9 Temmuz 2020 Perşembe

Güven ve İnsan

Derler ki; "Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennemdir." Bu sözden yola çıkarak insanın öncelikli görevinin; hayatı yaşanılır kılmak,huzur içinde, barış içinde, adil bir biçimde, insanca yaşamasına olanak sağlamak olmalıdır. Bu durum sağlanmadığında ise, toplumda huzursuzluk, güvensizlik, mutsuzluk, sevgisizlik, gerilim, hakim olacaktır. Bu bağlamda toplumda çıkar kargaşası yaşanması, şahsi çıkarların toplumsal çıkarların önüne geçmesi de kaçınılmaz bir hal alacaktır. Devamında da " BEN" merkezli bir hayat felsefesi benimsenmiş, ben doğruyum, ben haklıyım, benim hakkım düşüncesi hükmetmiş durumda vicdanlara...
   Hiç şüphesiz insan güvende olmak güvenmek ister. Zira yaradılışı gereği kendini güvende hissedeceği ortam ve etrafında güvenebileceği insanları görmek ister. İnsanlar arasında olması gereken en önemli ve en kuvvetli duygudur güven duygusu.İnsan ilişkilerini doğrudan etkileyen, yaşantısına direk etki eden bir durumdur. Yaşam ve toplum güven üzerine kurulmuştur.
    Tarif etmesi zor olan bu duyguyu yaşadığımız toplumda ne kadar hissedebiliyoruz? Hangimiz etrafımızdaki insanlara yüzde yüz güvene biliyoruz? Bu soruya evet demek neredeyse imkansız. Öyle olmasaydı toplumda birlik sağlanırdı. Öyle olmasaydı hak hukuk kişilere göre farklılık göstermezdi, öyle olmasaydı bize reva görülenler yaşanmazdı. Zulümler olmazdı. Birlikten kuvvet doğar sözünün gereği sağlanırdı. Verilen sözler tutulur, saymakla bitiremeyeceğim sorunlar yaşanmazdı.

    Konuyla alakalı olduğunu düşündüğüm bir Nasrettin Hoca fıkrasını paylaşmak istiyorum;
Akşehir çevresini mesken tutmuş olan Timur bu bölgeye beraberinde bir de fil getirmiş. Başıboş bırakılan fil bağlara, bahçelere ve ekili tüm alanlara zarar vermeye başlamış. Yaşanan durumdan bezdir kalan Akşehir halkı çareyi Nasreddin Hoca’ya başvurmakta bulmuş. Demişler ki: Hoca, bu Timur denilen adam senin sözünü dinler. Şu filin bir çaresine baksan, anamızı ağlattı.
   Hoca bu teklifi kabul etmiş ve yarın hep birlikte Timur’un huzuruna varalım, derdimizi anlatalım demiş. Ertesi gün buluşmuşlar. Nasrettin  Hoca önde, Akşehir halkı arkasında Timur’a gitmek üzere yola çıkmışlar. Her yol ayrımında gruptan birileri kopuyormuş. Nasreddin Hoca Timur’un karşısına geldiğinde bir de bakmış ki yanında kimsecikler kalmamış. Duruma fena halde bozulan Hoca "Akşehirlilere bir ders vereyim" diye düşünmüş ve Timur’a:
  -Efendim, biz Akşehirliler olarak getirmiş olduğunuz fili çok sevdik. Fakat hayvancağız yalnızlıktan olsa gerek çok huzursuz görünüyor. Akşehir halkı bu filin eşini de getirmenizi istiyor, der. Timur bu sözlerden hoşlanır ve Akşehir'lilerin isteğini yerine getireceğini söyler. Timur’un yanından ayrılan Nasrettin Hoca kendisini beklemekte olan ahalinin yanına geldiğinde halk merakla ne yaptığını sorar. Hoca gülerek cevap verir: 

-Müjdeler olsun! Belanın dişisi de geliyor.
  Yaşadığımız ortamlarda benzer olaylara şahitlik etmişizdir. Kendilerine güven telkin ederek bir işi yerine getirmesi için görevlendirdiğimiz kimseleri yarı yolda bırakmak insanlığa sığmaz...


Muhabbetle,
Hanife Mert

4 yorum:

  1. kesinlikle Nasreddin hocanın hikayesini bu gün neredeyse yaşamayan yoktur. İnsanlar artık öyle iki yüzlü ki birinin arkasından asıyor kesiyor yerin dibine sokuyor ama iş çıkar meselesine gelince arkasından astığını yüzünden öpüyor.. Çok haklı bir yazı olmuş, kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Nursalkımı kesinlikle haklısın, maalesef insanın insana güveni kalmadı. Ama insan güvenmeden de yaşayamaz ki... Ayrıca seni sayfamda gördüğüme çok sevindim. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar.

    Yazınızdan aldığım bir kesit ile yoruma başlamak istiyorum:

    "...Hiç şüphesiz insan güvende olmak güvenmek ister. Zira yaradılışı gereği kendini güvende hissedeceği ortam ve etrafında güvenebileceği insanları görmek ister. İnsanlar arasında olması gereken en önemli ve en kuvvetli duygudur güven duygusu. İnsan ilişkilerini doğrudan etkileyen, yaşantısına direk etki eden bir durumdur. Yaşam ve toplum güven üzerine kurulmuştur..."

    Yaşam ve toplumun güven üzerine kurulduğu ve buna çok ihtiyaç duyduğumuz şu günler üzerine kaleme aldığınız bu güzel paylaşım için teşekkür ederim.

    Hocadan verdiğiniz örnek te çok güzeldi ve buradan çıkaracağımız ve alacağımız dersi de zaten siz: "... Kendilerine güven telkin ederek bir işi yerine getirmesi için görevlendirdiğimiz kimseleri yarı yolda bırakmak insanlığa sığmaz..." çok güzel bir şekilde özetlemişsiniz.

    Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla Allah'a emanet olun.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Recep Bey,

    Bu kadar güzel yorumlamanın üzerine söz söylenmez diye düşünüyorum. Okuyan gözlerinize sağlık. Çok teşekkür ediyorum.

    Sağlıcakla, siz de Allah'a emanet olun.

    YanıtlaSil

Halimiz Ortada

  Dün, uzun süredir görüşemediğim bir arkadaşım aradı beni. Görüşmememizin özel bir nedeni yok. Hayat gailesi işte... Kendimizi öylesine kap...