Uşak Üniversitesi Rektörlüğü, garip bir olaya daha imza attı. Rektörlük Türk Bayrağı’ndan rahatsız olan bir grubun talebi üzerine kantinde asılı duran Türk Bayrağı’nı "Artık bunun süresi dolmuştur" diyerek indirdi. Rektörlük tarafından bayrağı indirmesi için görevlendirilen Fen Edebiyat Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr.
Cengiz Soykan, bayraktan rahatsızlık duyan grubun bazı temsilcileri ve güvenlik nezaretinde kantindeki öğrencilerin şaşkın bakışları arasında adeta özrü kabahatinden büyük bir açıklama ile Türk Bayrağı’nı indirmesi şaşkınlığa neden oldu.
Daha öncede Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde anma programı düzenlemeyerek büyük tepkilere neden olan Uşak Üniversitesi rektörlüğü bu seferde kantinde asılı duran Türk Bayrağını indirerek farklı bir skandala imza attı. Haberin devamı;
http://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/Usak-Haberleri/usak-universitesi-nde-sasirtan-olay_81421
Bayrak sevgisi saygısı bize, atalarımızdan kalan kutsal bir mirastır. Yalnız kendi bayrağımıza değil, tüm milletlerin bayrakları da kutsaldır. Çünkü bayrak bir milletin bağımsızlığının istiklalinin sembolüdür.
Şanlı bayrağımız da bizim istiklalimizin, namusumuzun, onurumuzun, özgürlüğümüzün, bağımsızlığımızın sembolüdür...
O bizim her şeyimiz. O göklerimizde nazlı nazlı dalgalandıkça huzurluyuz, mutluyuz, güvendeyiz.
Daha ilkokul sıralarında öğrettiler bize bayrak sevgisini, vatan sevgisini, Atatürk sevgisini... Bağımsızlığımızın sembolü ay yıldızlı bayrağımızı gururla söylediğimiz İstiklal Marşımızla lisenin son yıllarına kadar göndere hep milli bir ruh ve heyecanla çektik.
Öğretmenlerimiz, anne- babamız bayrak ve Atatürk sevgisini canımızdan aziz bilmemizi ilmek ilmek işlediler yüreklerimize…
Kutsal değerlerimize saygıyı biz küçücükken öğrendik.
İşte bu sebepledir ki, vatanımızın ve Milli Egemenliğimizin sembolü olan ve onun dalgalandığı yerde kendimizi güvende hissettiğimiz bayrağımızı hep yüksekte tuttuk. Onun yere düşürülmesine, indirilmesine asla tahammülümüz yoktur...
Hal böyle iken, bu topraklarda yaşayan, ekmeğini yiyen suyunu içen insanların ata mirası bayrağımıza, bize bu cennet vatanı emanet eden atasına ihanet etme gibi bir özgürlüğü olamaz. Çünkü hepimiz onun dalgalandığı yerde, akşam huzur içinde uyuyor, sabah güvende hissederek kalkıyoruz.
O bayrak ki “Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Senin altında doğdum, Senin altında öleceğim, Tarihim, şerefim, her şeyim” diyen Arif Nihat Asya’nın dizelerinde en güzel ifadesini bulan hepimizin bayrağıdır.
Biz, bayrak denince Ulubatlı Hasan’ı biliriz; kınalı kuzularımızı biliriz. Kurtuluş Savaşında “Ölürsem kefenim olur” diyerek göğsünde bayrak taşıyan kahramanlarımızı hatırlarız. “Bayrak inmez, ezan dinmez” diye şehit olan yavrularımıza ağlarız. Bu millet, tarihin var olduğu günden bugüne değin kendisini, varlığını ve bağımsızlığını sembolleştirdiği ve kutsal bildiği bayrağı dalgalansın diye sayısız şehit vermiş, kan dökmüştür.
Üzerimize tarihin noterliğinde sayısız şehitlerimizin imzalarıyla tapulanan bu imanlı topraklarda şanlı bayrağımıza, Atamıza ve tüm kutsal değerlerimize yapılan saygısızlığı ihaneti lanetliyorum.
Hanife MERT