İnsan sürekli bir yerlere ulaşmanın yetişmenin çabası içerisinde
kıvranıp duruyor... Zamanın peşine takılmış, tıpkı maraton koşusu yapan sporcunun
bitiş çizgisine bir an önce varması için önüne çıkan tüm engelleri aşması, bazen kırıp dökerek var gücü ile koşması gibi… "Zaman" hani
şu her şeyin ilacı olan...Yaralarımızı iyileştiren, acılarımızı dindiren merhem... Kimi zaman bırakın tedavi etmeyi hastalığın ta kendisi oluyor. Ardında hüzün, hasret, elde, yüzde, dilde, gözde, ruhta, yürekte imzasını bırakıp gidiyor. Onun tek
derdi geçmek... İnsanın bütün çabası ise yetişemeyeceğini bile bile mücadelesini sürdürmek...
Daha dün gibi 2012' yi uğurlayıp, 2013' ü kutlayışımız... Şimdi
yılı yarıladık. Zaman öyle hızlı geçiyor ki, insan da bir kuş misali bu gün burada yarın bilmem nerede?
20 Haziranda büyük bir hasretle kızıma kavuştum. Birlikte çok güzel vakit geçirdik. Kızımın gelmesinden bir kaç gün sonra Japon arkadaşını misafir ettik. Adı Kotoko Madono. Ülkeler arası öğrenci değişim proğramı çerçevesinde, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde dünya tarihi okumuş. Dokuz aydır Ankara'da imiş. Okulu bitirmiş ülkesine dönecekken kızım Mersin'e de davet etmiş. Bana misafirimiz var anne kabul ederseniz dediği vakit önce biraz tedirgin oldum. İyi misafir edememekten çekindim açıkçası. Çünkü sadece biz değil orada Milletimizi temsil ediyor hissine kapıldım. Kızım, Kotoko'nun meramını anlatacak kadar Türkçe bildiğini o nedenle anlaşma konusunda problem olmayacağını söyledi. Bu anlamda biraz rahatladım. Damak tadı konusunda sıkıntı olur diye düşündüm, kızım bu konuda da beni rahatlattı. Türk mutfağını çok sevdiğini söyledi. Hal böyle iken bana da yöresel yemeklerimizi hazırlamak düştü. Sağ olsun komşum Serpil hanımın da yardımı ile içli köfte, mantı hazırladık.Mercimek çorbamız, tavuk ve sebze yemeklerimiz, salatamız ve milli içeceğimiz ayran ve diğer meyve sularımız ile ikramımızı en güzel şekilde yapmaya çalıştık. Kaldı ki milletimizin en güzel özelliği değil mi? Misafire izzeti ikramda bulunmak. Onu memnun etmek için elinden geleni esirgememek.
Kotoko'yu hepimiz çok sevdik. Çekik gözleri,omuzuna kadar inen düz saçları, zayıf ve minyon tipli sıcak ve sevecen hali ile kendini sevdirdi. Onun da bizden memnun kalması, ayrıca yemekleri çok beğendiğini söylemesi beni son derece mutlu etti. Kızlarla birlikte gezdiler, denize girdiler, eğlendiler. Bizi unutmaması için ona, oyalı bir yazma ve kuran meali hediye ettim. Budist olduğunu, kuranı merak ettiğini okumak istediğini söylemesi beni ayrıca sevindirdi.Memnun bir şekilde buradan ayrıldı.Onun mutlu ayrılması ailecek bizi de mutlu etti.
Kotoko'nun gittiği günün ertesi, Anamur'a eşimin abisinin kızının düğününe gitmemiz gerekiyordu. Ani bir kararla apar topar alış veriş yaptık. Alel acele hazırlanıp yola koyulduk. Her zamanki gibi ani kararla apar topar hazırlanmamıza rağmen bu defa temkinli idim. Zihnimde oluşturduğum listeme göre davrandım ve tüpü kapattım mı, suyu kapattım mı, ütünün fişini çektim mi? endişelerini ortadan kaldırdım. Anamur'a düğünden bir kaç gün önce gittik. Hem akraba ziyareti hem düğün. Yani bir taşla iki kuş vurmuş olduk. Anamur'da da zaman çok dolu geçti. Düğün telaşı bir taraftan, diğer taraftan sırayla akraba ziyaretleri vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık. Düğünden önce her zaman olduğu gibi rahmetli babamın mezarını ziyaret etmek istedim. Sağ olsun eşim ve görümcemin kızları ile birlikte gittik. Mezar Anamur'un Kızıl aliler köyünde. Giderken yanımıza su ve murt dalı aldık. Hava inanılmaz sıcaktı.
