13 Ağustos 2021 Cuma

KADIN VE KAYIP





İnsan kaybetmeye görsün. Bir yerden başladı mı, arkası çorap söküğü gibi gelir. Hızına yetişemezsin. Üzerine balyoz gibi inen kaybın etkisi  karşısında dizlerinin bağı çözülür, olduğun yere çöker kalırsın. Yüreğin yanıp kavrulurken, gözyaşların o yangını söndürmede yetersiz kalır.

Özellikle son günlerde çok kayıp verdik, çok... Hepimizce malum ormanlarımız, içinde yaşayan hayvan dostlarımız, evlerimiz,  canlarımız gitti. Günlerce endişeden korkudan nefesimiz tükendi. Biz bu kayıplarımıza ağlarken, duyduğumuz bir kayıp vardı ki tarif etmeye sözcükler yetmezdi. Yirmi bir yaşında  bir fidanımızı geleceğimizi kaybetmek bizi şaşkına çevirdi. Üzüntümüzü ifade etmeye sözcükler yetersiz kaldı. Üniversite öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu adındaki kızımız hunharca canice öldürülmüştü. Sadece Azra değildi, ardından başka kadın cinayeti haberlerini okuduk öğrendik üzüldük, ağladık, ah vah ettik...  Ancak ah vah etmekle kadınlara reva görülenler çözüme kavuşturulmadı...

Maalesef ülkemizde kadınlar şiddet görüyor. Kimi sokak ortasında, kimi gizli bir köşede, kimi de çocuklarının gözleri önünde kurşunlar boşaltılıyor bedenine. Cani bir el son kez dokunarak onu bu hayattan koparıyor. 

Eş, sevgili, eski eş hatta eski sevgili… Bahane mi? Bahane çok,  kimi töreyi gerekçe gösteriyor, kimi kıskançlığı, parasızlığı, kimi stresi, kimi de namusu. Kimi ayrılmak istemiyor, kimi boşanmak. Erkekler, yıllar önce boşanmış veya ayrılmış olmasına rağmen bunu kabullenemiyor ve kanlı elleriyle kadınların hayatına son kez dokunuyor. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor.

Oysa kadın değerlidir. Özünde koskoca bir dünyayı barındırır. İnsan olmanın en temel unsuru, en büyük mutlulukların ardında ki sırdır. O anadır, bacıdır, eştir, yardır.  O, Mustafa Kemal Atatürk'ün;" Dünyadaki her şey kadının eseridir." sözüyle taçlandırılarak yüceltilmiştir. Çünkü kadının değersizleştirilmesi toplumun hatta dünyanın değersizleştirilmesi demektir.

Kadın konusunda  çok fazla yazılıyor, konuşuluyor, sivil toplum örgütlerince çalışmalar yapılıyor. Hatta bir kadın olarak ben de bu konuda çok fazla yazdım, hala yazmaya devam ediyorum. Yetmedi iki tane de kitap yayımlattım. Ancak etkili olamadık... Kadın istismarı hızını kesmeden devam etti. Her zamanki gibi ateş düştüğü yerde kaldı. 
Bu da yetmezmiş gibi vahşeti, şiddeti, zulmü işleyen canilere hak ettikleri cezaların verilmemesi,  hakimlerimizin  ceza indirimine gitmesi yürekteki ateşi daha da körükledi.

Bu aşamadan sonra lafı daha fazla uzatmak yerine, yazımı yönetenlerden isteğimi tekrarlayarak bitirmek  istiyorum. İsteğim odur ki; bizi yönetenler toplumun bu önemli sorunu ciddiye alınmalı ve çözüme kavuşturulmalıdır. Öncelikle kadının eğitimine önem verilmeli. Çünkü kadın öğrenirse çocuklarına da öğretir. Kadının istihdam edilmesi için gerekli ortam hazırlanmalı. Çünkü kadın ekonomik açıdan özgür olursa, özgür çocuklar yetiştirir. Özgür çocuklar özgür ve güçlü toplum demektir.  Çocuklarımızı cinsiyet ayırımcılığından uzak tutmalı. Erkek çocuklarımıza annesine kız kardeşine saygılı olması gerektiği gibi onların dışındaki kadınlara kızlara da saygılı nazik olması öğretilmeli... 

