ise baştan kabullenmiştim.

Annemin bozuk plak gibi her fırsatta söylediği: “Yuvayı dişi kuş yapar. Evi çekip çeviren, çocukları yetiştiren kadındır. Yorgun argın işten gelen kocaya hizmet etmek ve ona huzurlu ortamı sağlamak da kadının görevidir..” gibi sözleri zihnime mıh gibi kazınmıştı.

Bu duruma karşı çıkmak, neden böyle olduğunu sorgulamak gibi bir lüksüm yoktu. Bunun aksini düşünmek ve bu fikri değiştirmek aklıma bile gelmezdi. Ta ki on yedi yaşında iken aşık olduğum gencin, bana dayatılan hiç bir öğretinin adil olmadığını söylemesine kadar. Bu genç adamın; " bir yuva kurmanın ve sürdürmenin kadın ve erkek arasında eşit haklara dayandığını" anlatmasıyla duygu ve düşüncelerim kökten sarsılmıştı. Bugüne kadar öğrendiklerimden vazgeçmek benim için hiç kolay olmadı…

 Alıntı yaptığım bu metin, Sarı Kulplu Fincan adlı öykü kitabımdan. Yeni kitabım Sarı Kulplu Fincan okuyucusuyla buluşmak için gün sayıyor.

Düş Batımı ve Bakış Acısı adlı kısmen otobiyografik romanım, Fırçadaki Son Şiir / Bir Orhan Veli Romanı adlı Orhan Veli Kanık'ın yaşam öyküsünü anlattığım kurmaca biyografik romanım ve Yolculuk adlı kişisel gelişim tarzındaki kitaplarımdan sonra, beşinci kitabım Sarı Kulplu Fincan adlı kitabım çok yakında okurlarıyla buluşacak. 

Sarı Kulplu Fincan adlı kitabımın türü öyküdür. Kitapta "Bir düşüş hikayesi ve Sarı Kulplu Fincanın Gözyaşları adlı ana öykü, Telefondaki Ses ve Mutluluğu Beklerken adlı yardımcı öyküler bulunmaktadır... Daha fazla spoiler vermek istemiyorum...

Şu an, bebeğini kucağına almayı bekleyen anne gibi çok heyecanlıyım. Kitabı olan arkadaşlarım bilir, bir yazar için kitabı evladı gibi değerlidir. Her ikisinde de büyük bir emek, mücadele, sabır, özveri vardır...


Değerli blog arkadaşlarım şimdi de sizlerle kitabımın arka kapak yazısını paylaşıyorum:

Ayla; mutluluğun ve mutsuzluğun ne anlama geldiğini kavramadan kaderci bir anlayışla büyümüş genç bir kadındır. On yedi yaşında iken Timuçin'e âşık olduğunda gerçek mutluluğu tatmış ve içindeki farklı duyguları keşfetmiştir.

Genç adamın toplumsal normlara meydan okuyan sözleri, Ayla'nın hayata bakış açısını değiştirmiştir. Ona kaderin ötesinde bir dünya keşfetmesini ve kendi kaderini kendisinin değiştirebileceğine olan inancını sağlamıştır.

Evliliklerinin ilk yıllarında, maddi zorluklarla mücadele ettikleri bir zamanda satın aldıkları sarı kulplu özel bir fincan, onlar için mutluluk ve umudu simgeler.
Ancak Ayla'nın okuldan arkadaşı olan Şebnem'in ziyareti sırasında yaşanan korkunç bir olay, bu mutluluk sembolünü paramparça eder.

Şebnem'in kendi falında gördüğü olumsuzluklar sebebiyle fincanı fırlatarak kırmasıyla yaşanan trajik bir cinayetin ardından, Ayla'nın hayatı altüst olur. Ancak bu olay, ona mutluluğun ve mutsuzluğun arasındaki ince çizgiyi hatırlatır.

Bu hikâyede, mutluluğun kırılgan doğasını ve yaşamın beklenmedik dönemeçlerini keşfedeceksiniz. Aşkın, umudun ve trajedinin iç içe geçtiği bu hikâye, sizi duygusal bir yolculuğa çıkaracak.

“Sarı Kulplu Fincan" sizi, mutluluğun ve mutsuzluğun arasındaki dengeyi sorgulamaya ve hayatın karmaşıklığını keşfetmeye davet ediyor.

Siz bu keşfe var mısınız?

Özetle, Sarı Kulplu Fincan kitabımın tüm okurlarıma hayırlı olmasını ve keyifle okumalarını diliyorum.

Hanife Mert

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

RABBENA HEP BANA

  Dostoyevski, Budala adlı eserinde, ilk bakışta biraz ağır gelse de şöyle der: “Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun,...