Güneş tam tepede öğle vakti idi. Mezarın üzerinde çok fazla ot vardı. Ayrıca bir de arı yuva yapmış. Eşim ateş yakıp arıyı kaçırmak istedi. Otların bir bölümüne kağıt yakıp tutayım derken birden kurumuş otlar alev aldı. Biz telaşlandık yangın mezarın kıyılarında ki otlara da atladı. Mezarın yakınında bir ev vardı. Görümcemin kızının arkadaşının evi. Hoş tanıdık olmasa bile öyle bir durumda insan su istemek için giderdi. Oradan güğümlerle su verdiler bize. Neyse ki, yangın çok fazla büyümeden söndürdük. Bu arada eşim şaşkınlıktan ayakları ile söndürmeye çalışırken parmakları hafif yandı. Mezarın üzerinde ki kurumuş dalları söküp, suladık. Murt dalını diktik. Yasin suresini okuduk, duamızı yaptıktan sonra mezar ziyareti maceramız son buldu.
1 temmuz pazartesi günü eşimin yiğeninin düğününü yaptık. Çok güzel bir düğün oldu. Çiftimizi Allah mutlu mesut etsin bir yastıkta kocatsın. Düğünün hemen ertesi yani salı günü Mersin'e döndük.
Dün akşam kızımı Eskişehir'e uğurladım. Tekrar başa, başladığım noktaya geri döndüm...
Yazımın başında zamanın çok çabuk geçtiğinden dem vurmuştum. Şimdi düşünüyorum da! yaklaşık bir hafta gibi kısa bir zaman dilimine ne çok şey sığdırmışız...Yaşarken fark etmiyoruz lakin zaman geçerken bizden çok şeyi de beraberinde alıp götürüyor.
Hayatı farkında yaşamalı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği hissetmeli, hissettirmeli.
Umutların, hayallerin beklentilerin zamana kurban edilmemesi dileğiyle....
MURT/MERSİN BİTKİSİ HAKKINDA KISA BİLGİ
Murt/Hambelez) Mersingiller ailesindendir. 100 kadar türü vardır. Karadeniz, Ege ve özellikle Akdeniz kıyılarımızda kendiliğinden yetişir. Mayıs-haziran ayları arasında, beyaz renkli çiçekler açan, 1-3 m boylarında, yapraklarını dökmeyen, bir ağaççıktır. Yapı itibariyle gövde ve dallar şeklinde değil maki görünümündedir. Yapraklar kısa saplı ve karşılıklı, yeşil renkli, derimsi, oval şekillidir ve üzerinde salgı bezleri bulunur. Yaprakları hoş kokuludur. Yapraklarında ve çiçek dallarında reçine, tanen, sinaol, terpen, mirtol, pinen gibi maddeler vardır. Çiçekler beyaz, uzun saplı olup, tek olarak her bir yaprağın koltuğunda bulunur. Mersinde murt, Adana - Hatay taraflarında hambelez, diğer yörelerde mersin denilen meyveleri nohut büyüklüğünde, beyaz üzerine morumsu siyah lekelidir. Meyvenin ortalarında çok miktarda incirinkinden biraz irice olan hafif kekremsi çekirdekleri murt yeme zevkini azaltır. Murtda uçucu yağ, şeker, sitrik asit bulunur. Mersin bitkisinin dal, yaprak, çiçek ve meyveleri hoş kokuludur. Bitki, döktüğü tohumlarla kendiliğinden çoğalır ya da gövde çelikleriyle üretilir.
