Her zaman söylerim, insanın yaşamı tekdüze değildir. Dünya, bir denge üzerine kurulmuştur. İyi ve kötü, güzel ve çirkin, mutlu ve mutsuz, haklı ve haksız... Her biri birbirine zıt gibi görünse de aslında birbirini tamamlayan olaylar ve hikayelerle örülüdür yaşam.
Ancak bu dengeyi toplumumuzda görebilmek neredeyse olanaksız hale geldi. Özellikle son yıllarda toplumumuzda görülen toplumsal çöküş, cehalet temelli bozulmalar bizi öyle yıprattı ki insanlığımızı sorgular hale geldik. Bu sorunlar beraberinde sıkıntı, stres, kaygı, huzursuzluk, mutsuzluk, sevgisizlik gibi duysal bozulmayı da tetikledi. Adeta sorun yumağı haline gelmiş bir toplum olduk. Hiç bir sorunumuz çözüme ulaştırılmıyor. Günü birlik önlemlerle, etkisiz politikalarla gün kurtarılmaya çalışılıyor.
Çözüme ulaşmayan bu sorunlar içimizde öyle büyük bir bir yara haline geldik ki kendime her fırsatta şu soruyu soruyorum;" biz nasıl bir dönem yaşıyoruz? Acaba bu sıkıntılar ne zaman son bulacak? Ne zaman huzura kavuşacağız? Ne zaman adil, çağdaş eğitimi yakalamış, ekonomik açıdan istikrarlı, refahı yakalamış, ahlaklı, sevgi ve saygının hüküm sürdüğü bir ülke olacağız?"
Benim fikrimi sorarsanız, “bu çok olanaksız gibi görünüyor.” diye düşünürken hemen ardından, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." sözü aklıma geliyor ve yüreğime ferahlık serpiliyor, umutlanıyorum.
Tüm bu sıkıntılar arasında, yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığım altıncı kitabım "ÇAMLARIN ISLIĞI" 2 Temmuz'da raflardaki yerini aldı. Herdem yayınevinden çıkan kitabımla birazcık içimi rahatlatmak istediğimdeyse ülkemde bizlere reva görülen yaşam şartlar gözümün önüne geldiğinde sevinemedim ya da buruk bir sevinç yaşadım.
"Çamların Islığı" romanımdan biraz bahsetmem gerekirse; bu defa farklı bir tür denedim, genç kurgu aşk romanı. Bu kitap biraz gençlerin talebi üzerine yazıldı gibi. Unuttuğumuz bazı duyguları hatırlatmaktı amacım.
Kitap arka kapak yazısını aşağıya ekledim.
Bunca zamandır duygularımı bastırarak yaşadım. Ama artık
içimdeki fırtınayı susturacak gücüm kalmadı. Herkes gibi benim de ilgi görmeye,
sevilmeye, anlaşılmaya ihtiyacım vardı. Birinin gözlerimin içine bakarak beni
sevdiğini söylemesini duymak istiyordum.
Hayatta
sahip olduğum her şey için minnettardım: beni koşulsuz seven bir ailem, müzikle
nefes aldığım gitarım, daima yanımda olan dostlarım vardı... Ama bunlar
kalbimdeki boşluğu doldurmaya yetmiyordu. Ben sadece, birinin kalbime
dokunmasının ne demek olduğunu bilmek istiyordum. Bunun için Rüzgâr biçilmiş kaftandı…
Tabularımı yıktım, seyirci koltuğundan kalktım. Artık sahneye çıkma zamanım
gelmişti. Işıklar beni izleyecekti. Bu benim hikâyem, bu benim hayatımdı… Ve
Rüzgâr… Bu sahnede neye uğradığını anlamayacaktı.
Çamların Islığı, cesaretle sınırları aşan,
kalbinin sesini dinleyerek hayata meydan okuyan bir genç kızın hikâyesi.
