5 Nisan 2015 Pazar

Mutluluk Yaşanılan Andadır!



İnsan var oluşundan beri mutlu olmanın mutlu yaşamanın çaresini aramış durmuş. Kimi geçmişte, kimi gelecekte, kimi maddiyatta, kimi maneviyatta bulmaya çalışmış. Kimi mevkide makamda, kimi yatta katta, kimi sevgide aşkta, kimi geçmişinde anılarında, kimi geleceğinde hayallerinde aramış. 
Mutluluğu geçmişinde arayanlar, geçmişte yaşadıklarına takılarak, bir dönemi veya olayı "keşkelerle" ve "eğerlerle"  sorgulayarak geçmişin muhasebesinde boğulurlar. Bunlar kendilerine acırlar.Kaderlerini suçlar, şansızlıklarını anlatır veya uğradıkları bir haksızlığın hayatlarına nasıl bedeller getirdiğine yakınarak yaşarlar. 
Bu tip insanlar geçmişte yaşadıkları için bugünü ıskalarlar. 
    Mutluluğunu gelecekte yaşayacaklarına endeksleyenler ise;  mutlu olmak için şartların olgunlaşmasını, bir takım şartların yerine gelmesini beklerler. Oysa böyle yaparak farkında olmadan yaşamı ertelemiş, mutluluklarını şarta bağlamış olmaktalar. Adeta gelecekleri bu günlerine ipotek koymuştur. Mutlu olmalarını engelleyen şey, beklentilerinin son noktasında doyuma ulaşacağına inanmalarıdır.
     Kaldık ki mutluluk yaşanılan andadır. Ne geçmişin "keşkeleri" ve "eğerleri" ile örülmüş çetin muhasebesinde, ne de geleceğin doyuma ulaşacak gerçekleşmemiş beklentilerinde... 
  Geçmişten çıkıp bugüne gelemeyenler için mutluluk yaşanabilir bir duygu olmaz. Zira geçmiş yüklerle doludur. Her birimizin geçmişten gelen yükü bir diğerinden farklıdır.
Kimimiz eşine, kimimiz arkadaşına, kimimiz bir akrabasına kırgın. Kimimizin yükü, iş yerinde yaşadığı güç savaşlarına bağlı sürtüşmelerden doğar.
  Kimimizin yükü yaşadığı bir ilişkidir. İlişki çoktan bitmiştir. Verdiğimiz emeğin, yaptığımız sevgi yatırımının haksızlığa uğradığını düşünmüşüzdür. Kırgın ve öfkeliyizdir.
Kimimize çocukluğumuzda alamadığımız sevgi, yük olmuştur. Anne babamız tarafından sevilmediğimizi düşünmüşüzdür. Hatta bu yükün etkisiyle bugünümüzde sevilmek için o kadar çok çaba vermeye kalkışırız ki, sevmeyi unutan sevilme uğraşında olan  biri olur çıkarız.
  Yükle yaşayan insanlar yorgundur.Yaşantımızın bir sonraki döneminin bir öncekinin gölgesinde geçmesini istemiyorsak, yaşadığımız her ana hakkını vererek yaşamalı ve mutlaka bu yüklerden kurtulmamız gerekir.Yüklerden kurtulmak ise; öncelikle anı yaşayabilmeye bağlı. Anı yaşayabilmek üzerimizdeki yüklerden kurtulmaya, üzerimizdeki yüklerden kurtulmak ise, bizi üzen mutsuz eden olayları ve kişileri affetmeye bağlı. Her insanın bir zaafı olduğunu bilmeli, onları olduğu gibi kabul etmeli ve empati kurmalı bu sayede  onları affetmek daha kolay olacaktır. Zira affetmek ruhu temizler. Hayata daha pozitif daha mutlu bakmayı sağlar. 

Gelin hep birlikte kendimiz dahil, geçmişimizde olumsuzluk yaşadığımız kimseleri  affederek ve olayları unutarak kendimizi rahatlatalım.../ ne dersiniz?

Hanife Mert

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Utanmayı Unuttuk mu?

 Eskiden büyüklerimiz "Utanmıyorsan, dilediğini yap!" derdi. Çünkü utanmayan insan, her türlü kötülüğü, haksızlığı, ahlaksızlığı y...