20 Haziranda büyük bir hasretle kızıma kavuştum. Birlikte çok güzel vakit geçirdik. Kızımın gelmesinden bir kaç gün sonra Japon arkadaşını misafir ettik. Adı Kotoko Madono. Ülkeler arası öğrenci değişim proğramı çerçevesinde, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde dünya tarihi okumuş. Dokuz aydır Ankara'da imiş. Okulu bitirmiş ülkesine dönecekken kızım Mersin'e de davet etmiş. Bana misafirimiz var anne kabul ederseniz dediği vakit önce biraz tedirgin oldum. İyi misafir edememekten çekindim açıkçası. Çünkü sadece biz değil orada Milletimizi temsil ediyor hissine kapıldım. Kızım, Kotoko'nun meramını anlatacak kadar Türkçe bildiğini o nedenle anlaşma konusunda problem olmayacağını söyledi. Bu anlamda biraz rahatladım. Damak tadı konusunda sıkıntı olur diye düşündüm, kızım bu konuda da beni rahatlattı. Türk mutfağını çok sevdiğini söyledi. Hal böyle iken bana da yöresel yemeklerimizi hazırlamak düştü. Sağ olsun komşum Serpil hanımın da yardımı ile içli köfte, mantı hazırladık.Mercimek çorbamız, tavuk ve sebze yemeklerimiz, salatamız ve milli içeceğimiz ayran ve diğer meyve sularımız ile ikramımızı en güzel şekilde yapmaya çalıştık. Kaldı ki milletimizin en güzel özelliği değil mi? Misafire izzeti ikramda bulunmak. Onu memnun etmek için elinden geleni esirgememek.
Kotoko'yu hepimiz çok sevdik. Çekik gözleri,omuzuna kadar inen düz saçları, zayıf ve minyon tipli sıcak ve sevecen hali ile kendini sevdirdi. Onun da bizden memnun kalması, ayrıca yemekleri çok beğendiğini söylemesi beni son derece mutlu etti. Kızlarla birlikte gezdiler, denize girdiler, eğlendiler. Bizi unutmaması için ona, oyalı bir yazma ve kuran meali hediye ettim. Budist olduğunu, kuranı merak ettiğini okumak istediğini söylemesi beni ayrıca sevindirdi.Memnun bir şekilde buradan ayrıldı.Onun mutlu ayrılması ailecek bizi de mutlu etti.
Kotoko'nun gittiği günün ertesi, Anamur'a eşimin abisinin kızının düğününe gitmemiz gerekiyordu. Ani bir kararla apar topar alış veriş yaptık. Alel acele hazırlanıp yola koyulduk. Her zamanki gibi ani kararla apar topar hazırlanmamıza rağmen bu defa temkinli idim. Zihnimde oluşturduğum listeme göre davrandım ve tüpü kapattım mı, suyu kapattım mı, ütünün fişini çektim mi? endişelerini ortadan kaldırdım. Anamur'a düğünden bir kaç gün önce gittik. Hem akraba ziyareti hem düğün. Yani bir taşla iki kuş vurmuş olduk. Anamur'da da zaman çok dolu geçti. Düğün telaşı bir taraftan, diğer taraftan sırayla akraba ziyaretleri vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık. Düğünden önce her zaman olduğu gibi rahmetli babamın mezarını ziyaret etmek istedim. Sağ olsun eşim ve görümcemin kızları ile birlikte gittik. Mezar Anamur'un Kızıl aliler köyünde. Giderken yanımıza su ve murt dalı aldık. Hava inanılmaz sıcaktı.
Güneş tam tepede öğle vakti idi. Mezarın üzerinde çok fazla ot vardı. Ayrıca bir de arı yuva yapmış. Eşim ateş yakıp arıyı kaçırmak istedi. Otların bir bölümüne kağıt yakıp tutayım derken birden kurumuş otlar alev aldı. Biz telaşlandık yangın mezarın kıyılarında ki otlara da atladı. Mezarın yakınında bir ev vardı. Görümcemin kızının arkadaşının evi. Hoş tanıdık olmasa bile öyle bir durumda insan su istemek için giderdi. Oradan güğümlerle su verdiler bize. Neyse ki, yangın çok fazla büyümeden söndürdük. Bu arada eşim şaşkınlıktan ayakları ile söndürmeye çalışırken parmakları hafif yandı. Mezarın üzerinde ki kurumuş dalları söküp, suladık. Murt dalını diktik. Yasin suresini okuduk, duamızı yaptıktan sonra mezar ziyareti maceramız son buldu.