Ruhunuzun derinliklerine işleyecek, kalbinizde unutulmaz bir iz bırakacak bu
romanla, sevilmenin ne kadar büyük bir cesaret gerektirdiğini keşfedeceksiniz.
Bu keşfe hazır mısınız?
Yüreğinizde yer edinmek dileğiyle,
Hanife Mert
Hanifeciğim, öncelikle yeni kitabın Çamların Islığı, hayırlı, uğurlu ve bol okurlu olsun. Ülkenin durumu maalesef çok kötü. Ben şuna bağlıyorum, ismi lâzım değil kişi Türklerden de, Türkiye'den de nefret ediyor, muhtemelen kendisi Türk değil ve nereli bilmiyorum ama ülkemizin başına gelen en büyük felaket.
YanıtlaSilSevgilerimi bıraktım canım.
Çok teşekkür ederim Müjdeciğim, sağ ol canım. Ay hiç sorma, huzur denen bir şey kalmadı. Bu nasıl bir nefretmiş anlaşılır gibi değil. Ülkede ele alınır hiç bir şey kalmadı. Biz de ne meraklıymışız. değerlerimizden vazgeçmeye... Benden de sevgiler canım.
SilMerhabalar Hanife Kardeşim.
YanıtlaSilÖnce size nazar değmemesi için MaşAllah diyeyim. Kaleme aldığınız kitap sayısı her geçen gün çoğalıyor. "Çamların Islığı" isimli aşk romanınızın okuyucu çok olsun. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı durumlar nedeniyle yeni kitabınız için sevinip mutlu olacağınız yerde buruk bir sevinçle kalmışsınız. Cenab-ı Hakk mazlum insanların yar ve yardımcısı olsun.
Sizin de değindiğiniz gibi toplumsal çöküş, cehalet temelli bozulmalar, bizi öyle yıprattı ki insanlığımızı sorgular hale geldik. Aynen size katılıyorum.
Ben biraz daha karamsarım ve "bunlar daha iyi günlerimiz" diyorum ve Allah'beterinden korusun diyorum.
Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.
Merhaba Recep Bey değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Evet kitap sayısı artıyor. Şu an yeni bir proje üzerinde çalışıyorum. Yazmak iyi geliyor. Bir de güzel dönüşler yazmaya teşvik ediyor. Ülkemizin durumu hepimiz açısından içler acısı. Ben yine de umutsuz olmak istemiyorum. Yarının ne getireceğini bilemeyiz. Sağlık ve esenlik dileğimle.
Silaralık 2024 te bakış acısını yazdıydım blogda, yani ikinciyi de okudum, ilkini yıllar önce okuyup yazmıştım :) diğerlerini de okuıycam, başarılar çok çok :)
YanıtlaSilEvet hatırlıyorum deep çok teşekkür ederim sana. Düş Batımı ve Bakış Acısı kitaplarımı yorumlayıp sayfanda paylaşmıştın. Eline emeğine sağlık. Gönül dolusu sevgilerimi gönderiyorum.
Silbu arada, bakış acısındaki yaşamın benzerlerini yaşayan insanlara okutuyorum kitabı, öyle ailelerden çıkan insanlar var, cahil ailelerden çıkan, yani hayatlarını değiştirsinler diye okutuyorum :)
YanıtlaSilBu habere çok mutlu oldum. Oradaki yaşanılanların hepsi gerçek yaşam öyküsünden kurguladım. Sana bir söyleyeyim mi, fuarlarda en çok satılan kitaplarımdan biri Bakış Acısı. Özellikle öğrenciler alıyor. Oradaki Elif'in tüm sıkıntılara rağmen okuyup hem de ünlü bir avukat olması gençlerin ilgisini çekiyor. Kocaman sevgiler canım.
SilHayırlı uğurlu , bol okurlu olsun yeni kitabın. Alıp okuyacağım.
YanıtlaSilSelam ve saygılar...
Çok teşekkür ederim hocam. Sağ olun. Esenlik dileğimle.
Sil