Okurlarıma sevgilerle,

Hanife Mert












5 yorum:

  1. Merhabalar.
    Her erkek, kendini dokuz ay karnında taşıyan annesine duyduğu saygıyı tüm kadınlara yansıtmalı ve göstermelidir. Ülkemizde hala kadınlarımız şiddete maruz kalıyorsa, medeniyetten ve medeni olmaktan bahsetmeye hiç hakkımız yoktur.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Korunamıyor maalesef kadınlar. Canlar yok oluyor göz göre göre. Her seferinde bu son olsun demekten insan yoruluyor.

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar.
    Kadınlarımızla ilgili sorunları iyi teşhis edip, reçetesini de yazmışsınız. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Hiçbir zaman kadınlarımızı ikinci plana atmadım. Kendimizi bilirsek, onla bizlerin baş tacıdır. Erkeler ve kadınlar bütün bir elmanın iki yarısıdırlar. Ancak, kadınlarımız bana göre erkeklerden bir gömlek üstündür. Bu payeyi ben görüyor ve kadınlarımıza verilmesi gerekir diye düşünüyorum. Erkeklerimiz çok tehlikeli. Gözleri bir şey görmüyor. İşlerine gelmeyen şeyler de, ya da yaşadıkları olaylarda hemen kadınları suçlayıp, onları cezalandırmaya kalkıyorlar. Bu doğru değil. Batılı ülkeler nasıl yapıyorlarsa, bizler de aynı o şekilde yapacağız.

    Kadere inanmamakla birlikte kaderine razı gelip, hakkını arayamayan ve her şeye boyun büken, hayır diyemeyen, itaat eden kadınsanız, siz iyi kadınsınız. Şayet, her türlü haksızlığa, buyruklara karşı gelirseniz, size yaşama hakkı tanınmamakla birlikte erkekler tarafından katli vacip olursunuz.

    Türk toplumu olarak en büyük kusurumuz cehalettir, en büyük eksikliğimiz de eğitimsizliktir. Bir an önce cehaletten kurtulup, eğitimlerimizi tamamlamamız gerekir. Eğitimli ve kültürlü insanlar, modern insanlardır. Onlarla konuşmak da tartışmak da kolaydır. Ancak cahil ve eğitimsiz biriyle ne konuşmak ne de tartışmak mümkün değildir.

    Bizleri dokuz ay karnında taşıyan annelerimize duyduğumuz saygının tüm kadınlara yansıması dileğimle birlikte Allah'a emanet olun. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlılar dilerim. Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Recep Bey,
    Kadına verilmesi gereken değer ve kadına reva görülenleri anlatan yorumunuza yürekten katılıyorum. Kadın, özellikle az gelişmiş veya gelişmekte olan erkek egemen toplumlarda değersiz hatta yok hükmünde. Bizde de özellikle son yıllarda kadın cinayetleri ve kadın istismarının önü alınmıyor. Hem yönetenlerin konuya ciddi olarak eğilip sorunun çözümünde yetersiz kalışı, hem de hakimler tarafından suç işleyen katillere caydırıcı cezaların verilmemesi gibi nedenler fikri bozuk hasta ruhlu erkeklerin anlamsız nedenlerle şiddete başvurması veya kadın cinayetlerinin artmasına ortam hazırlıyor diye düşünüyorum. Benim büyük kızım Japonya'da yaşıyor. Yeni yakın bir kaç günlük bir olaydan bahsetti. Kayseri'den bir erkek Japon bir kadınla evlenmiş ve birlikte Japonya'da yaşamaya başlamışlar. Erkek kadına şiddet uygulamış, ardından bıçaklamış. Sonra da kadını bir marketin önüne bırakmış. Markettekiler, kim yaptı diye sorduklarında kendisinin yapmadığını söylemesi üzerine polis geliyor ve adamı tutukluyorlar. Bu arada kadın ölüyor. Bizim Kayserili hemşerimiz önce bir hücrede 5 yıl hapis ve 5 yılın sonunda da idam edilecekmiş. Burada da benzer bir işlem olsa belki bu kadar artmazdı. Cinayeti işleyenlere ödül verilmiş gibi serbest bırakılıyor... Biz bu zihniyetle bu işin altından kalkamayız. Selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili ebemkuşağı; kesinlikle öyle korunmuyor maalesef onca canlar gidiyor. Onca hayatlar sönüyor... Onca çocuklar öksüz bırakılıyor. Bu çocukların gelecekleri karatılıyor...

    Yorum için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...