1 temmuz pazartesi günü eşimin yiğeninin düğününü yaptık. Çok güzel bir düğün oldu. Çiftimizi Allah mutlu mesut etsin bir yastıkta kocatsın. Düğünün hemen ertesi yani salı günü Mersin'e döndük.
Dün akşam kızımı Eskişehir'e uğurladım. Tekrar başa, başladığım noktaya geri döndüm...
Yazımın başında zamanın çok çabuk geçtiğinden dem vurmuştum. Şimdi düşünüyorum da! yaklaşık bir hafta gibi kısa bir zaman dilimine ne çok şey sığdırmışız...Yaşarken fark etmiyoruz lakin zaman geçerken bizden çok şeyi de beraberinde alıp götürüyor.
Hayatı farkında yaşamalı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği hissetmeli, hissettirmeli.
Umutların, hayallerin beklentilerin zamana kurban edilmemesi dileğiyle....
MURT/MERSİN BİTKİSİ HAKKINDA KISA BİLGİ
Murt/Hambelez) Mersingiller ailesindendir. 100 kadar türü vardır. Karadeniz, Ege ve özellikle Akdeniz kıyılarımızda kendiliğinden yetişir. Mayıs-haziran ayları arasında, beyaz renkli çiçekler açan, 1-3 m boylarında, yapraklarını dökmeyen, bir ağaççıktır. Yapı itibariyle gövde ve dallar şeklinde değil maki görünümündedir. Yapraklar kısa saplı ve karşılıklı, yeşil renkli, derimsi, oval şekillidir ve üzerinde salgı bezleri bulunur. Yaprakları hoş kokuludur. Yapraklarında ve çiçek dallarında reçine, tanen, sinaol, terpen, mirtol, pinen gibi maddeler vardır. Çiçekler beyaz, uzun saplı olup, tek olarak her bir yaprağın koltuğunda bulunur. Mersinde murt, Adana - Hatay taraflarında hambelez, diğer yörelerde mersin denilen meyveleri nohut büyüklüğünde, beyaz üzerine morumsu siyah lekelidir. Meyvenin ortalarında çok miktarda incirinkinden biraz irice olan hafif kekremsi çekirdekleri murt yeme zevkini azaltır. Murtda uçucu yağ, şeker, sitrik asit bulunur. Mersin bitkisinin dal, yaprak, çiçek ve meyveleri hoş kokuludur. Bitki, döktüğü tohumlarla kendiliğinden çoğalır ya da gövde çelikleriyle üretilir.
Kullanıldığı yerler:
Murt dalları talvar (gölgelik) yapımında, Tak, Düğün salonu, sahne, kürsü süslemede, kesme çiçek tanziminde kullanılır. (Veya kullanılırdı) Murt; Mesane iltihaplarını giderir. Nezlede faydalıdır. Akciğer iltihaplarında kullanılır. Bel soğukluğunda faydalıdır. İshali keser. Mide ağrılarını giderir. Egzamada faydalıdır. Saçları boyamakta kullanılır. Bitkinin yaprakları, çiçekli dalları ve yapraklarından elde edilen uçucu yağ (Mersin esansı) kullanılır. Yaprak ve meyveler kabızlıkta, mikrop öldürücü, iştah açıcı, kan dindirici, antiseptik ve hâricen yara iyi edici olarak kullanılır. Taze yapraklarından, su buharı distilasyonu ile “Mersin Esansı” elde edilir. Bu esans renksiz, akıcı, özel kokulu ve yakıcı lezzetlidir. Takriben 100 kg yapraktan 300 gr esans elde edilir. Mirtenol, sineol ve terpenler ihtivâ ederler. Gıda ve parfümeri sanayisinde kullanılan önemli bir ham maddedir. Yöresel olarak şeker hastalığına karşı da (günde 10 damla) kullanılır. Mersin meyveleri uçucu yağ, tanen, sekerler ve organik asitler ihtivâ eder. Antiseptik özelliği de bulunan meyveler yemiş birkaç gün bozulmadan bekleyebilir.
Murt dalları talvar (gölgelik) yapımında, Tak, Düğün salonu, sahne, kürsü süslemede, kesme çiçek tanziminde kullanılır. (Veya kullanılırdı) Murt; Mesane iltihaplarını giderir. Nezlede faydalıdır. Akciğer iltihaplarında kullanılır. Bel soğukluğunda faydalıdır. İshali keser. Mide ağrılarını giderir. Egzamada faydalıdır. Saçları boyamakta kullanılır. Bitkinin yaprakları, çiçekli dalları ve yapraklarından elde edilen uçucu yağ (Mersin esansı) kullanılır. Yaprak ve meyveler kabızlıkta, mikrop öldürücü, iştah açıcı, kan dindirici, antiseptik ve hâricen yara iyi edici olarak kullanılır. Taze yapraklarından, su buharı distilasyonu ile “Mersin Esansı” elde edilir. Bu esans renksiz, akıcı, özel kokulu ve yakıcı lezzetlidir. Takriben 100 kg yapraktan 300 gr esans elde edilir. Mirtenol, sineol ve terpenler ihtivâ ederler. Gıda ve parfümeri sanayisinde kullanılan önemli bir ham maddedir. Yöresel olarak şeker hastalığına karşı da (günde 10 damla) kullanılır. Mersin meyveleri uçucu yağ, tanen, sekerler ve organik asitler ihtivâ eder. Antiseptik özelliği de bulunan meyveler yemiş birkaç gün bozulmadan bekleyebilir.
Valla Hanife'cim gerçekten 1 haftaya ne çok şey sığdırmışsın helal olsun:)
YanıtlaSilEvinde bir Japon öğrenciyi ağırlamak çok güzel duygu olsa gerek. Bakalım, daha zamanı belli olmadı ama bana da oğlanın Belgrad'daki sutopu arkadaşı gelecek inşallah. Ben de heyecanlıyım.
Düğününüz kutlu, uğurlu olsun. Babana da Allah rahmet eylesin canım.
Fakat yangın epey korkutmuş olmalı sizi. Neyse ki halletmişsiniz.
Öpüyorum çok, sevgilerimle.
Öyle oldu Nurtenciğim, çok yoğun ve yorucu aynı zamanda çok eğlenceli bir hafta idi. yabancı misafir ağırlamak başta endişe verse de, sonu mutlu geçti... Senin de en güzel şekilde ağırlayacağına eminim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum Nurtenciğim.
Ben de öpüyorum canım.
Sağlıcakla..
Nurten'ime katılıyorum canımcım çok dolu dolu bir hafta geçmiş, eşinin abisinin kızına ömür boyu mutluluklar diliyorum, Japon misafir de ne güzel değişiklik olmuş, Türk misafirperverliğini ispatlamış oldun sen de eminim ta Japonya'da içli köftelerin konuşulacaktır artık hatta belki tarifi isteyip yapmaya çalışırlar..babanın mekanı cennet olsun yalnız arılar saldırmaz diye biliyorum orada belki bal yaparlardı...
YanıtlaSilCanım harika bir hafta sonu diliyorum, ne güzel sen orada denize girer serinlersin:)öpüyoruz Bücürük'le sevgiler..
Çok teşekkür ediyorum Müjdeciğim. Evet güzel oldu en azından ben Kotoko'nun yüzünden memnuniyetini hissettim. Güzel dileklerin için çok teşekkür ediyorum. Arılar yuva yapmışlar saldırırdı sokarlar canım. Ateş yakarak onlara zarar vermek değildi amacımız, hem kurumuş otları yakıp temizlemek hem de arıları kaçırmaktı niyetimiz. Arılara bir şey olmadı tabi bize de..:)) Biraz korktuk o kadar. Bizden sonra tekrar oraya gelmişlerdir.
YanıtlaSilMüjdeciğim seni ve bücürüğü de burada ağırlamayı çok isterim ve beklerim canım.
Ben de sizi çok öpüyorum. Harika bir hafta sonu diliyorum canım..
Kesinlikle katılıyorum Hanife bazen 1 saate bile öyle çok şey sığıyorki şaşıp kalıyorum inan.
YanıtlaSilÇok dolu bir hafta olmuş sizin için. Japon misafiri ağırlamak başta seni tedirgin etmişsede sonra mutlu olmuşsun ne güzel. Sanırım bende aynı endişeyi yaşardım, düşünsene yabancı ülkeden birini ağırlıyoruz sonuçta. Memnun ayrılmış bence de.
Mezarlığa giderken Murt dalıda aldık deyince acaba nedir demiştim. Açıklayıcı olarak anlatman çok iyi olmuş, bilmediğim bir konuyu öğrenmiş oldum teşekkür ederim.
Evlenen çifte ömür boyu mutluluklar diliyorum bu arada...
İnsan adeta zamanla yarışıyor. bazen güçsüz düşüyor. Evet Aslıcım öyle oldu. Çok dolu dolu ve rengarenç geçti.:)) Çok teşekkür ediyorum güzel dilklerine
YanıtlaSilSevgilerimle.
GÜZEL BİR HAFTA GEÇİRMİŞSİN CANIM
YanıtlaSilYENİ EVLİ ÇİFTE MUTLULUKLAR DİLİYORUM
HAYIRLI AKŞAMLAR
Çok teşekkür ediyorum Sengül hanım.. Size de hayırlı akşamlar..
YanıtlaSilne güzel ne olumlu herşey. mutlulukla okudum ki.
YanıtlaSil:)
Okuyan gözlerine sağlık sevgili deeptone. Çok teşekkür ediyorum,
YanıtlaSilsevgiler.
Roma gerçekten de tarihin merkezi. Umarım sizde gidersiniz kızınızla beraber.
YanıtlaSilJapon misafiri ağırlamak bence büyük zevk. Eminim yemeklere bayılmıştır bende bayıla bayıla yiyiroum sizin yörenin yemeklerini
Ellerinize yüreğinize sağlık
Sevgiler
Ben de İtalya'ya gitmeyi çok isterim ama kısmet. Evet misafirimiz yemekleri ve bizi çok sevmiş. Japonya'ya döndükten sonra kızımla görüşmüşler keşke biraz daha zamanım olsaydı da, biraz daha kalsaydım sizde demiş.
YanıtlaSilSevgili nilaycığım okuyan gözlerinize yüreğinize sağlık.
Teşekkür ediyorum, sevgilerimle...
Yaz ile birlikte bizim ailede de bir yaz trafiği başladı ki, gelenler, gidenler derken hayat çok hızlı geçiyor.Yazınızı daha önce okudum ama evimde olmadığım için yorum yazamadım. Çeşitli değişim programları nedeniyle kardeşimde bir kaç kez misafir ağırladı, ondan biliyorum sizin stresinizin boyutunu.Eminim çok güzel ağırlamışsınızdır. Yeni evlilere de mutluluklar dilerim. Neşeli bir yaz sizinle ve sevdiklerinizle olsun. Sevgiler
YanıtlaSilSizi ve yorumunuzu özlemişim Asya Hanım. Son zamanlarda ben de sayfanızı ziyaret ediyordum, sanırım yoğundunuz...
YanıtlaSilEvet misafir ağırlamak stresli, birinin geleceğini duyduğumda günler öncesinden stres başlıyor ne yapabilirim nasıl memnun ederim gibi... Sanırım bu stresi hepimiz yaşıyoruz. Bir de misafir yabancı olunca insan daha bir strese giriyor. Sonuçta ülke, millet devreye giriyor. Neyse ki, Kotoko bizden çok memnun kalmış. Japonya'ya döndükten sonra kızımla görüşmüşler, bizleri çok sevdiğini keşke zamanım olsaydı da biraz daha kalabilseydim siz de demiş. Bu söze ailece çok sevindik.
Güzel dileklerinize çok teşekkür ediyorum. Sizin de sevdiklerinizle birlikte en güzel şekilde gönlünüzce bir yaz dönemi geçirmenizi yürekten diliyorum.
Sevgilerimle,
Hoşça kalın.
Ablam ne yaparsa hakkıyla yapar :)) Merka ettim okumam lazım dedim:))) öpüyorum kocamannn. Çok şeker bir misafir çekik gözlülere oldum olası hayranım:) gece yatarken gözlerimizn kenarına bant yapıştırırdık küçükken çekik kalsın diye:)) ama olmadı pörtlek olduk))))
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum siyahkuğum.Okuyan gözlerine yüreğine sağlık. Ben de çok seviyorum çekik gözlüleri. Çocukluk işte, hepimizin benzer davranışları olmuştur.:))
YanıtlaSilÖptüm kuğucuğum kocaman, sevgilerimle.